İnsanlar; Yüce Rabb’ın armağan ettiği akıl denen eşsiz kaynağı şeytana hiç itibar etmeden kullansa ya; dünyamız ne denli huzurlu/güzel olacak hiç düşündünüz mü?
İnsan ve akıl…
Şeytan ve fesat…
Birbirine tezat, anot-katot kutup dünyalar…
Hz. Adem Peygamberden bugüne süre gelen bir aldanmama-aldatma savaşı insan ile şeytan arasında sürüp gidiyor.
Taa Kıyamete dek de sürecek bu ezeli ve ebedi savaş…
İnsanoğlu, aklını kullanmadığı zamanlar hemen ona rehberliğe soyunan şeytanın aldatıcılığı sonucu ne yazık ki, hep acıları yaşadı ve yaşıyor da…
Ne yazık… İnsanlar arasındaki iyi, güzel ve doğrudan yana algı farklılıklarının yarattığı flu sonucun hep tartışıldığı bir ortamda yaşıyoruz.
Oysa “doğru” tektir, birdir.
Farklı algı duygusu; insanlığın kaderini hep etkiledi ve de çoğu kez iyiye değil, kötüye götürüp bıraktı.
Burada, “Kader işte!” demekle iş bitmiyor!..
Akıl/sağduyu nerede?
Böyle yorumlayanlar da algılarının pozitif yan ve yönünün noksanlığıyla gerçeği görememekten kaynaklanan bir şaşkınlığı yaşarlar hep…
Yaşadıkları kısır döngüden kurtulmanın çaresini; freni tutmayan bir taşıtı süren insanın gösterebileceği hüneri sergileyerek, minimum zararla virajı almayı hedeflerler hep…
Varsın olsun, yeter ki virajı alıp kendimi kurtarayım kısır ve kişisel algı zaafiyetidir bu…
Dikkatinizi çekti mi, sanal ortamda kimileri böyle bir dönüş heyecanını yaşıyor şimdilerde.
Zamanlama doğru ama…
Başkalarının yıllardır “doğru”yu gösterip; “yanlış” yapılmaması konusunda gösterdiği gerçekçi tutuma itiraz edenler, şimdi piyasayı saran zamlar canlarını yakmış olacak ki, böyleleri şimdilerde herkesten çok ” Doğrucu Davut” rolüne soyunmuş görünüyorlar.
Yani, şimdiye değin yapılan yanlışları sırf “yağcılık” yapıp; görmezden gelen ve böylece çıkar sağlamaya kalkan, dahası “dilsiz şeytan rolü” oynayan kimileri; şimdilerde herkesten çok gerçekçiliğe soyundular sanal ortamda…
Hem de ne kadar çoklar.
Akıllarınca kuzu postu giyinme peşindeler.
Dikkatli olunuz, yarın ya da öbürüsü gün doğruluktan, demokrasiden, erdemden yana önünüze geçenler olacak bu konuda…
Geçmişte bunları hep yaşadık.
İşte size önceki yıllarda “yağlama fabrikası” olup çıkar peşinde koşan bir döneklik örneği: Bakınız ne yazmış sanal ortamda;
“Seçimlerden sonra bolluk, bereket, refah ve hızlı kalkınma geldi! Yurdum insanına afiyet olsun! 550 milletvekilini 600 yaparsan bütün dertler unutulur, yurdum insanlarının yaşadığı Anadolu’muzda ‘zamlarla’ huzur ve mutluluk seviyesi tavan yapar!”
Ohaa!..
Önceleri şeytanı bile kıskandıracak bir zeka peşrevi çekip; umut bağladığı kapıdan birden zincir koparıp ayrılma derdine düşme buna denir.
“Şeytani akıl” işte bu…
Çıkarın bittiği yerde, yeniden kapılanacak yer aramanın ilk deparıdır/çıkışıdır bu akıl!..
Böylelerin “Hinoğlu hinliği”nden Yüce Rabb’a sığınalım.