Nasıl mutluyum…
İçim dışım kıpır kıpır…
Tüy misali…
Kuşlar kadar özgür…
“Havalandım havalanıyorum”bir ruh hali…
Dışarıda çocukların cıvıltısı…
Şen kahkahalarıyla kapı önü oturmalarına diz kırmış kadınlar…
Ve sokaklar…
Evlerine helâl ekmek götüren insanların huzuruyla aydınlanan…
O mis kokan sokaklar…
●●●
Havaalanımıza uçakların biri inip biri kalkıyor…
Şehrin Ankara çıkışı turist kafilelerini taşıyan otobüslerle “kilit…”
TIR konvoyları dizili İstanbul yolunda…
“Yol biraz açılsın da öyle devam edelim” diyen şoförler şakalaşıyor grup grup…
İnebolu Limanı tıklım tıklım…
Kamyonlar yüklerini boşaltmak için saatlerce bekliyor…
Otellerimiz çeşit çeşit…
En erken rezervasyon bir ay sonraya.
●●●
Beyaz altınımız tarihinin en parlak günlerini yaşıyor…
Ne dışarıya göndermesi… Kozmetik sanayiimize anca yetiyor sarımsağımız…
Siyezimiz, markalaştırdığımız yüzlerce sağlıklı ürünün bel kemiği…
Pancarımız coşmuş…
Hayvancılığımız da…
Şekerimiz bin bir çeşit…
Yer gök kendir…
Kıyılarımızdan bereket fışkırıyor…
Deniz ürünü dendiğinde biz… Deniz turizmi dendiğinde biz.
Orman ürünleri mi?
Onda da başımız dik elbet…
Şükürler olsun, Allah Küre’ye vermiş vereceğini…
Kobalt… Bakır… Pirit… Altın… Gümüş…
Farkındayız çoluk çocuk…
Sayesinde ışıl ışıl dört bir yan…
Demiryolumuz bile hallolmuş…
Gramofonda hüznü gerilerde kalmış eski bir plak:
“Uzayıp giden o tren yolları…”
Dadayımız yurt dışına nam salmış…
Ballıdağ sağlık turizminin göz bebeği…
Hastanelerimiz şifa kapısı…
Özel Uğurlu yüz akımız…
Yakın iller, ilçeler akın akın şifa arıyor kapımızda…
Taşköprü SEKA’nın çarkları yeniden dönüyor, bak…
Üniversitemiz göz bebeğimiz… Parmakla gösteriyor herkes…
Teknokentimizde patent bolluğu…
İstanbul’da kuş uçmuyor bizden habersiz…
Aaa…
Teşvik cenneti olmuşuz…
Geçmiş yılların ilgisizliğini hatırlayan yok…
Kamuda bi gayret, bi gayret…
Yatırımcılar şaşkın…
“Gel de projelerden proje seç…”
●●●
Nasıl da kardeşleşmişiz…
Herkes herkesin derdinde, tasasında…
Tosya’nın pirinç sancısı Cideli’nin yüreğinde…
Abanalı, Araç için koşturuyor…
Seydiler, Bozkurt elele…
“Deniz havasıyla orman havası, harman olmuş /Nikâh kıymış yeşille mavi, Çatalzeytin doğmuş”
Pınarbaşı… Dizelerin sahibine, Tahsin Şentürk’e selam gönderiyor:
“Şahitleri benim…”
●●●
Sürekli, “dünya büyük bir hızla değişiyor” sözleriyle yatıp kalkıyorum ya…
Üretimden tüketime…
Eğitimden sağlığa…
Her şey…
Ama her şey“başkalaşıyor” deyip duruyorum ya…
Bir gelecek vizyonumuz…
Bir stratejimiz…
Bir“Kastamonu Sosyo Ekonomik Master Planı”mız olmalı…
Bir yol haritamız…
Kalem kalem…
Neyimiz var, neyimiz yok görebileceğimiz.
Sonrasında gerçekleştirmek için canımızı dişimize takacağımız…
Bunu ancak…
Bilimsel bilgiyle…
Titiz bir koordinasyonla…
Hep birlikte odaklanarak başarabiliriz diyerek helâk oluyorum ya…
Birbirimizle ve dünyayla temas halinde olursak üstesinden gelemeyeceğimiz sorunumuz yok demekten yorgunum ya…
Hayret…
Nasıl işe yaramış!
Herkes nasıl sarmaş dolaş böyle…
Sanırsın bayram…
Kamuyla sivil toplum kaynaşmış…
İlgililer bilgili… Bilgililer ilgili…
Sakallı Celal’in ruhuna rahmet…
Kendini Kastamonulu hisseden herkes, gönül düşürdüğü partinin kapısında kuyruk…
Üyelik için bekleşiyor genci yaşlısı…
Pamuk eller cepte tabii:
“Aidatımı öderim, hesabını sorarım!”
Çayboyu’nda gondollar…
Millet böyle…
Vekillerini siz düşünün…
●●●
Göç bitmiş göç.
Memleketine dönüyor insanlar…
Doyduğumuz yer olmuş doğduğumuz topraklar…
Kastamonu, mutlu mesut insanların diyarı…
●●●
Nasıl mutluyum…
İçim dışım kıpır kıpır…
Tüy misali…
Kuşlar kadar özgür…
●●●
Bi açtım gözlerimi…
Rüyaymış meğer!
Hayırdır inşallah…
Mehmet Yücel