Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi Üyesi ve Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, Pınarbaşılı emekli imam Muhammet Şahin’in intiharını Meclis gündemine taşıdı.
Baltacı, Meclis’te yaptığı konuşmada, Şahin’i, Belediye Başkanı Şenol Yaşar ve AK Partili yöneticiler tarafından kendisine ve ailesine mobbing uygulanmasının intihara sürüklediği iddiasını dile getirdi ve bu kapsamda Diyanet İşleri Başkanlığına gönderilmiş görev yeri değişikliği talebini içeren dilekçeyi göstererek, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a ve Tarım Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya çağrıda bulundu, “Muhammet Hoca’nın intiharına neden olan bu dilekçenin altına imza atanlardan hesap soracağız. Adalet er ya da geç tecelli edecektir. Bu zulmü yapanlara iki çift sözüm olsun; Cehennem dedikleri dal odun yoktur, herkes ateşini kendi götürür” ifadelerini kullandı.
Belediye Başkanı Yaşar’ın görevden alınmasını, Şahin’in çocuklarını 13 ay boyunca işe başlatmayanlar hakkında soruşturma başlatılmasını ve olayın yargıya taşınmasını isteyen Milletvekili Hasan Baltacı Meclis’te yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Size tüm Kastamonu’nun bildiği hepimizin vicdanını yaralayan ve tüm Türkiye’nin de bilmesini istediğim bir olaydan bahsedeceğim. Geçtiğimiz cumartesi günü Kastamonu Pınarbaşı ilçesinde emekli bir imam, bir baba, bir eş, bir kardeş Pınarbaşı’nın Ak Partili Belediye Başkanı Şenol Yaşar ve Ak Partili yöneticilerin kendisine ve ailesine yaşattığı zulmün ve zorbalığın karşısında intihar ederek yaşamına son verdi. Karıncayı bile incitmeyen, adını ilçedeki herkesin adını iyilikle güzellikle andığı, adalete ve kardeşliğe olan inancıyla bilinen, emekli imam Muhammet Şahin hocamız belki de bir başkasına zarar vermemek için kendi hayatına son verdi. Gördüğü zülüm ve zorbalık katlanılır gibi değildi.
Pınarbaşı’nın Ak Partili Belediye Başkanı Şenol Yaşar ve ilçe başkanı, ilçe kadın kolları başkanı, ilçe gençlik kolları başkanı ve il genel meclis üyesi tarafından yerel seçimlerde millet ittifakının adayını desteklemekle suçlanıyordu. Hakkında soruşturmalar açıldı. Görev yeri değiştirildi. Dava açtı geri döndü. Üç gün sonra görev yeri yine değiştirildi. Gittiği yerde huzur verilmedi. Sürekli takip edildi, taciz edildi.
Yetmedi çocuklarının işiyle ekmeği ile tehdit edildi. İki oğlu ve bir yeğeni girdikleri orman yangın işçisi sınavı kazanmış olmalarına rağmen tam 13 ay boyunca görevlerine başlatılmadı. Aynı belediye başkanı Kastamonu orman bölge müdürünün vasıtasıyla atamayı geciktirmekle birlikte sınavı iptal ettirmek için de elinden geleni yaptı. Biz mecliste konuştuktan sonra hocanın çocuklarının ataması yapılmış olmasına rağmen sürekli mobbing uygulandı.
Muhammet Hoca uzlaşmak için her yolu denedi. İlçenin ileri gelenleri, siyasi partilerin temsilcileri, dernekler; belediye başkanına, kaymakama, il başkanına, milletvekiline ve dönemin Kastamonu Valisi’ne gittilerse de kimse sorumluluk üstlenmedi. Başkana karşı Muhammet Hoca ve çocukları iktidar ve devlet yöneticileri tarafından sahipsiz bırakıldı. Adeta cezalandırıldı. Sonuçta Muhammet Hoca emekli oldu ama zülüm bitmedi, zorbalık bitmedi. Halkın verdiği yetkiyle ilçeye hizmet etmesi gereken şımarık, hadsiz, kendini bilmez belediye başkanı, intikam hırsıyla Muhammet hocaya ve ailesine eziyet etmeye devam etti. Tüm bu yaşanan organize kötülük Muhammet hocayı hayattan koparttı.
Şimdi buradan İçişleri Bakanına sesleniyorum.
Pınarbaşı ilçesinde huzuru sağlamak istiyorsanız;
Bu şımarık, hadsiz, kendini bilmez, intikam peşinde koşan Belediye Başkanı Şenol Yaşar derhal görevden alınmalıdır.
Kendisi de Kastamonu Pınarbaşılı olan Tarım Bakanına sesleniyorum; Muhammet Hoca’nın çocuklarını 13 ay boyunca işe başlatmayanlar hakkında, Kastamonu Orman Bölge Müdürü başta olmak üzere acilen soruşturma açılmalıdır.
Adalet Bakanına sesleniyorum; Muhammet Hoca’nın intiharına sebebiyet veren olayların tamamı araştırılmalı sorumlu olan ister siyasetçi ister bürokrat kim varsa yargının karşısına çıkartılmalıdır.
Bu konunun peşini bırakmayacağız. Muhammed Hoca’nın intiharına neden olan bu dilekçenin altına imza atanlardan hesap soracağız. Adalet er ya da geç tecelli edecektir. Bu zulmü yapanlara da iki çift sözüm olsun; Cehennem dedikleri dal odun yoktur, herkes ateşini kendi götürür.”
AK PARTİ GRUP BAŞKAN VEKİLİ LEYLA ŞAHİN USTA’NIN CEVABI
Milletvekili Hasan Baltacı’nın konuşmasının ardından söz alan Ak Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta ise bu gibi iddia ve iftiraları gerçekmiş gibi anlatmanın doğru olmadığını ve Meclis’in kürsüsünün bunlara alet edilemeyeceğini söyleyerek Baltacı’ya tepki gösterdi.
Belediye başkanları hakkında bir sıkıntı varsa bunu İçişleri Bakanlığı’nın takip ettiğini belirten Leyla Şahin Usta, “Milletvekilimiz kürsüden bir takım iddialarını dile getirdi. Konuyu bilmediğimiz ve taraflarında burada olmadığı bir şekilde hem partimizi, hem teşkilatımızı, Kastamonu ilimizi ve milletvekillerimizi suçlayacak bir şekilde, bürokrasiyi ve amirlerini suçlayacak bir şekilde ithamlarda bulunmak, Milletin kürsüsünden bilmediğimiz iddialar üzerinden bu şekilde konuşmaları kabul etmemiz mümkün değildir. Biz kendi teşkilatlarımızla veya belediye başkanlarımızla ilgili varsa bir sıkıntıları bunları İçişleri Bakanlığımız elbette ki takip edecektir. Ama bir takım iddialar, iftiralar üzerinden çıkıp milletin kürsüsünden mahkeme kurar gibi, yargı vererek, hüküm keserek, ahkam keserek bir takım iddiaları burada gerçekmiş gibi veya değilmiş gibi anlatmanın doğru olmadığını ve Meclis’in kürsüsünün bunlara alet edilemeyeceğini özellikle söylemek istiyorum” ifadelerini kullandı.
BALTACI’DAN KARŞI CEVAP
Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın cevap hakkı tanıdığı Milletvekili Hasan Baltacı ise sözlerini şu cümlelerle tamamladı:
“Sayın grup başkanvekili, ‘bizim bilmediğimiz bir olay’ diyor. Elbette ki bilmiyorsunuz. Ben de konuşmamım başında sözlerime başlarken dedim ki; Kastamonu biliyor, Türkiye bilmiyor. Sizlerin bilgisine sunmak için o Milletin kürsüsünde konuştuk. Milletin kürsüsünde milletin derdini konuşmayacağız da neyi konuşacağız? Burada elimde sizin belediye başkanınızın bir imam hakkında asılsız iddialarını içeren bir dilekçe var. Bu dilekçenin altında ilçe kadın kolları başkanınızın, ilçe gençlik kolları başkanınızın, ilçe başkanınızın, belediye başkanınızın imzası var. Ve bunun gibi kaç tane dilekçe var, biliyor musunuz? Burada eziyete uğrayan, zulme uğrayan bir insanın hakkını savunmayacağız da neyi savunacağız? Türkiye Büyük Millet Meclisi adaleti savunmayacakta neyi savunacak Sayın Başkan? Elbette ki araştıracaksın; bileceksin, ondan sonra konuşacaksın.”