Biliyorum…
Gerçek hayat, bir dernek genel kurulunun “dilek ve temenniler” faslının görüşülmesine benzemiyor!
Ama yine de “ummak istiyor” insan… Mutlu yıllar…
Yeni bir yıl…
Yeni bir gün…
Geçmişin yorgunluğu mu desek…
Tazelenen umutların coşkusu mu?
Kim bilir…
Akıntıya kapılmış sürüklenirken bir nefeslenme ihtiyacı belki…
•••
Zaman…
İnsan kalabilen yanımızla…
Sığınmaya çalıştığımız…
Korunaksız bir liman.
•••
Ahmet Hamdi Tanpınar diyor ya:
“Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.”
Bu kadarıyla bile, bir büyük şiir…
•••
Adına ister 2023 diyelim…
İster 2024…
Yekpare, geniş bir an…
Parçalanmaz bir akış…
Dünden bugüne…
Bugünden yarına…
•••
Dünya baş döndüren bir hızla değişiyor…
Bir kez uyum sağladıktan sonra bir daha hiç değişmeden, dönüşmeden rahatımıza baktığımız yıllar çok eskilerde kaldı.
“Bi lokma bi hırka” şeklinde özetleyebileceğimiz…
Azla yetinmenin rağbet gördüğü…
Kanaatkâr hayat tarzları da unutuldu gitti.
•••
Daha çok tüketiyoruz…
Tükettikçe daha çok tükeniyoruz…
Bir “meşhuriyet çağı”ndayız…
Andy Warhol’un 60’lı yıllarda öngördüğü gibi:
“Bir gün herkes ünlü olacak… Ama 15 dakikalığına!”
O günler geldi çattı…
•••
“Bize ne?” diyerek görmezden gelmenin hiçbirimize faydası yok…
Anakronik bir tavır sergilemenin…
Tarihsel olarak zamanı şaşırmanın maliyeti yüksek.
•••
Tarımdan sanayiye…
Üretimden tüketime…
Eğitimden sağlığa…
Toplumsal hayatın bir bütün olarak evrilişine “tanık oluyoruz…”
Yapay zekânın…
“Nesnelerin interneti”nin konuşulduğu…
İnsanla yapay zekânın ortak yaşayıp yaşayamayacağının tartışıldığı günlerin “havasını soluyoruz…”
Endüstri 4.0 denilen şey:
Üretimde dijitalleşmenin zirveye çıkarılması, insan emeğine bağımlılığın minimuma indirilmesi, bu yolla hata oranlarının sıfırlanması ve hız kazanılması demek…
Hedef, olabildiğince insansız üretim…
Pek çok meslek tarih olacak yakın gelecekte.
Demem o ki…
Ezberlerimiz bozuluyor…
•••
İnsanlığın temel sorunları giderek büyüyor bi yandan…
“Dünyanın kiri” adlı şiirimin dizeleriyle söylersem:
“büyükler için
yeniden tekerlemeli
şu saklambacı:
ölüm
arkam
sağım solum
sobe
aklanmayan ebe”
Sezen’in şarkısındaki gibi, “bir çağ yangını bu…”
“Eller günahkâr
Diller günahkâr”
•••
Çözüm?
Öğrenmek…
Daha çok öğrenmek…
Çalışmak…
Daha çok çalışmak…
Paylaşmak…
Daha çok paylaşmak!
•••
Peki becerebilir miyiz?
İstersek…
Ve isteklerimizin gerektirdiği işleri yapabilirsek, evet.
•••
Einstein’ı analım:
“Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekleyemeyiz.”
Rehberimiz olsun…
•••
Biliyorum…
Gerçek hayat, bir dernek genel kurulunun “dilek ve temenniler” faslının görüşülmesine benzemiyor!
Ama yine de “ummak istiyor” insan…
Mutlu yıllar…
Mehmet Yücel