2002 yılı sonbaharında Kent Tarihi Müzesi açılmış, açıldığının daha ilk haftasında da Fahri Özbek ile tanışmıştım. Kastamonu’ya yeni dönmüş, kendi kentimde kendini arayan biri olarak “ne kadar şanslıyım ki yerimi buldum” demiştim Fahri Abi’nin yanında ve Kent Müzesi’nin içinde. Hemen ben de orada işe başlamış, hâlâ sonsuzluğunun bile boyutu ölçülememiş Kastamonu kültürünün içine, sanırım gözü kapalı ama yine de Fahri Abi’nin varlığı ve birikimi sayesinde güven de duyarak dalmıştım…
•••
Çok uzun bir yoldu bu… Yolun kendisi çetindi ama yolun hali yürüdüklerinle şekilleniyordu aslında. Ve ben Fahri Özbek ile çok yol yürümüştüm hem de hiç soluklanmadan çünkü zorlanmadığımdan.
Ama yol şimdi gerçekten daha zor…Tam bir emekçiydi kendisi… Çalışkan, merakı hiç dinmeyen, çok şeye ilgi duyan ve çok konuda kendini geliştirmişti. Sevecen, heyecanlı, yorulmaz ve çok yönlü.
Herhalde bu coğrafyanın her bir karesini adımlamış, fotoğraflamış ve büyük bir kısmını da yazıya dökmüştük. Projeler, kitaplar, uygulamalar ve hayaller. Birçok işe imza atıldı, birçoğu tamamlandı ama hayaller kadar hiçbiri heyecan taşımadı. Çünkü Fahri Özbek için yapılan ve tamamlanan değil, hayali kurulup da yapılacak olanlar çok daha heyecanlıydı. Çünkü hep yenilikçi, üretken ve kendini aşmak için çabalayan biriydi. Onun için yeni olan daha yeğdi… yapılan yapılmıştı zaten…
Kastamonu için kurduğu hayallerin, döktüğü cümlelerin, verdiği emeklerin ardı arkası kesilmedi hiç. Kastamonu’ya adanmış bir yaşam desek yeri. Birikimi, fotoğrafları, arşivi derken her anını bu kentin varoluşuna eklemişti.
Kutlu bir yolda yürüdü. Kentin tarih sayfalarında onurla yazılacak bir ömür bıraktı. Ama yine de bu kentin maalesef “bir bir azalıyorlar” dediğimiz insanlarının arasına girdi. Kenti yine bir güzel insan daha terk etti yani.
Ama ne yol bitti ne de biteceği var. En azından kutlu yolun kutlu insanı olarak sende artık Kastamonu kültürünün bir “kutup yıldızı” olup, yolda yürüyenlerin/yürüyeceklerin ışığı, pusulası olarak yerini alacaksın. Ve ben de o ışığa bakacağım hep…
Cennet mekânın, ruhun şad olasın sevgili yoldaşım, ağabeyim…
MURAT KARASALİHOĞLU