Berberlik mesleğinin Kastamonu’daki kilometre taşlarından, aynı zamanda Berberler ve Kuaförler Odası Başkanı Yavuz Seven’le mesleğin bu günkü durumunu, askerlik anılarını, kentin yakın geçmişteki sosyal yaşamını konuştuk. Şeker tadındaki sohbetimizi sizlerle paylaşıyorum.
– Yavuz abi, mesleğe kimin yanında başladın?
Y.S:1971 yılında Mehmet Kömürkaraoğlu’nun Sırrı Gür Caddesinde bulunan berber dükkanında çıraklığa başladım. Dört yıl burada çalışıp meslekte kendimi daha da geliştirmek üzere 1975 yılında İstanbul’a gittim. Beyoğlu İstiklal Caddesinde bir berber salonunda mesleğimi sürdürdüm. 1977 yılında askere gittim. Fahri Korutürk’ün Cumhurbaşakanı olduğu dönemde askerliğimi Çankaya Köşkünde yaptım. 1979 yılında askerliğimi tamamlayıp İstanbul’a tekrar döndüm.İki yıl Balat’ta çalışıp 1981 yılında Kastamonu’ya dönerek, Yalçın Caddesinde ortak Sevilen Erkek Kuaförünü açtım. Özetle mesleği 32 yıl yaptım. Öğretmenevinde berber olan oğlumun yanında ona yardımcı olarak devam ediyorum.
– Mesleğe merakın nasıl oldu?
Y.S:Topçuoğlun’da berber Nuri Usta’yı, yaptığı traşı izlerdim. Nur yüzlü bir adamdı. Onu izlerken bende berber olmaya karar verdim. Çırak oldum. Kalfa oldum. Usta oldum.Ben çocukluk yıllarımdan hatırlarım, berber dükkanlarında musluklardan su akmazdı.
– Neden?
Y.S:Çok doğru. Şehirde kanilzasyon altyapısı yoktu. 1970- 80 yıllarda berberler ve esnaflar o yıllarda su ihtiyacını Nasrullah şadırvanından bidonlara su doldurup su ihtiyaçlarını karşılardık. Taşıma suyla sakal traş yapardık. Saç yıkama yoktu. Islak saç zaten kesmezdik. Jilet bile yoktu. Ustura vardı. E tabi o günler çok gerilerde kaldı. Şimdi binbir çeşit traş malzemesi var.
– Jiletle ne zaman tanıştınız?
Y.S: . Jilet kullanılıyordu, ama berberler de yaygın değildi.. Ustamın Almanya’da bir arkadaşı vardı. 1974’te, mektubun içinde Wilkinson marka üç-dört tane olarak jilet göndermişti. Türkiye’de deNacet marka tıraş bıçağı üretilişordu.
– Sizin döneminizde saç kesimi nasıldı?
Y.S:Çocuklar üç numara. Büyükler genelde subay traşı. Bugün gençlerin yanlardan aldırıp tepelerinde bırakılan saça Amerikan traşı diyorlar. Aslında bu tıraşın adı Alaburs traştır.
– Mesleğin püf noktası desem….
Y.S:Berberlik mesleğinin püf noktası ense traşıdır. Ense traşı emek ister. İyi bir ense traşını ortaya çıkaması ustanın en az yarım saatini alır.
– İyi tıraş ense traşından mı anlaşılır?
Y.S:Evet ense tıraşından anlaşılır. Duymuşsundur. “Hadi yürüde bir ense tıraşını görelim derdi eski insanlar…. Bu yüazdendir.
– Yetiştirdiğin ustalardan biri benim en az 25 yıllık berberim. İlhan Portakal. Ustalık kalfalık ilişkileri eskiden nasıldı?
Y.S:Usta olmak 5 yıl sürerdi. Bizim mesleğimiz sabır işidir. Kalfa askere gidip gelince, ustadan izin alıp ancak dükkan açardı. Ahilik geleneği gibi düşün. Ustadan izin alamayan kalfa dükkan açmazdı. Bu gün ise iki sene çıraklık yapan, mesleğin inceliğini öğrenip henüz daha olgunlaşmadan ustasından izin almadan dükkan açıyor. Meslekte önce olgunlaşmak lazım.
– Çankaya Köşkü’nde askerlik yaptığını söyledin. Neler söylemek istersin?
Y.S:Askerliğimi Ankara Çankaya Köşkünde yaptım. Fahri Korutürk Cumhurbaşkanıydı. Aynı zamanda bende hem postası, hem berberiydim. Korutürk büyük devlet adamıydı. Çok beyefendiydi. Her ay Milli Piyango çekilişlerinde bileti aldırırdı. Bir anımı aktarıyım. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk İstanbul Florya’daki Köşküne gideceğini ve bende dahil olmak üzere İstanbul’a gidip hazırlık yaptık. Fahri Korutürk hastalanmış iki ay rapor almış. İstanbul’a geldi. Emrindekilere, “Cumurbaşkanlığı vekaletini İhsan Sabri Çağlayangil’e verdim. Ben şuanda ben istirahatliyim. Sizde serbestsiniz” dedi. Şaşırdık. Bizede izin verince bizde arkadaşlarla birlikte hergün köşkten çıkıp İstanbul’u turluyorduk. İstanbul’da evi olan arkadaşlarda akşamları evlerine gidiyorlardı. Eşi de İstanbul hanımefendisiydi. Bize bir iş buyurup yaptığımızda bir anne gibi “Çocuklar kendinizi çok fazla yormayın” derdi. Bizi düşünerek söylenen bu güzel sözler hep hoşumuza giderdi.
– Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde berberlik yaptığını söyledin. Ünlü isimlerden tıraş ettiklerin vardır mutlaka?
Y.S:Var. Yeşilçam’ın ünlü oyuncularından Yalçın Gülhan, Turgut Özatay, Kudret Karadağ, Sami Hazinses, Necdet Tosun ve oğullarını tıraşını ben yapardım. Bahşişleride bol olurdu.
– Birazda Kastamonu’ya dönelim. İlin en tanınmış simalarından kimler en iyimüşterilerindi?
Y.S:Belediye başkanları, Vali muavinleri, Emniyet Müdürleri, bürokratlar en iyi müşterilerimizdi. Belediye başkanlarından Faruk Nuhoğlu, Süleyman Yücel, Turhan Topçuoğlu, Yunus Taşkaplı, Milletvekillerinden Murat Başesgioğlu. Siyasetin nabzıda benim dükkanda atardı.
– O yıllarda Kastamonu’da soayal yaşam nasıldı?
Y.S:Neşeliydi. Hemde çok neşeliydi. Bak ilk aklıma geleni anlatayım. Uzunyazı’dan sonra en çok piknik yapılan yer Açıkmaslak’tı. Hafta sonları Eski Belediyenin arkasından Açıkmaslağa piknik yapmaya gidilirdi. Tabii bugünkü gibi herkesin altında araba yoktu. Belediye’nin arkasından pikniğe gidenler için otobüs kalkardı. Ford Hikmet şofördü. Açıkmaslak’ta kuyu kebapı çıkardı. Kebap çıkınca İnci Tepesi’nde kepap çıktığı işareti, çalınan davulla halka duyurulurdu. Zengin fakir bir araya gelip güle oynaya piknik yapardı. Bir sıkıntıda olmazdı. Bir keresinde Ford Hikmet geri geri giderken arabanın arka tekerini kepap kuyusuna düşürdü. “Eyvah eyvah!Koşun şu arabanın tekerini kuyudan çıkaralım, yoksa kebap yemeden geri döneceğiz diye millet bağırmaya başlayıncaa hep birlikte koşup arabayı sallayıp tekerini kuyudan çıkardık. Kebaba bir şey olmayınca millet çok sevinmişti….
Başka aklında kalan unutamadığın bir anı?
Y.S:Var tabii… Kadıdağı’nda Hürriyet Gazetesi yazarlarını karşılamıştık mesela. Hürriyet yazarları ekibinin Kastamonu’ya geleceğini öğrendik. Dönemin Belediye Başkanı Abdurahman Temizdal, Hürriyet yazarlarını karşılamak üzere Kadıdağı’nda açık havada misafirler için çok güzel bir sofra hazırlattı. Kuş sütü dahil her şey var. Davulcular zurnacılarda karşılamanın içinde. Hürriyet ekibinin otobüsü görününce davullar zurnalar çalmaya başladı. O zaman Celalettin Çetin, Cüneyt Arcayürek ve daha aklıma gelemeyen bir çok ünlü yazar otobüsten inerek Belediye Başkanı Abdurahman Temizdal’a “Başkan biz tüm illeri geziyoruz. Bu zamana kadar gezdiğimiz, gördüğümüz şehirlerde bizleri hiç böyle çoşkulu, neşeli, samimi karşılayan olmadı. Türkiye’nin misafirperver ili olduğunuzu bizlere gösterdiğiniz için sizlere teşekkür ediyoruz” dediler. Yazarların iltifatları başkanın çok hoşuna gitmiş ve çok mutlu olmuştu. Mekanı cennet olsun.
– Başka?
Kastamonu gerçekten çok modern bir şehirdi. Kapalı ve açık hava sinemaları, aile çay bahçeleri, birbirinden güzel lokantaları vardı. Aileler hafta sonları çoluk çocuk sinemeya gidip hoş vakit geçirirlerdi. Lokantaları çok güzeldi. Helvacı reçelci dükkanları vardı. Şehir Kulübü vardı. Memleket mesleleleri bu kulüpte konuşulurdu. Sosyal yerlerden biri de bu günkü yüzme havuzunun olduğu yer açık yüzme havuzuydu. Stadyumda atış poligonu vardı. Tenis kortları, voleybol sahası, güreş salonu vardı. Restoranı vardı. Açık yüzme havuzunun olduğu bahçede aynı zamanda kuyu kebabı çıkardı. Rahmetli Mehmet Altan işletirdi. Çok güzel bir sosyal yaşam vardı bu güzel şehrimin geçmişinde.
– Şimdi yok mu demek istiyorsun?
Y.S:Şimdi her şey çok fazlasıyla var ama ortada lezzet yok. Size geçmişi anlatırken bile çok heycanlandım.
– Son olarak ilin gelişim ve değişimi konusunda neler söylemek istersin?
Y.S:Dünya değişiyor, şehirler değişiyor. Havalimanıyla, Ilgaz Tüneliyle yenilenen yollarıyla Kastamonu da bir değişim içinde. Umarım yaşanan değişimin gelecekte bir karşılığını bulur diye düşünüyorum. Bu arada mesleğin kibar ve zarif ustaları berber Hüseyin Bakış, Göbelo lakabıyla bilinen berber Hüseyin Özçiftci, nur yüzlü Nuri Usta gibi aramızda olmayan ustalarımızı da bu vesileyle birkez daha rahmetle anıyorum. Bize böyle bir sohbet imkanı tanıyan size ve gazeteniz çalışanlarına şahsım ve berber kardeşlerim adına yürekten teşekkür ediyorum.
- ••
Geçtiğimiz günlerde Berberler ve Kuaförler Odası Başkanlığı seçimlerinde yeniden oda başkanı seçilen, ayrıca Esnaf Kefalet Koparatifi seçimlerinde Denetleme Kurulu Üyesi olan Yavuz Seven’den dünyada en geçerli mesleklerin başında gelen berber mesleğinin geçmişini, inceliklerini, yaşadığı anıları, kentteki sosyal yaşamı, berberi olduğu ünlü isimleri konuştuk. Umarım geçmişten geleceğe bir ışık tutmuşuzdur. Bir başka yazı ve öyküde buluşmak ümidiyle. Mutlu kalın.