Kastamonu Barosu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla şu mesajı yayınladı:
“8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ, KADININ MÜCADELESİNİN DÖNÜM NOKTASIDIR.
Kadının toplumun her alanında yer alma ve fark yaratma mücadelesi sürekli engellerle karşılaşmıştır. Bu engeller, kimi zaman fiziksel şiddet, kimi zaman ruhsal şiddet kimi zaman da toplumsal baskı görünümündedir. Bu engelleri bir bir aşan kadın, toplumda her alanda yer almış; halkın kaderini belirlemiştir.
Kadın, maalesef toplumumuzda tehlike altında. Son 1 yılda 300’ün üzerinde kadın şiddet mağduru olarak hayatını kaybetti. Sayısal verilerin asla gerçeği yansıtmayacağı, resmi ya da özel kurumların kayıtlarına geçmeyen birçok şiddet vakıasının da var olduğu tartışmasızdır. Kadına karşı uygulanan ruhsal şiddet, kadının ailesine ve topluma yararlı olamamasına sebebiyet vermektedir. Unutulmamalıdır ki kadını sağlıklı olmayan bir halk ilerleyemez. Kadın, toplumun en kılcal can damarıdır. Bu sebeple kadına fırsat verilmesi ve yurttaşın aydın yüzü olmasının sağlanması son derece önemlidir.
Kadına şiddetten vazgeçin! Kadının her alanda ailesine ve topluma yararlı olabilmesi, üzerindeki şiddet baskısının ortadan kalkmasına bağlıdır. Şiddetten sadece fiziksel şiddet anlaşılmamalı, kadının ayrımcılığa tabi tutulmasına dönük her uygulama şiddet başlığında değerlendirilmelidir. Kadına pozitif ayrımcılık yapılması değil talebimiz. Kadının olduğu gibi değer görmesi, kadın olduğu için değil, esasında insan olduğu için eşit kabul edilmesidir. Hatta öyle olmalı ki bir gün “Kadınlar Günü” adı altında bir güne dahi ihtiyaç kalmamalı, her alanda haklarını kullanabilen kadın, üstün özellikleri ile hak ettiği eşit seviyede yerini almalıdır. Son dönemde sanat ve sporda elde ettiği uluslararası başarılarla eşitlik halinde üstün çıkacağını kanıtlayan kadının çocuk yaştan itibaren başlayan şiddet sarmalından kurtarılması gereklidir.
Sırf cinsiyeti sebebiyle ayrıma maruz kalan, şiddet gören her kadının sebebi bizleriz. Yasaları uygulayıcılar olarak bizler daha çok çalışmak ve kadına karşı ayrımı ve şiddeti önlemekle yükümlüyüz.
Yasa koyucunun ve özellikle İstanbul Sözleşmesi gibi çağdaş düzenlemeleri uygun bulan iradenin günümüzde düzenlemelerini güçlendirmesi, İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden dönmesi zorunludur.
Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, sağlıklı bir neslin anahtarı konumundaki kadının cinsiyete dayalı ayrımcılığa ve şiddete uğramadığı, emeğinin gerçek karşılığını bulduğu bir ülke için Kastamonu Barosu olarak tüm gücümüzle çalışacağız.
Saygılarımızla.”