Gün boyu epeyce yoğun olduğum için genellikle haberleri gece yarısından sonra tekrarı şeklinde izlerim. Gündüz epeyce bir hareketlilik yaşadığım için bugünkü yazı da gece yarısından sonraya kaldı. Bu yazıyı haberleri izlemiş olmanın paralize halinde yazıyorum. Öylece kala kalmamı sağlayan haberlerden bazılarına birlikte bakalım.
Yurdumuzun en geniş bütçeli kurumu bin yıldır yapması gerekeni yapmaya karar vermiş uhdesindeki eğitim kurumlarına düzgün bir kamera sistemi kuracakmış. Gerekçesi de de malum. Çocuklara çocuk oldukları gerçeği dışında bakılmasına dair bir cümle kurmayı beceremedi zihnim. O yüzden deonlara “Abrakadabra” diyesim geldi.
Sonra araçlarımızı ne kadar pahalı hareket ettirmek zorunda kaldığımız haber vardı. Oturdum parmak hesabı yaptım biz de köyden ilçe merkeze her gidiş gelişim ne kadar diye? 9 lira bir rakam çıktı ama kesin değil. Bu arada bizim evle kasaba arası araçla 2,5 kilometre civarı. Yani git gel beş kilometre. Eğer yürüsem,araç geçmeyen bir kestirmeden gidiş geliş yaklaşık 3,5 kilometre. Yürüme ve aracı şundan hesapladım eğer arabayla sadece ekmek almaya gitsem ekmeğin tanesi 4,25liraya geliyor. Nasıl mı? Bizim burada ekmek şimdilik 2 lira. İki günde bir ekmek almaya gidiyorum genelde. Ortalama 4 ekmek alıyorum. 4 ekmek 8 lira eder. 9 lira da yakıt demiştim zaten. Toplamı 17 lira ediyor. Onu da 4’e bölünce birim fiyatı dediğim gibi 4,25’e geliyor. Şaka gibi. Vardığım sonuç şu oldu zaten günlük rutin yürüyüş yaptığım için eğer ağırlık yapacak başka bir şey alınmayacaksa sadece yürüyüş güzergahımı ilçeye doğru ayarlayacağım. Yine de bu benzin fiyatlarının böyle olmasına sebebiyet veren OPEC ülkelerine de “Abrakadabra”…
Pitbull’larını ve diğer tehlikeli sayılan ırklardaki ev arkadaşlarını ormanlık alanlara, şehirlerde ara sokaklara bırakmaya başlayanların haberi geldi. Uzunca yıllardır kedi ve köpeklerle birlikteyim. Bu zaman içinde gördüm ki hayvanlar doğaları gereği bir miktar belirsizlik içeriyorlar. Ancak hiçbirinin sebepsiz yere hırçınlaştığını görmedim. Bir diğer konu da tüm uzmanların dediğini ben de diyeyim tehlikeli ırk yoktur, tehlikeli yetiştirme vardır. Şöyle kiinsanlar dışında hiçbir canlı hiçbir neden olmadan bir başkasına saldırmaz. Gaziantep’teki o kızımız o köpekle tanışık. O köpek durduk yere o kızcağıza saldırmaz. Çünkü tanıyor. Kızcağız da durduk yere köpeği tahrik etmez çünkü o da tanıyor. O zaman bu hayvan kesinlikle harici bir yerden tetikleyici bir uyaran aldı. Saldırmasını tetikleyecek bir komut ya da o komutu çağrıştıracak bir ses. Bu benim sübjektif teorim. Küçücük kızın küçük yaşında doku nakli olmasını gerektirecek bir şey yaşamasını yüreğim kaldırmıyor. Ancak o köpeğin de durduk yere barınağa düşmesini de uyutulabilme ihtimalini de yüreğim kaldırmıyor. O saldıran köpeğin de şimdi köpeklerini sorumsuzluktan sokağa atanların yanlarına kalacağını bilmeyi de yüreğim kaldırmıyor. İşte bu yüzden “Abrakadabra”…
Haberleri sunan hanımefendi haberle şöyle devam etti. Ülkemizde yılbaşı bileti almak bir gelenektir. Hepimiz o büyük ikramiye ile yapacaklarımıza dair hayal kurarız. Sonra haberi verdi. Özeti şu; büyük ikramiye çeyrek bilete çıkıyor. Ancak o dört çeyrek biletten sadece biri satılmış. Kalan üç biletin ikramiyesi organize eden kurumda kalmaya devam ediyor. Uzun uzun yazmak yerine artık Milli olmayan piyangoyu organize edenlere de “Abrakadabra”…
Haberlere devam edebilirim, ama bir tane bile bırakın tebessümü hüzün yaratmayan hiçbir şey olmadığı için bu harika ülkenin harika insanlarının gönlünü inciten tüm haberlere “Abrakadabra”…
Abrakadabra, genellikle sihirbazların numaralarını yaparlarken söylediği bir sözdür. Yıllar önce merak edip anlamını araştırmıştım. Çok sağlıklı bir bilgi olmamakla beraber ilkel topluluklarda büyücü hekimlerin kullandığı hastalıklara iyi geldiğine inanılan bir söz olarak tanımlıyor Türk Dil Kurumu. Tabii bu tanım bana yetmeyince biraz daha araştırdım. Roma döneminde insanların boynuna huni şeklinde “Abradabra” kelimesinin muskası asılırmış. Aramice “Konuşurken yaratacağım”, Keldani’ce “Sözcük gibi yok ol” anlamları da varmış. Yani hangi anlamı olursa olsun ister şifalandırarak isterse de yok ederek kök sorunu ortadan kaldırıyor “Abrakadabra”.
İsyan etmenin bir işe yaramayacağını biliyorum. Gördüğüm arızaları çözme şansım hiç yok. Örneğin keşke o sokağa düşen köpeklerin hepsine “Getirin ben bakarım” diyebilsem. Elinden hiçbir şey gelmemenin çaresizliği içinde ne yapmalı diye düşünürken aklıma “Abrakadabra” geldi. Bundan birkaç yıl önceye kadar bir sorunla karşılaştığımda çözmek için işe giriştiğimde işler çok zorlaşırsa kendimi motive etmek için “Abrakadabra” derdim. Sonra sanırım sihir işinin sadece kitaplarda filmlerde olduğunu kabullenip başka motivasyon kelimeleri buldum kendime. Ama yine de birazcık sihir ne kadar iyi giderdi şimdilerde.
Sonuçta olmayacak bir sihre inanmak bile hiçbir şey yapmamaktan iyidir diyerek buluşmamıza kadar sizleri ve beni üzecek tüm sorunsallara “Abrakadabra”.
ZEKİ GÜRDAL KARAOĞLU