Yazının başlığı Kastamonu Lisesi Tarih öğretmeni İsmail Hakkı Uzunçarşılı’ya ait. 100 yıl önce Açıksöz gazetesinde yayımlanmış.
!922 yılı Şubat ayı içinde belediye seçimi yapılıyor. O günkü sisteme göre halk önce meclis üyelerini seçiyor, ikinci aşamada üyeler de aralarından birini başkan seçiyor. Neticede Dr. Fazıl Berki Tümtürk belediye başkan oluyor.
Seçim öncesinde yoğun propaganda dönemi yaşanmış. Şehrin önemli kişileri, bürokratlar, hatta İstiklal Mahkemesi başkanı Mustafa Necati, Fazıl Berki Bey’in seçilmesi için yoğun çaba göstermişler. Çağdaş düşünceye sahip, modern fikirli birinin başkan olmasını istemişler. Bu konuda İ. H. Uzunçarşılı da bir makale yazmış. Şehrin modernleşmesi için çağdaş düşünceye sahip bir belediye başkanına olan ihtiyacı anlatmış. Avrupa’da insanların belediye seçimlerine çok önem verdiğini, buna karşılık bizim bunu önemsemediğimizi yazmış. Bazen eski defterleri karıştırmak, dünle bugünü mukayese bakımından yararlı oluyor. Yazıyı okuyalım; 100 yıl önceki bakışla bugünü kıyaslayalım:
“Memleketin hayatına hizmet ile o belde halkının bütün husûsâtında delil ve rehber olacak yegâne müessese belediyedir. Ehemmiyet ve vazifesi pek mühim olduğu müstağni-i arz(gerekli olmayan) ve izah olan belediye teşkilâtı ne kadar mühim, muntazam olur ve ne derece ehil ve işgüzar ellerde bulunursa o mahallin her cihetle mümtaz bir mevkide bulunacağı ve ahâlisinin maişet, nezâfet ve intizam perverliğinde en mühim bir âmil olacağı şüphesizdir. Belediye riyaseti Avrupa’da en mutena bir sandalye olduğu gibi, buraya oturacak herhangi bir zât da bütün hemşehrileri arasında kiyaset ve dirayette mümtaz ve müşârünbilbenân(saygın) olmuş ricâl-i fa’âleden olur. Halkın selâmet ve saâdeti için bu müessese durmaz, çalışır, muhitini imâr ve ihyâ için bütün kudretini sarf eyler ve binnetice muvaffak olarak semerât-ı muvaffakiyâtınıidrâk eyler.
İşte buna binâen Avrupa’da belediye intihâbâtı(seçim) gayet ehemmiyet ve hararetle takip olunur. Herkes memleketinin nef’ine(yarar) hizmet edecek olan zevâtıintihâbta bütün faaliyetiyle çalışır ve hemân hiç kimse intihâbdan geri kalmak istemez. Pek şiddetli münâkaşât ve mubâhaseler(konu) cereyan eder. Ahâli onu bir memleket ve şeref mes’elesi telâkki eder ve heyecanlı dakikalar geçer. Zira halk belediyenin fevâidini(fayda) takdir ve o yolda yani takdirle mütenasip bir gayret ibrâz eder.
Bizde memleketin nef’ine hizmet edecek olan belediye intihâbâtındaahâlimiz maalesef ikaz edilmediğinden şimdiye kadar bu işe lâkayd kalmış ve vazifeyi ehline tevdi etmemiştir. Araya kısmen hatır, gönül ve kısmen de adem-i iştirâk(katılmama) girdiğinden adedi üçü, beşi geçmeyen zevât, sırf bir mevki-i riyâset olmak itibarıyla orada riyâseti müddetince zamanını geçirmiştir. Bu ihmâl ve tekâsül(ilgisizlik) ve bu anlamamazlık memleketin hâl-i atâlette(tembellik) kalmasına ve ahâlinin meskenetine(yoksulluk) en mühim bir sebep olmuştur.
Şurası şâyân-ı kayıttır ki, ekseriya iltimas ve lâkaydî ile yapılan intihâbâtta mevkie gelenlerin hemân hiçbirisi iş görmeye ve memlekete fâideli bir şey yapmaya muvaffak olamamışlardır.
Belediye demek pala sakallı üç beş çavuşun ara sıra sokaklarda arz-ı endâm etmesi demek olmadığından ve bu iş yukarıda arz ettiğimiz gibi şehrin hayatıyla alakadar bulunduğundan buraya is’âd(yükselme) edilecek zevât da bunu müdrik ve yapacağını bilir faal bir kimse olmalıdır. Yoksa orası sandalyede kurulup azamet satacak yer değil, iş görecek, halkı yükseltecek bir mahaldir. Riyaseti işgal edecek ve reise refik ve fa’âl bir uzuv olacak zevât ne yapacağını bilen, vâridât-ı belediyeyi,ahâliyiızrâr(zarara uğratmak) etmeden temin eden, çizmiş olduğu esaslı ve nef’i, memlekete hâdim programlarla hareket eden bir müessese olmalıdır.
Riyaset sandalyesine oturacak zât büyük bir azim, yılmaz, usanmaz bir sebât ve gayretle çalışacak derecede gayur(gayretli) ve fedakâr ve bütün mevâni(engel) ve müşkilâtıiftihâm(anlama) edebilecek bir kabiliyet ve dirayette bulunmalıdır. Belediye vâridâtını yine belediye suya sabuna dokunmadan temin eder. Ve o dairenin yaptığı iş nispetinde faaliyetini gören ahâli her hususta faal bir belediyeye zahîr(görme) olur.
Kastamonu’devâridât ile değil ufak bir himmetle yapılacak o kadar işler vardır ki, onların î’fâsı bile nezâfet, sıhhat nokta-i nazarından halkın hoşnûdîsini(memnuniyet)mûcib olur.
Muhterem Kastamonu ahâlisi memleketin gazetesi olan bu sütunlardaki mutâlaât ve ikazdan belediye intihâbına verilmesi lâzım gelen ehemmiyeti anlamış ve halkı irşâdiçün muhterem bir üstâdımız tarafından belediyenin vezâifine dair bir silsile-i makâlât neşredilmek suretiyle halk tenvir edilmiştir.
Şâyân-ı şükrandır ki muhterem ahâli, belediye işine ehemmiyetle sarılarak şimdiye kadar vilayet ve sancaklarımızın hemân hiçbirisinde görülmeyen büyük bir alâka ile bu mühim mes’eleyi takip etmiş ve bu heyecanlı intihâb, hârici bile dikkat ve merakla câzibesi içine almıştır. Daha evvelki intihâblarda bunun yüzde biri kadar bile çalışılmayarak müretteb(tertiplenmiş) bir plan dâhilinde intihâbediliveren on beş, yirmi rey ile a’zâ olan zâta mukabil, bu defa aded-i a’zâ dokuz yüzü geçmiştir ki bu azametli yekûn muhterem ahâlinin işe ehemmiyetle sarıldığına delâlet eder.
Ma’lûm olduğu üzere geçenlerde belediye a’zâlığına ekseriyetle intihâb edilen on iki zâtınesâmisi ilan edilmişti. Bu on ikilerin içinden birinin riyaset mevkiine getirilmesi tabii bulunduğundan bu zevât-ı muhtereme meyânında Doktor Fazıl Berkî Beyefendi tensîb-ı âlî üzere makâm-ı riyaste(başkanlık)ta’yin buyuruldu.
Kastamonu’nun bihakkın vücuduyla iftihâr edeceği fâzıl evlâdı Berkî Bey’i bu azim mes’eleyi kabulünden dolayı tebrik ederken, yapacağı işi bilir ve o suretle çalışır, gayûr, müteşebbis bir reise mâlikiyetinden dolayı da ahâli-i beldeyi ayrıca tebrik etmeğe borçluyuz.
Muhterem Doktorunsa’y ve gayreti şimdi ma’lûmumuz değildir. Osmanlı Donanma Cemiyeti’nde çalışırken tanımış ve hürmet etmiş idik.
Lisân-ı âşina, salâbet-i dîniyye ve ahlâkıyye sâhibi olan muhterem Doktor’un rüfeka-i muhteremesini de tebrik ederiz. Ahâlinin hürmetini celbeden a’zâlar içinde fazl ve kemâlini, tecrübesini, metânet-i fikriyesini bildiğimiz, duyduğumuz zevât vardır.
Yeni reis bu heyet ile teşrik-i mesâi ederek icraât ve fiiliyâta başladığı anda Kastamonu pek az zaman içinde göze görünür derecede mevcudiyetini ihsâs etmiş olacaktır. İhmâl edilmiş o kadar basit işler vardır ki, aklı başında birisi bunların şimdiye kadar neden yapılamadığına hayret eder.
Belediye hey’eti esaslı bir program dâhilinde tedricî ve bastığı yeri bilerek iş görmeye teşebbüs ettiği gün i’mâr-ı beldeye doğru bir hatve(adım) atılmış olacaktır. Galeyanlıintihâb yapan ahâli, memleketin nef’ine çalışıldığını fiiliyât ile görmek ister. Heyet-i muhteremeden bu pek garip kalmış şehrin, tuz ve ekmeğini yediğimiz bu beldenin ihyâsına ehemmiyetle atf-ı nazar eylemelerini rica ederiz. Heyetin icraâtı, derece-i sa’y ve idrâkininnumûnesi olacaktır. (Açıksöz, Sayı:423, 27 Şubat 1922)
MUSTAFA ESKİ