TURGUT YILMAZ
Hafta sonu, doğa tutkunu arkadaşlarla birlikte Kastamonu’nun dört bir yanını saran doğal cennetlerden birine, Ballık Köyü yakınında yer alan ve insana huzur veren bir yaylaya attık kendimizi
Burada, ilerlemiş yaşına karşın bir başına yaylaya çıkmış. İneklerini otlatmakta olan güzel yürekli Şahizer Ana’yla karşılaştık.
Kendini oraların evsahibi, bizleri ise misafiri olarak kabul ettiğinden yanımıza geldi, karşılıklı hal hatır sorduk.
85 yaşındaydı…
Sağlığı ile ilgili soruya “Şükrolsun oğlum iyiyim” diye kısa ve net bir cevap verdikten sonra, neden orada olduğunu da özetleyiverdi: “Bir kaç hayvanımız var onları şu kırlarda otlattım. Karınlarını doyurdum. Hayvanlarımızın karnını doyurduğum için de huzurluyum.”
Soru sırası ona gelmişti, Ben sizi bilemdim oğlum, sizler kimlerdensiniz?” diye sordu. Belli ki, çevresinin jandarmalığını da yapıyordu. İn miydi, cin miydi Ilgaz’ın eteklerinde dolaşan bu kişiler?
Şahizer anaya hem kendimizi tanıttıktan, hem de böylece yüreğine su serptikten sonra, Yavuz Ballık’ı sorduk.
“Yavuz Bey, Ballık Köyü’nün ve Ballık Köyü’ne bizim gibi komşu olan köylerin ağasıdır. Bizim dertlerimizle ilgienir. Bizim de ağamızdır. Doruyu söylemek lazım.Epeyden beri kendisini bu yakınlarda görmedik” dedi.
Yavuz abi belli ki uzun zamandır kendini ağa bilen köyleri ihmal etmiş. Sevgili Yavuz abimize özlendiğini buradan duyuralım iyisi mi…
“Hayvanları otlatacak oğlun, torunun, gelinin yok mu?” diye sorduğumuz Şahizer Ana, “Var var… Oğlum var” dedi. “Oğlum Ekrem gündüz çok çalıştı yoruldu. Torunum da asker de. Aklım onda, onun gibi askerdeki memleket evlatlarında. Bir asker şehit olunca çok üzülüyorum. Şu koca dağlar sanki başıma yıkılyor. Elimden gelen bir şeyim de yok. İnşallah torunuma sağ salim gelir de kavuşuruz.”
Bunları söyledikten sonra sessiz kalıp uzaklara doğru bakıyor Şahizer Ana, biz de konuşamıyoruz.
Bu sessizliği bozan yine evsahibi ve ana olarak kendisi oluyor:
“Oğlum siz bana üzüldünüz mü? Sakın üzülmeyin; hayvanların bana bir yükü yok. Bu kırlarda hayvan otlatmak insana huzur veriyor. Ömrüm hep bu dağlarda geçti. Torunlarımız oldu, büyüdü, askere gitti. Köyün kıymetini çalışıp bilirsen bereketlidir. Kimseye seni muhtaç etmez. Çalışmak insana iyi gelir. Çalışınca insan huzurlu olur. Çalışırken of demeyeceksin, daha çok çalışacaksın.”
85 yıllık uzun ömründen damıttığı herkese lazım bu hayat dersini ayak üstü bizlere verdikten sonra geleneksel köy misafirperverliğini gösteriyor, Şahizer Ana. “Buyrun eve gidelim, size çay demeleyiveriyim” diyor.
Şehirli teklifi olmadığını biliyoruz, ama hem onu işinden alıkoymamak, hem de aklımızdaki bir diğer cennet noktayı görleden dönmemek adına teşekkür ediyoruz kendisine.
İnsan sıcaklığı, çalışma azmi, evlat, torun ve memleket sevgisi ile bizlere çok şey anlatan Şahizer Ara, “Peki öyleyse bana müsaade” deyip ayrılıyor yanımızdan. Beli bükük, elinde sopasıyla ineklerine doğru yürüyüp gözden kayboluyor.