“Bu operasyonun tamamen karşısındayım”
CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, yerel ve genel gündemi değerlendirdiği basın toplantısında, Yeni Akit gazetesinin Hakkı Köylü’yle ilgili yayını “operasyonel” olarak tanımlayan ve “Ben bu operasyonun tamamen karşısındayım” diye konuştu.
“Çelik’in açıklama yapmaması manidar”
Bu olaya tepki veren STK ve odaların başka konularda sessiz kalmasını eleştiren Baltacı, AK Parti’nin diğer Kastamonu Milletvekili Metin Çelik’in sessiz kalışına dikkat çekti ve “Sessizlik kabul etmektir, onaylamaktır. Açıklama yapmaması manidardır” dedi.
“Dün mağdur olanlara sahip çıkmadılar”
“Bugün mağdur olanlar dün mağdur olanların hiçbirine sahip çıkmadı” diyen Baltacı, deprem olayına da değindi ve “Deprem bizi uyarıyor. Bu uyarıdan yetkililer gerekli dersleri çıkartmalıdır” derken, deprem vergisi olarak toplanan paraların nereye gittiğine dair sorularının cevapsız kaldığını belirtti.
“Bu memleketin sesini önce Ankara duymalı”
Baltacı, kongre sürecine değinirken“Partimizde eleştiri mekanizmaları sonuna kadar işliyor” dedi,ardından kanun tekliflerinin bekletilmesini eleştirdi ve iktidar vekillerine “Teklifi sen ver ben el kaldırayım. Bu memleketin sesini önce Ankara’nın duyması lazım” ifadesini kullandı.
CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, yerel ve genel gündemi değerlendirdiği basın toplantısında, Yeni Akit gazetesinin Hakkı Köylü’yle ilgili yayınının “operasyonel” olduğunu söyledi ve “Ben bu operasyonun tamamen karşısındayım. Ama buradan herkesin de ders çıkarması lazım. Dün yapılan yanlışların bugün de yapılacağını düşünerek net bir tavır sergilemek lazım. Bugün net bir tavır sergilemeyenler, yarın aynı akıbete uğrayabilirler” diye konuştu.
Bu olaya tepki veren STK ve odaların başka konularda sessiz kalmasını eleştiren ve “Başkalarına benzer haksızlıklar yapılırken sessiz kalanların iktidarın bir milletvekili buna maruz kaldığında bu kadar hızlı tepki göstermesi bence manidardır” diyen Baltacı, AK Parti’nin diğer milletvekili Metin Çelik’in sessiz kalışına dikkat çekti ve “Sessizlik kabul etmektir, onaylamaktır. Bu sessizlik yarın bir gün aynı Hakkı Köylü’de olduğu gibi kendisini de vurabilir. Onun için, açıklama yapmaması manidardır” dedi.
“Bugün mağdur olanlar dün mağdur olanların hiçbirine sahip çıkmadı” diyen ve bu operasyonun en temel özelliğinin, bu düzenin kimseye hayrı olmadığını göstermesi olduğunu söyleyen Baltacı, Türkiye’yi derinden etkileyen deprem olayına da değindi ve “Deprem bizi uyarıyor. Önce Silivri’de, şimdi Elazığ’da oldu. Bu uyarıdan yetkililer gerekli dersleri çıkartmalıdır” derken, deprem vergisi olarak toplanan paraların nereye gittiğine dair sorularının hep cevapsız kaldığını belirtti.
Baltacı ilçe kongreleri sürecine değinirken “Bazı açıklamaların olması normal. Partimizde eleştiri mekanizmaları sonuna kadar işliyor” dedi, gündemdeki erken seçimin kulislerde pişirilen bir konu değil, ülke yönetilemediği için seçmenin talebi olduğunu ifade etti, Kastamonu’yla ilgili kanun tekliflerinin beklemede tutulmasını eleştirdi ve iktidar vekillerine “Beğenmiyorsan sen ver teklifi ben el kaldırayım” çağrısını yineledi ve “Bu memleketin sesini önce Ankara’nın duyması lazım” dedi.
Hasan Baltacı, basın toplantısında şunları söyledi:
“Elazığ’da yaşanan depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum. Deprem bizi uyarıyor. Önce Silivri’de oldu. Şimdi Elazığ’da oldu. Bu uyarıdan yetkililer gerekli dersleri çıkartmalıdır. Türkiye’nin yüzde 95’inin fay hattı kuşağının üzerinde yaşadığını düşündüğümüzde,‘deprem olacak mı, olmayacak mı?’sorusunu sormak artık anlamsız. Bu ülkenin kaynaklarını Kanal İstanbul gibi çılgın projelere harcamaktansa insan hayatını önceleyen bir doğa olayının felakete dönüşmesini engelleyecek önlemler alınmalıdır.
HAKKI KÖYLÜ KONUSU
“10 gündür Kastamonu’da tartışılan bir konu var. Yeni Akit Gazetesi’nin yaptığı ve içerisinde Kastamonu Milletvekilimiz Hakkı Köylü’nün de bulunduğu bir ‘operasyon’ var. Yeni Akit Gazetesi Türkiye’de gericiliğiyle, laiklik düşmanlığıyla, cumhuriyet düşmanlığıyla bilinen bir gazete. Demokrasiye düşman bir gazete. Aslında Yeni Akit Gazetesi’nin yaptığının bizim için şaşırılacak bir yanı yok. Yeni Akit Gazetesi kurulduğu ilk günden bu yana operasyonel bir gazetecilik hayatı sürdürüyor.
“İKTİDARIN DERS ÇIKARMASI LAZIM”
“Haber peşinde, gerçeğin peşinde koşan gazeteciler var, bir de iktidarın siyasi rakiplerini tasfiye etmeye çalışan operasyonel gazetecilik yapan gazeteler var. Bunlardan bir tanesi Zaman gazetesiydi. İktidarın devamını sağlamak için çalışırken kendileri tasfiye oldular. Bunlardan bir tanesi Taraf gazetesiydi. Özellikle Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde yol temizliği yapmak için iktidara çok büyük olanaklar sunmuştu. Bunlardan bir tanesi de Yeni Akit gazetesidir. Bu gazetelerin zamanında yapmış olduğu haberler var. Bu gazeteler yaptıkları bazı haberlerle, Danıştay üyelerini hedef gösterip cinayetlere sebep olabiliyorlar, Cumhuriyet gazetesini hedef gösterip bombalanmasına yol açabiliyorlar, hedef gösterdiği yazarlar ve televizyoncular sokak ortasında dövülüyor, hedef gösterdiği doktor işten atılıyor, bu gazeteler Usame Bin Ladin gibi adamlar için taziye ilanları bile verebiliyorlar. Kadın cinayetlerindeki tutumları ortada. Kadınlar cinayete uğradığında onların yaşam tarzları üzerinden yorumda bulunabiliyorlar. Onların gazetecilik tutumları aslında ortada. İktidarı ayakta tutmaya ve ülkeyi bölmeye yarıyorlar. Buradan herkesin ders çıkartması lazım. Özellikle iktidarın dersçıkartması lazım. Başkalarına yapılanlara sessiz kaldığınızda aynı operasyona sizde maruz kalabiliyorsunuz. Ben bu operasyonun tamamen karşısındayım. Ama buradan herkesinde ders çıkarması lazım. Dün yapılan yanlışların bugün de yapılacağını düşünerek net bir tavır sergilemek lazım. Bugün net bir tavır sergilemeyenler, yarın aynı akıbete uğrayabilirler.
“TEPKİ VERENLER BAŞKA KONULARA DA TEPKİ VERSİN”
“Kastamonu’nun bu konuda gösterdiği tepkinin doğru olduğunu söylemekle birlikte ben hem tepki verenlere hem de tepki vermeyenlere özellikle bakıyorum. Bazı STK’lar, odalar ve sendikalar tepki gösterdi. Akla şu soru geliyor. Daha önceden başkalarına benzer haksızlıklar yapılırken sessiz kalanların iktidarın bir milletvekili buna maruz kaldığında bu kadar hızlı tepki göstermesi bence manidardır. TÜVTÜRK işçileri işten atılırken sessiz kalanlar bu konuya o kadar hızlı tepki veriyor ki, insan şaşırıyor. ‘Taşeron işçileri kadroya alacağız’ dediler, bir kısmını aldılar, bir kısmını almadılar. Ama bu konuda çıkıp açıklama yapan yok. Asgari ücret yoksulluk sınırının altında belirlendi. Bu konuya ses çıkartmayanlar iktidarın bir milletvekili söz konusu olunca hemen tepki verebiliyor. Bu düzenin esas mağdurları işçilerdir, köylülerdir, kadınlardır, gençlerdir. Bunlar dururken düzen kuranlar, bugün mağdur oldu diye bu kadar hızlı tepki vermek iki yüzlü davranmaktır. STK’lar, odalar ve sendikalar öncelikle kendi görevlerini yapmalılar. Bunlar siyaset yapmasınlar mı? Siyaset yapsınlar, böyle bir operasyonun karşısında olsunlar, ama demokratik olan bütün mücadelelere destek vermeyip buna destek vermek bence çok üzücü. Köylü perişan, köylüyü ilgilendiren meslek odaları açıklama yapmıyor. Ama söz konusu Hakkı Köylü olunca hemen açıklama yapabiliyorlar.
“METİN ÇELİK NEDEN SUSUYOR?”
“Birde açıklama yapmayanlar var. Açıklama yapmayanlar bence, bugüne kadar yaşananlardan ders almayanlardır. Bunlardan biri Milletvekili Metin Çelik’tir. Ben 10 gündür takip ediyorum. ‘Belki zamanı değildir, açıklama yapacaktır’ diye bekliyorum. Ama bir açıklama yok. Susmak, kabullenmektir. Ya ‘bu operasyonu kabulleniyorsun, doğru buluyorsun’ demektir ya da birisi sana ‘sen karışma biz yol temizliği yapıyoruz, sen bu işin içinde olma’ demiştir. Bence ikisi de yanlıştır. Bir siyasetçi doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmelidir. Özellikle bu operasyon kendi partisine yapılırken sessiz kalması daha manidardır.
10 günlük gelişmeleri izlediğimde, aldığım duyumlara, gördüğüm tepkilere baktığımda oyun içerisinde bir oyun, operasyon içerisinde bir operasyon olma ihtimalini de çok güçlü görüyorum. Kimse bu işe alet olmamalı, demokratik değerleri, basın özgürlüğünü savunmalıyız, yanlışın da karşısında olmalıyız.
“BUGÜN MAĞDUR OLANLAR DÜN MAĞDUR OLANLARIN HİÇBİRİNE SAHİP ÇIKMADI”
“2002 yılında bu iktidar göreve geldiğinde kendi tabanını diri tutmak için sürekli şu propagandayı yaptı: ‘Bu ülkede bir vesayet sistemi var. Biz bu vesayet sistemini çözene kadar aman ha siz dişinizi sıkın. Biz bu sorunu çözeceğiz. Adaleti de biz getireceğiz, yoksullukla da biz mücadele edeceğiz, yolsuzlukla biz savaşacağız’ diyorlardı. Ve sürekli önlerinde engellerin olduğunu belirtiyordu. Bu engelleri birkaç yöntemle bertaraf ettiler. Bunlardan bir tanesi yargı. Yargı yoluyla siyasi rakiplerini saf dışı bırakmaya çalıştı. Yargıya da en büyük desteği bu operasyonel gazetecilik anlayışı destek verdi. Taraf gazetesinin yaptığı haberleri delil olarak kabul edip tutuklanan, intihar eden insanlar oldu. Zaman gazetesinin haberleri üzerinden insanlar itibarsızlaştırıldı. Aynı şekilde Akit gazetesi de bunları yaptı. İktidar,‘adalet getireceğim’ derken, var olan adaletsizliği derinleştirerek kendi siyasi çıkarına denk getirecek şekilde yeniden organize etti. Bu yeniden organizasyonda en önemli ayak basın ayağı oldu. Bugün mağdur olduğunu söyleyenler dün mağduriyet yaşayanların hiç birisine sahip çıkmadı. Türkiye’de en büyük sorun,‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ sorunudur.
“İKTİDAR HER SIKIŞTIĞINDA YENİ İTTİFAK ARIYOR”
“İktidar her sıkıştığında kendisine yeni ittifaklar arıyor. Dün cemaatle ittifak yapıyordu. Ergenekon bahanesiyle birçok insanı tasfiye ettiler. Daha sonra cemaatle problemler yaşayınca tasfiye ettikleriyle birlikte ittifak yaptılar. Şimdi bu da yürümeyince yeni ittifaklar arıyorlar. AKP ile MHP’nin ittifakına bir bakın. 7 Haziran 2015 seçimlerini hep birlikte yaşadık. 6 Haziran’da Devlet Bahçeli’nin söylediklerine bakın, 8 Haziran’da söylediklerine bakın. Sadece 2 gün. Yani aynı Bahçeli, 6 Haziran’da bu iktidarı Pensilvanya’dan yönetilmekle suçlamıştı. 8 Haziran’da ise başka birşey oldu.
“BU DÜZENİN KİMSEYE HAYRI YOK”
“Bu operasyonun en temel özelliği, bu düzenin kimseye hayrı yok. Ya adil, eşit hakça bir düzen kuracağız yada bu düzen en çok da kuranları içine alıp yok ederek devam edecek. Onun için Metin Çelik’e bir kez daha söylüyorum: Açıklama yapacaksan yap. Sessizlik kabul etmektir, onaylamaktır. Bu sessizlik yarın bir gün aynı Hakkı Köylü’de olduğu gibi kendisini de vurabilir. Onun için açıklama yapmaması manidardır.
DEPREM PARALARI
“ ‘1999 depreminde toplanan paralar nereye gitti?’ diye sorduğumuzda iktidardan doyurucu bir cevap hiç alamadık. Ek vergiler getirilerek toplanan paralarla ilgili ‘Toplanma alanlarına harcıyoruz. Şuraya harcıyoruz, buraya harcıyoruz’ denilirken, aslında biz bir baktık bu bütçe otoyol yapımına, şehir hastanelerine ve garanti geçişli köprülere harcanmış. Yani bizim topladığımız paralar müteahhitlere verilmiş, onlarda bizim üstünden geçerken para verdiğimiz otoyol ve köprüler yapmışlar. Toplanma alanları sayısı İstanbul’da binlerce olması gerekirken 700 küsur tane toplanma alanı kalmış. Toplanma alanı boş bir saha demek değil. Toplanma alanı deprem olduğunda bir doğa olayı meydana geldiğinde insanların barınabileceği, günlük ihtiyaçlarını karşılayabileceği alanlar olmalıdır.
İLÇE KONGRE SÜRECİ
“Kongrelerin olağan akışı içerisinde bazı açıklamaların olması normal. Biz birleştirici olacağız, kucaklayıcı olacağız. Bugüne kadar partimizde görev yapmış arkadaşlarımıza da bugünden sonra görev yapacak olan arkadaşlarımıza da sahip çıkacağız. Bizim partimizde eleştiri mekanizmaları sonuna kadar işliyor. Bizim üyelerimiz gönül rahatlığıyla milletvekillerini de, il başkanlarını da, ilçe başkanlarını da eleştirebilir. Gönül ister ki bu eleştiriler sosyal mecrada değil, düzenli gerçekleştirilen danışma kurulu toplantılarında, partinin mekanizmaları içerisinde kalsın. Ama sosyal medya da günümüzün bir gerçeği.
ERKEN SEÇİM KONUSU
“Sokaktaki vatandaşın, seçmenin erken seçim beklentisi var. Sadece kulislerde konuşulmuyor. Her yerde konuşuluyor. Sebebi ortada. Türkiye yönetilebilen bir ülke değil. İçeride ve dışarıda bir batağa sürüklenmiş durumda. Bu iktidarın uyguladığı her politikanın bedelini çok ağır bir şekilde ödüyoruz. Onun için erkek seçim konusu kulislerde pişirilen bir konu değil. Seçmenin talebi bu yönde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’ye yapılacak operasyon öncesinde,‘Ne pahasına olursa olsun bu Millet İttifakını parçalamalıyız’ demişti. En rahatsız olduğu konulardan birisi de Millet İttifakıdır. Bunun için elinden geleni yapacaktır. Ancak ben bu ittifakın güçlenerek ilerleyeceğini düşünüyorum. Yeni yeni katılımların olacağını düşünüyorum. Bu ittifakın Cumhur İttifakı seçmeninin de önemli bir kesimini ikna ederek yoluna devam edeceğini düşünüyorum.
“BENİM TEKLİF VERMEM RAHATSIZ EDİYORSA, ONLAR VERSİN BEN EL KALDIRAYIM”
“Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi, Meclis’te bu ülkenin çıkarları için oluşturulmak istenen birçok yasa teklifinin bekliyor olmasıdır. Bugüne kadar muhalefetin vermiş olduğu hiçbir yasa teklifi genel kurula, hatta komisyona bile getirilmiş değildir. Yani demokrasiyi parmak sayısından ibaret görürseniz olacağı bu. Biz bu ülkenin güçlendirilmiş parlamenter sistemle yoluna devam etmesi gerektiğini söylerken, bunu kast ediyoruz.
Kastamonu’yla ilgili kanun teklifleri verdim. ‘Batı Karadeniz Bölge Kalkınma İdaresi (BAKAP) kurulsun’ demişim. Bunu Meclis’te bekletmekle övünmenin ne anlamı var? Yani BAKAP kurulmasını istemem bana bir şey kazandırmayacak. Benim cebimde hazır proje de yok, oradan bir para beklentim falan da yok. GAP, DOKAP ortada. Bu şehre yatırım çekmemiz lazım. Bu şehri cazip kılmamız lazım. Kastamonu’ya birilerinin gelebilmesi için bu memleketin öz evlatlarının burada iş güç sahibi olması lazım. Teşvik programında 4’ten 5’e alınmak zorundasın. Cazip kılmak zorundasın. BAKAP gibi projeleri hayata geçirmen lazım. Gaziantep’te sarımsak ekenlere dönüm başına para veriyorlar. Ben sarımsak, siyez ve pirinçte de alan bazlı destek verilsin dediğimde, ‘Bunu Meclis’te bekletirim. Bunlar iş olsun diye verilmiş kanun teklifi veriyorlar’ diyorlarsa bu memleketle ilgili bir dertleri yok demektir. Mobilyada KDV yüzde 8’e indirildi. Kapı da mobilyanın bir parçasıdır. Eskisi gibi bakmamak lazım. Kimse kapım olsun diye kapı seçmiyor. Evin dekorasyonuna uygun bir mobilya gibi kapı alıyor. Şimdi ‘Kapıda da KDV’yi yüzde 8’e indirelim’ demek kötü bir şey mi? Beğenmiyorsan sen ver teklifi ben el kaldırayım. Diğer kanun teklifleri için de aynı şeyi söylüyorum: Benim vermem rahatsız ediyorsa, sen ver teklifi ben el kaldırayım.
“BU MEMLEKETİN SENİNİ ÖNCE ANKARA’NIN DUYMASI LAZIM”
“Ben bugüne kadar seçim meydanlarında ve toplantılarda hep şunu söyledim:‘Ben bu memleketin hiçbir sorununu masa üzerinde bırakmayacağım’ dedim. Her sorunu alacağım, mevcut düzen ve hukukun içerisinde ne yapılması gerekiyorsa yapacağım. Yani Kastamonu’nun en genel sorununa da değinmeye çalışıyorum, bir mahallede yanmayan sokak lambasına da değinmeye çalışıyorum. Yani Meclis kürsüsünde fırsat buldukça, bu memleketin sesini duyurmaya devam edeceğim. Çünkü Ankara Kastamonu’yu duymamış. Önce Ankara’nın Kastamonu’yu duyması lazım. Buranın farkında olması lazım. Ben Kastamonu’yu seviyorum. Bu kentte daha iyi koşullarda yaşamamız gerektiğine inanıyorum.”