5 Nisan Avukatlar Günü, dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını nedeniyle buruk bir biçimde sade bir törenle kutlandı. Kastamonu Barosu’nun 100. Yıl etkinlikleri de yine bu salgın hastalık nedeniyle ileri bir tarihe ertelendi.
Kastamonu Baro Başkanı Av.Özgür Demir, Avukatlar Günü dolayısıyla bazı meslektaşlarının da katılımıyla Atatürk Anıtı’na bir çelenk sundu.
Özgür Demir, yaptığı basın açıklamasında ise “İnsanlar, insan olmanın getirdiği birlikte yaşama olgusunun değerini evlerine kapandıkları bu süreçte daha kavramışlardır. Hak ve özgürlüklerin eşit paylaşıldığı bir dünya dileğiyle hak ve özgürlüklerin serbest savunucuları avukatların ve dolayısıyla savunmaya ihtiyacı olan tüm yurttaşların Avukatlar Gününü kutlarım” dedi.
Av.Özgür Demir’in açıklaması şöyle:
“Hukukun üstünlüğünün, insan hak ve özgürlüklerinin, demokratik, laik, sosyal hukuk devletimizin onurlu savunucuları meslektaşlarımızın hayatın neredeyse durduğu bu süreçte sağlıklarına dikkat etmelerini ve aynı enerji ve hevesle mesleğimizi icra edeceğimiz günlerin geleceği inancı taşımalarını diliyoruz.
1920 yılında kurulan Baromuz, bu yıl 100. Yılını idrak etmektedir. Avukatlık mesleğinin bir meslek kuruluşu ile temsil edildiği ilk oluşumlardan biri olan Kastamonu Barosu, hukuku koruma ve savunma hakkının kutsallığına hizmet etme geleneğini 100 yıl önceki anlayış ve heyecanla devam ettirmektedir. Ülkemizde ilk kurulan barolardan biri olan Kastamonu Barosu’nun Cumhuriyetin tüm kazanımlarına kuruluşundan bu yana sahip çıktığını söylemeliyiz. Demokratik laik sosyal hukuk devletinin avukatlar ve avukatların yegâne örgütü olan barolar tarafından yaşatılacağı gözden kaçırılmamalıdır. Baromuzun ise değinilen işlevi bir asırdır yerine getirdiği ve bundan sonra da getireceği inancındayız. Tam bir Cumhuriyet Kurumu olan baromuzun Cumhuriyetimiz ile birlikte nice asırlar yaşamasını diliyoruz. Yüz yıllık tarihinde adalete hizmet etmekten başka görev üstlenmeyen baromuzun bundan itibaren de yalnızca adalete hizmet eden bir çınar olarak dimdik ayakta kalmasını temenni ederiz.
Avukatların gücünü hiçbir güce tabi olmamalarından ve olmayacaklarından aldığını biliyoruz. Avukatın tek amiri vardır o da hukuki ve mesleki etik anlayışıdır. Bu anlayış çerçevesinde davranan avukatın her daim adalete hizmet edeceği ve bunun kendiliğinden ortaya çıkacağı bilinmelidir. Bu sebeple avukatın görevini layıkıyla yerine getirmesi için rotasındaki tüm engellerin ortadan kalkması ve yeni engellerin akla dahi getirilmemesi gereklidir.
Yargının en önemli unsurlarından olan avukatların bulunmadığı bir yargılama faaliyetinden ADALETİN DOĞMAYACAĞI açıktır. Bu anlamda son zamanlarda yapılan düzenlemelere değinmekte yarar vardır. Avukatın mesleğini ve görevini etkin biçimde yürütmesinin önünde engel bulunması, adaletin somutlaşmasını geciktirmekte, hatta olanaksız hale getirmektedir. Yakın zamanda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle avukatların duruşma salonundan çıkarılabileceklerinin düzenlenmesi, cezaevinde müvekkil-avukat görüşmelerinin kayıt altına alınacağına yönelik düzenlemeler; savunma hakkının kısıtlanmasına neden olmaktadır. Oysa bu hak kapsamında avukata tanınacak hak ve yetkilerin bizzatihi avukata tanınmış olmayacağı, avukatın temsil ettiği yurttaşın savunma hakkının genişletilmesi anlamı taşıyacağı, bir başka deyişle vatandaşın tartışmasız hakkı olan savunmanın hukuk kuralları çerçevesinde ileri sürülmesinin önünü açacağı açıktır.
Avukatlık mesleğinin yaşanan salgından sosyal ve ekonomik bağlamda olumsuz etkilendiği/etkileneceği ortadadır. Buradan hareketle avukata tanınması gereken özlük haklarının bir an önce tartışılıp değerlendirilmesi ve yasal zemine kavuşturulması zorunludur. Hem her koşulda kendisinden savunma hizmeti beklenen hem de serbest meslek icra etmenin zorluklarını yüklenen avukatlarca üstlenilen ve özellikle kamu kaynağı ile finanse edilen CMK ve Adli Yardım hizmetleri ile ilgili yeni ve iyileştirici düzenlemeler yapılması zorunludur. Aksi halde özellikle mesleğine yeni başlayan ve içinde bulunduğumuz süreci atlatamayacak meslektaşlarımızın yargının kurucu unsurunu temsil etmekten uzaklaşacağı; avukata, yargıya ve neticede adalete inancın zayıflamasına istemeden sebep olabileceği ortadadır. Buna engel olunmak bakımından hak ettiği seviyede haklar elde eden avukatın mesleğini daha güvende icra edeceği ve adaletin yerini bulmasına azami katkı koyacağı kanısındayız. Adli iş ve işlemlerin durduğu zaman diliminin şu günlerde henüz başında olduğumuz halde büyük olumsuzluklar oluşmaya başlamıştır. Bu durmanın ne kadar daha devam edeceğini ise kimse bilmemektedir. Bu gibi durumlara hazırlıksız yakalanan ve kendisine tanınabilecek özlük haklarını istemede;temsil ettiği insanların haklarını ister gibi mahir davranamayan avukatların yargının diğer unsurları ile aynı mali ve sosyal koşullara kavuşturulması zorunludur. Önümüzdeki süreçte pandemi halinin olumsuz etkileriyle karşılaşan meslektaşlarımızın uğranacak her türlü uyuşmazlıkta ilk hedef olarak gösterilmesi olasıdır. Bu çerçevede avukatların mesleki, sosyal ve ekonomik haklarının acilen yapılacak düzenlemelerle olması gereken seviyeye getirilmesi zorunludur.
Avukatın; güçlünün gücünü ezmekte kullanmasına engel olmaya çalıştığı, bu zorlu yürüyüşte günübirlik değil kökten çözümlere ihtiyaç duyduğu özellikle bu süreçte meydana çıkmıştır. Mesleğin devamlılığının ne denli kırılgan koşullara bağlı olduğu, kısa bir akametin dahi mesleği yapılamaz hale getirebildiği acı biçimde tecrübe edilmektedir. Toplum barışının hızlı biçimde tesisi için hukukun üstünlüğünü her platformda serbestçe savunan mesleğimizin ihtiyaçlarının konsolide edilerek yasal düzenlemelere kavuşturulması için yeni girişimlerde bulunulması gerektiği anlaşılmaktadır. Baromuzca da bu yönde düzenlemeler yapılması için çalışma yapılacağını bildirmek isteriz.
Yaşanan salgının global etkilerine gelince; girilen bu yeni süreçte dünyayı avucunun içinde sayan güçlerin de hak ve özgürlüklerin eşit kullanılmasına saygı göstereceği, hukukun üstünlüğünün milletler arası düzlemde öncelikle gözetileceği, doğa ve doğal kaynakların adil ve özenli kullanılacağı, sosyolojik ve ekonomik adaletin sağlandığı yapıların dünya genelinde hâkim olacağı anlaşılmaktadır. Zira görünmeyen bir gücün hiçbir ayrım gözetmeksizin hayatı durma noktasına getirdiği, yukarıda sayılan temel değerlere aykırılığın hiçbir toplumu salgının etkilerinden beri kılmadığı görülmüştür.Yine yaşanan vahşi kapitalizmin insanları yalnızlaştırdığı, sosyal ilişkilerin ortadan kalktığı şu günlerde bir kez daha anlaşılmıştır. Zira insanlar, insan olmanın getirdiği birlikte yaşama olgusunun değerini evlerine kapandıkları bu süreçte daha kavramışlardır. Hak ve özgürlüklerin eşit paylaşıldığı bir dünya dileğiyle hak ve özgürlüklerin serbest savunucuları avukatların ve dolayısıyla savunmaya ihtiyacı olan tüm yurttaşların Avukatlar Gününü kutlarım.
Birbirimize ve en kısa sürede kavuşmak dileğiyle. İyi ki avukatız.
Saygılarımla.”