Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve binlerce vatandaşın hayatını kaybettiği depremler TBMM’de gündem olmaya devam ediyor.
TMMOB’nin yetkilerinin alınmasının yarattığı olumsuzlukların araştırılması hakkında verilen araştırma önerisi üzerine CHP grubu adına söz alan CHP Parti Meclisi Üyesi ve Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurumu eleştirdi.
Depremde yıkılan binaların yüzde 98’nin 1999 öncesi yapılar olduğunu söyleyen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un 2020 yılında kurulan ve 2021 yılında raporunu Meclis’e sunan Deprem Komisyonu’na; Adıyaman’da yüzde 94, Hatay’da yüzde 85, Maraş’ta yüzde 93 oranında riskli binaları yıktıkları yönünde bilgi verdiğini hatırlatan Milletvekili Baltacı “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Yıktınız mı yıkmadınız mı?” diyerek tepki gösterdi.
Milletvekili Hasan Baltacı konuşmasında şunları söyledi:
“Önümüzde bir öneri var, öneri diyor ki: “TMMOB yetkilerinin alınmasının yarattığı olumsuz sonuçların…” Bu önergenin gerekçesinde depreme karşı etkin önlemlerin ve hazırlıklarının yer aldığı kapsamlı bir deprem politikasının olmamasından bahsediliyor. Evet, yaşadığımız yıkım bize gösteriyor ki Türkiye’nin kapsamlı, ulusal bir deprem politikası yok ama aslında AKP’nin bir deprem politikası var. 1999 depreminden beri ısrarla uyguladığı, hiç taviz vermediği bir deprem politikası var, o da şudur: Propaganda, istismar ve hamaset politikasıdır. Türkiye’yi dönüp dönüp yirmi dört yıl önce yaşanan o yıkımla korkutmak üzerinden uyguladığı bir deprem politikası vardır. Yalnız, bu yirmi dört yıldır uyguladığınız politika 6 Şubat’ta bir buçuk dakikada “Türkiye Yüzyılı” propagandasından “Asrın felaketi” propagandasına geçmemize engel olamamıştır. Şimdi bu önergeyle deniliyor ki: Bir ulusal deprem politikasına ihtiyaç var ve ulusal deprem politikasını oluştururken de bu ülkenin binlerce ama binlerce mimarı, şehir plancısı ve mühendisini de içerisine alan bir stratejiyi geliştirmemiz lazım. Bunu niye yapmamız lazım? Şundan yapmamız lazım: Doğru zeminlere dayanıklı binaları inşa etmek için yapmamız lazım. Doğru zeminlere dayanıklı binaları inşa etmenin en kesin, en garanti yolu da denetim yapmaktan geçer. Denetimin de en kesin yolu binlerce mimar, mühendis ve şehir plancısını sürecin içerisine yetkili olarak dâhil etmekten geçer. TMMOB’un devre dışı bırakılmasını istiyorsunuz çünkü denetimden korkuyorsunuz. Mühendislerin örgütlü olmasından ve TMMOB’un denetim yapmasından korkuyorsunuz. Gerçeğin ortaya çıkmasından korkuyorsunuz. TMMOB’u devre dışı bırakarak aslında kentleri savunmasız bırakmak istiyorsunuz, kentleri savunmasız bırakarak da kentleri ranta, talana ve yağmaya açık bırakmak istiyorsunuz; Tayfun Kahraman gibi, Mücella Yapıcı gibi, Can Atalay gibi kent savunmacılarını hapse atmakla aslında rant düzeninin devam etmesini istiyorsunuz. İlginçtir, propagandadan bir adım geri adım atmıyorsunuz. Kara, kirli ve ikiyüzlü propagandanıza hâlen devam ediyorsunuz. Bir taraftan bakanlar ve milletvekilleri eliyle propaganda yaparken bir taraftan da tetikçileriniz ve yandaşlarınız eliyle toplumu tehdit etmekten zerre kadar geri adım atmıyorsunuz. Şimdi, Sayın Bakan diyor ki: “1999 ve öncesinde yapılan binalar yıkıldı.” Yüzde 98’i yani yıkılan binaların yüzde 98’i 1999 yılından önce yapılan binalarmış. Ama yandaş gazeteniz ne diyor biliyor musunuz? “Riskli yapıların yenilenmesine engel olan TMMOB.” Bir taraftan yandaşlarınız eliyle riskli yapıların yıkılmadığını, TMMOB’un engel olduğunu iddia ediyorsunuz, bir taraftan da Bakanın ağzıyla “1999 depreminden önceki binalar yıkıldı.” diyorsunuz ve aynı yandaş gazetenin yazarları “TMMOB için hesap verme vaktidir.” diyerek aslında Türkiye’nin en önemli denetim kuruluşu olan TMMOB’u hedef göstermekten asla çekinmiyor. Geçen gün bu kürsüde Sayın Meral Danış Beştaş açıklamıştı, 2021’deki Deprem Komisyonunda şöyle bir ifade yer alıyor arkadaşlar, sormuşlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, onlar da cevap vermiş, demişler ki: “Adıyaman’da yüzde 94, Hatay’da yüzde 85, Maraş’ta yüzde 93 oranında riskli binaları yıktık.” Ya, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Yıktınız mı yıkmadınız mı, engel mi olduk? Bir şeye karar vermeniz lazım. Ama karar vermeniz için artık zaman çok geçtir; altmış beş gün kaldı. Zaman azaldı. Bu ülkenin yurtsever, devrimci, aydınlık mimar, mühendis ve şehir plancılarına çağrımdır: Denetim yapacağız, örgütlü olacağız, bu kötülüğü yeneceğiz, bu karanlığın altından kalkacağız; bu enkazı yine bilimle, akılla, mücadeleyle, vicdanla bizler kaldıracağız.”