Kent Konseyi toplantısı her seferinde olduğu gibi yine renkli görüntülere, hoş sohbete, bin teşekküre, sıfır küsurat eleştiriye, saman alevinden kısık yüksek tansiyona sahne olarak güleryüzle başladı güleryüzle bitti…
Konsey Başkanı Çelik’in usta yönetimi, AKP-MHP-CHP il başkanlarının omuz omuza görüntüsü, üniversiteye ayrılan koltukta yeller esmesi, Belediye Başkanı Babaş’ın “emsalli” konuşması toplantıya damga vurdu şüphesiz.
Şehrimizde Kent Konseyi kurulduğundan bu yana 12’nci genel kurulunu yaptı, Kent Konseyi’nin kamu projelerini takip etmek yerine sosyal hayata dair envai projeler önermesi ya da gücü nispetinde fiiliyata soyunması mevzusu akıllara yeni geldi iyi mi?..
“Kent Konseyi” dediğin koskocaman bir organizma, şehirdeki yekûn sivil toplum örgütlerini ve kamu temsilcilerini içinde barındırdığı gibi tek tek vatandaşların da istemeleri halinde “söz, yetki, karar” hakları olan demokratik bir platform. Diyeceğim, proje yokluğu namına Kent Konseyi’ni Mehmet Çelik’in şahsında eleştirmek iyi de, kucak kucak proje önerileri getirildi de Çelik tarafından sümen altına mı gönderildi? Genel Kurul’da dahi, söz alacak, 3 dakika lafın belini bükecek vatandaş ara ki bulasın. Kent susarken, konsey ne yapsın?
3 il başkanının siyasi görüşleri apayrı olsa da bedenen yan yana görüntüleri, birbirlerine olan nezaketleri, şehrin gelişmesi için evvela yerel dinamiklerin ses vermesine yönelik dile getirdikleri düşünceleri; aynı şehirli olmanın farklı siyasetlerden olmanın önünde yer alması gerektiğini özendirmesi açısından öğretici ve örnek oldu…
Hele hele, AKP İl Başkanı Halil Uluay’ın İstiklal Yolu yürüyüşünü önemseyerek dile getirdiği “Binlerce kişiyi yürütmeliyiz” sözleri ayakta alkışı hak etti.
Üniversite temsilcisine ayrılan koltuğun boş kalması bile tek başına keyfe kederken, asıl “bomba” havadisi Konsey Başkanı Çelik dile getirdi, Rektör Bey bırak toplantıya katılmayı ya da temsilci göndermeyi, Konsey yönetiminin randevu taleplerini bile elinin tersiyle itiyormuş…
Kent Konseyi Rektör Bey’in kapısından içeri giremiyor, sanırsınız Kastamonu sınırları içinde değil bu üniversite.
Belediye Başkanı Babaş tarihe dilinin altında bakla tutmamasıyla geçecek şüphesiz…
Katılımcılar tarafından “yeşil alan, uzun boylu apartmanlar” gibi belediyecilik konularında dile getirilen eleştirimsi ifadeleri yanıtlarken Babaş, “Kastamonu’da bina yüksekliğini eleştirenler, kendi yapacakları binalar söz konusu olduğunda kendileri yüksek kat talep ediyorlar” diyerek, bana soracak olursanız “emsalli” bir tespite imza attı.
Yaradan, kulunu ayıpladığı ile imtihan edermiş…
Binalara hak olmayan yerlerde yüksek emsal verilmemesinden önce, evvela insanların “biemsal” olmaları gerekiyor sanırım.
•••
Not 1: Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Batman’da düzenlenen “2015 İstihdam Projeleri Belge ve Ödül Töreni”nde konuştu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi vilayetlerine müjde verdi…
“Bölgeye yönelik pozitif ayrımcılık her zaman olacak.”
Bölgesel teşviklerden söz etti Şimşek…
“Bölgenin kalkınması için ekonomik kalkınma çabaları içinde benim başkanlığını yürüttüğüm Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda oturup bölgesel teşvikleri, bu bölgenin topyekun güçlü bir şekilde ayağa kaldırılması için ne gerekiyorsa yapacağız. Bölgeye yönelik pozitif ayrımcılık her zaman olacak. Bölgenin ihtiyaç duyduğu yatırımları yapacağız.”
Ekonomi Koordinasyon Kurulu Başbakan Yardımcısı, Ekonomi Bakanı, Maliye Bakanı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Gümrük ve Ticaret Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan oluşuyor…
Kurula, yılardır es geçilen Batı Karadeniz Bölgesi’nin de “pozitif ayrımcılık” hak ettiğini söyleyecek kimse yok mu?