Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclis Üyesi, Karadeniz Masası Koordinatörü ve Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin dünkü oturumunda Meclis kürsüsüne çıkarak yaptığı konuşmada, deprem felaketi sonrasında iktidarın uygulamalarını sert bir şekilde eleştirdi.
Depremde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara da şifa dileyerek konuşmasına başlayan CHP Milletvekili Hasan Baltacı, depremin ilk günü bölgeye hareket ettiğini söyledi. Deprem bölgesine ulaşımın sağlandığı güzergâhta karla mücadele çalışması yapılmadığı için Antakya’ya 24 saat sonunda varabildiğini belirten Milletvekili Baltacı, “Deprem olduğunu duyar duymaz yola çıktık. Ama ancak 24 saatte Antakya’ya varabildik. Bölgede çok şey gördük. Acıyı gördük, yıkımı gördük, çaresizliği, kimsesizliği gördük. Kefensiz gömülenleri gördük, toplu mezarları gördük, kaosu gördük, kargaşayı gördük. Geç de olsa iktidarınızı da gördük orada. Bu iktidarın pişkinliğini gördük, utanmazlığını gördük, ikiyüzlülüğünü gördük, basiretsizliğini gördük. Hamaseti gördük, istismarı gördük. Ama her şeye rağmen cesareti de gördük, direnci de gördük, dayanışmayı da gördük” dedi.
Yunanistan’da geçtiğimiz gün yaşanan tren kazası sonrasında Ulaştırma Bakanı’nın istifasını hatırlatarak konuşmasını sürdüren Milletvekili Hasan Baltacı, “Yanı başımızda Yunanistan’da tren kazası oldu, 38 insan hayatını kaybetti, Ulaştırma Bakanı istifa etti. İstifa etmeniz için, utanmanız için, sorumluluk duymanız için asrın felaketi propagandasına, binlerce insanın ölmesine gerek yok. Birazcık vicdan sahibi olmanız yeter” diye konuştu.
Baltacı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şimdi bir komisyon kuruyoruz. Yine bilim insanlarını, uzmanları dinleyeceğiz. Gözlemlerimizi, tespitlerimizi aktaracağız. Araştırmalar yapacağız. Raporlar tutacağız. Daha önceki komisyonlarda olduğu gibi. 1999’da 50 sayfa, 2010’da 150 sayfa, 2020’de 400 sayfa rapor hazırlamışız. Aslında deprem konusunda yazılmayan, çizilmeyen, söylenmeyen hiç bir şey kalmamış. Ama mesele komisyon kurmak, rapor tutmak değil ki. Mesele hazırlık yapmak, önlem almak, irade koymak, hesap sormak, gereğini yapmak. Eğer siz 21 yıl boyunca 1999 depremi üzerinden propaganda yapmak yerine hazırlık yapsaydınız, 21 yıl boyunca hamaset yapmak yerine önlem alsaydınız, 21 yıldır 1999 depremini istismar etmek yerine depreme dayanıklı şehirlerin inşası için adımlar atsaydınız bugün böyle büyük bir bedel ödemek zorunda kalmayacaktık. Sadece İstanbul depremine hazırlık yapmış olsaydınız biz bugün çadır sorununu konuşuyor olmazdık. Arama kurtarma ekipleri neden deprem bölgesine zamanında gönderilmedi bunu tartışıyor olmazdık. Komisyonu kuralım iyi, ama artık irade koyalım. Hesap soralım. Bu kadar yıkımdan sonra işler bundan öncekiler gibi olağan seyrinde gidecekse yani; Deprem olur, yıkım olur, insan ölür, komisyon kurulur, rapor sunulur, sonra her şey unutulursa, herkes eskisi gibi işine bakarsa, bu komisyonun kurulmasının bir anlamı yoktur.
Şimdi arkadaşlar helallik mi istiyorsunuz? Eğer gerçekten samimi iseniz bunun yolu belli. Depremzedeler battaniye bile bulamazken, arama kurtarma ekipleri sokakta yatarken, çadır stoklayanlardan, kanımızı satanlardan, Kızılay başkanından Kızılay yöneticilerinden hesap soralım.
Türkiye’nin fay hatları üzerine kurulu olduğunu bilip de bir ton rapor varken, buna rağmen gerekli hazırlığı yapmayan, arama kurtarma çalışmalarını organize edemeyen AFAD başkanından, İçişleri Bakanından hesap soralım.
Daha millet enkazın başında yakınlarının kurtarılmasını beklerken, o enkazın başına bir vinç, bir kepçe, bir arama kurtarma ekibi gönderememişken, yıkılan binaların 1999 öncesinde yapıldığını şıp diye tespit edebilen, ama enkaza dönen eski ve yeni binaların denetimini yapmayan Çevre ve Şehircilik Bakanı’ndan hesap soralım.
Bir mesaja, bir sese, bir twite en çok ihtiyacımız olduğu zamanda bant daraltması talimatı veren İletişim Başkanı’ndan hesap soralım.
Yolları açık tutamayan, arama kurtarma ekiplerinin, iş makinelerinin, yardım tırlarının ulaşımını bile sağlayamayan Ulaştırma Bakanı’ndan hesap soralım.
Askere en çok ihtiyaç varken, askeri sevk etmeyen, edemeyen Savunma Bakanı’ndan hesap soralım.
Devleti parti devletine dönüştürüp işlemez hale getiren cumhurbaşkanının tensipleri olmadan arama kurtarma ekiplerini kente sokamayan validen ve kaymakamdan, 38 milyar dolar deprem vergisini duble yollarla yandaşlarına aktaranlardan, insanlar enkazın altında donarak ölürken, not almakla meşgul olanlardan hesap soralım.
Millet battaniye beklerken, yardım kolilerinin üzerine AK Parti amblemi yapıştıranlardan hesap soralım.
İmar çetelerinin yargılanmasını sağlayalım. Tarım arazilerini imara açanların, aynı zemin üzerindeki aynı parsellerin her dönem emsal değerlerini arttıranların yargılanmasını sağlayalım.
Bunu becermek zorundayız, aksi takdirde helalleşmek yok, hesaplaşmadan helalleşmek yok. Siz samimiyseniz biz hazırız. Bugün olmazsa yarın hesabını soracağımızı bilerek tüm Türkiye’yi tekrar saygıyla selamlıyorum, bir kez daha hepimizin başı sağ olsun diyorum.”