Bu yazının başlığına bir türlü karar veremedim onun için size, yani okuyucuya bırakıyorum. Eğitim ve tarım üzerine yaşanmış bir gerçek hikâye bu. Benim atacağım bir başlık gibi hayali değil. Onun için aklıma gelen her şey zayıf kaldı size havale edip kurtuldum.
Ahmet öğretmen Diyarbakır’ın dağ köylerine matematik öğretmeni olarak atanmıştır.
Bir gün derste sorar: “Bir kasada şu kadar çilek varsa, 10 kasada kaç çilek vardır?”
Öğrenciler soruya soruyla cevap verir: Öğretmenim çilek ne?
Ahmet Öğretmen, “Çilek işte, çocuklar” der, “Meyve…”
“Biz görmedik de,hiç yemedik de. Çilek nedir bilmiyoruz” derler.
Bunun üzerine Ahmet Öğretmen Bursa’daki tarım firmalarına toprak örneği yollar. Bu toprakta çilek yetişir mi, araştırılmasını ister. Bursa’daki firmalardan olumlu cevap gelir: Evet. Diyarbakır şartlarında çilek yetişir. Hatta mektubun yanında çilek fideleri ve yetiştirme şeklini anlatan bir tarif de eklenir.
Ahmet Öğretmen öğrencilere okur bu tarifi ve “Bu sene size matematikten sınav yok” der.
Çocukların, sınav yoksa nasıl not alacakları sorusunu cevaplar sonra:
“Okul bahçemizin bir bölümünü kazıp, çilekleri dikip, can sularını vererek nasıl yetiştirildiğini öğreteceğim hepinize. Sonra her birinize dörder çilek fidesi verip evinize yollayacağım. Ben size nasıl öğrettiysem siz de evinizde anne babanıza öyle öğreteceksiniz. Çilek mevsimi gelince toplayıp getireceksiniz tabakta, her on tane çilek için bir not alacaksınız.
Çocuklar dönerler evlerine, öğretmenlerinin dediğini yapar ve anlatırlar anne babalarına çilek nedir, nasıl yetiştirilir. Sonrasında da tarifin uygulaması başlıyor bahçelerde.
Mevsimi geliyor, bahçelerde mis gibi çilek kokusu… Çocuklar çilek tabaklarıyla dizilirler Ahmet Öğretmenin karşısına.
Çilekleri tek tek sayar Ahmet Öğretmen, eksik olanlara bile tam not verir ve sorar sonra:
“Çocuklar nasılmış tadı?”
“Valla, ucunda not vardı diye yiyemedik öğretmenim” der çocuklar, gülerek.
“O zaman, yetiştirdiğiniz çilekleri yiyip tadını öğrenme zamanı” der Ahmet Öğretmen.
Çocuklar bir güzel yerler çilekleri.
Ama iş burada bitmez.
Ahmet Öğretmen’in bu sıra dışı eğitim anlayışı Diyarbakır’da bir çilek sektörü oluşmasına
yol açar.
Aradan iki yıl geçtikten sonra, çilek girmemiş o köyün halkı Diyarbakır pazarında çilek satar olur.
İşte bu da işin kreması.
- ••
Ülkemizde yaşanmış bu gerçek olay eğitim açısından mı daha değerli, yoksa tarım açısından mı daha değerli? Karar veremedim, onun için başlık bulamadım.
Eğitim açısından:
Öğretmen öğrencilerindeki kabiliyeti ortaya çıkarıp işlemesi gereken kişidir. Öğretmen eğitim programında kendisine verilen kâğıttakileri öğrencilere okuyan yani “spikerlik yapan” değil, bunları uygulayan ve uygulatandır. Bir öğretmenin bir dokunuşu ile eğitimin yanında tarım ve ekonomide ülkemizin ve halkımızın neler kazanabileceğine güzel bir örnektir bu olay. Elli kitap yazılsa bu kadar net anlatılamaz.
Tarım açısından:
Ülkemizin her ilinde tarım il müdürlükleri, her ilçesinde tarım ilçe müdürlükleri var. Birçok ziraat mühendisi ve özel ziraat firmaları var. Ülkemizde daha bilmediğimiz yörelerde yetiştirilebilecek ne meyveler, ne sebzeler var acaba?
Güzelce araştırılsa da tarım potansiyelimizi değerlendirmek için sıra dışı bir öğretmenin Don Kişot’luk yapmasına gerek kalmasa…
Feza TİRYAKİ