“Günde ortalama 67 hasta sevk edilmiş!”
CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, Daday’da düzenlenen toplantıda iktidarı topa tuttu. Baltacı açıklamalarında şunları söyledi: “LGS sonrası 59 öğrenci açıkta kalmış. 2 bin 532 öğrenci ise ilk tercihinde yerleşememiş. Hani hiçbir öğrenci açıkta kalmayacak, her öğrenci istediği liseye yerleşecekti? Yılın ilk 9 ayında Kastamonu’dan diğer illere 18 bin 79 hasta sevk edilmiş. Yani her gün ortalama 67 hasta sevk edilmiş. Bu mu sağlıkta çağ atlamak? Batı Karadeniz Kalkınma İdaresi kurulamaz mı? Kurulabilir. Ama iktidarın gündeminde Kastamonu hiç olmamış.”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, İl Başkanlığı’nca Daday’da düzenlenen 8’nci İlçe Başkanları toplantısında eleştiri oklarını AK Parti’ye yöneltti ve rakamlar üzerinden yüklendi.
Eğitim, tarım, hayvancılık, Toplum Yararına Program ve Emeklilikte Yaşa Takılanlar olmak üzere güncel sorunlara değinen Milletvekili Baltacı, yerel seçimlerle ilgili de değerlendirmelerde bulundu.
Milletvekili Hasan Baltacı yaptığı konuşmada şunları söyledi:
59 ÖĞRENCİ AÇIKTA KALDI
“Son 16 yılda eğitimde kaç tane bakan değişti, kaç kez sistem değişti ama hala sorunlar çözülemedi. Aksine her geçen gün daha da kötüye gidiyoruz. Ne dediler? Liseye Geçiş Sınavı neticesinde hiçbir öğrenci açıkta kalmayacak, her öğrenci istediği liseye gidecek’ dediler. Biz de sorduk; “2018-2019 eğitim ve öğretim yılında kaç tane öğrencimiz açıkta kaldı?” dedik. 2018-2019 eğitim ve öğretim yılında Kastamonu’da 59 öğrencinin açıkta kaldığını öğrendik. Yani 21 inci yüzyılda Kastamonu’da 59 öğrencimiz hiçbir okula yerleştirilememiş. Dahası 2 bin 532 öğrencimiz ilk tercihlerinde istediği okula yerleştirilememiş. Ve bugün halen 10 bin 642 öğrencimiz taşımalı eğitime mahkum durumda. Dahası var; Ülkede 450 bin öğretmen atanmayı beklerken, Kastamonu’da halen 815 öğretmen açığımız var. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceği bu beceriksiz ve liyakatsiz iktidarın elinde kaybolup gidiyor. Eğitimde kaos devam ediyor. Niye biliyor musunuz? Çünkü herkes kendi çocuğunu düşünüyor. Damadı bakan yapmış, kızı danışman yapmış, çocuklar Amerika’da okumuş, oğlan ihale peşinde koşuyor. Herkes kendi çocuğunu düşünecek tabii. Ama biz de kendi çocuklarımızın geleceğini bu beceriksizlerin ellerine bırakmayacağız.”
“HER GÜN ORTALAMA 67 HASTA SEVK EDİLİYOR”
“Sağlıkta da çağ atladık, devrim yaptık diyorlar ama sadece bu yılın ilk 9 ayında 18 bin 79 vatandaşımız başka illere sevk edilmiş. Niye mi? Doktor seçebiliyoruz ama hastanede doktor yok. Her ay ortalama 2 bin ve her gün ortalama 67 hasta başka illere gönderiliyor. Yeteri kadar doktor da yok sağlık personeli de yok. Yoğun bakım ünitesi de ağzına kadar dolu. Kastamonu’da uzman tabip açığımız 104, sağlık personeli açığımız 427. Oysa yaklaşık 8 bin hekim ve binlerce sağlık personeli güvenlik soruşturması ve başka nedenlerle atama bekliyor. Bakın halen en büyük ilçelerimizde Göğüs Hastalıkları Uzmanı yok. Anlayacağınız sağlıkta da kaos devam ediyor. Çünkü herkes önce kendi sağlığını düşünür. İktidarın sağlık bakanı özel hastaneler sahibiyse onların sağlık sorunu yok demektir.”
“BAKAP KURULABİLİR ANCAKİKTİDARIN GÜNDEMİNDE HİÇ OLMAMIŞ”
“Bu yakınlarda GAP, DAP, DOKAP ve KOP Bölge Kalkınma İdarelerine bağlı toplam 44 ilde teşvikler 1 yıl daha uzatıldı. Bu illerde yatırımlara yüzde 50 hibe desteği devam edecek. Tarım ve hayvancılığın en önemli ili Kastamonu neden bu teşviklerde yararlanamıyor? Neden bizim bölge kalkınma idaremiz yok? Kastamonu’yu merkezine alan Batı Karadeniz Projesi Kalkınma İdaresi kurulamaz mı? Kurulabilir ve Kastamonu da teşviklerden yararlanabilir. Ama bu bir tercih meselesi, bu bir Kastamonu sevdası meselesi. Açık ki iktidarın gündeminde Kastamonu hiç olmamış.”
“İKTİDAR VEKİLLERİ HALKIN ARASINA KARIŞAMIYOR”
“İktidar milletvekilleri ne sorunları biliyor ne de çözüm üretecek iradeye sahipler. Bizden başkası Kastamonu’yu ne Kastamonu’da ne de Ankara’da gündemde tutamıyor. İktidar vekilleri protokol etkinliklerinden kafayı kaldırıp da halkın arasına karışamıyor. Ama bu kardeşiniz seçimde size bir söz vermiştim. Sarayın değil, halkın vekili olacağım demiştim. Bu sözümün arkasındayım. Bu sözü tutmak için gayret ediyorum. Kastamonu’nun da, Daday’ın da, Azdavay’ın da, Tosya’nın da, İnebolu’nun da sesi olmak için sorumluluğumu her gün kendime hatırlatıyorum.”
“CUMHURBAŞKANI EYT’LİLERİ DEĞİL KENDİARKADAŞLARINI DÜŞÜNMÜŞ”
“Ülkede en önemli gündemlerden biri de emeklilerimiz ve emeklilikte yaşa takılanlar. Cumhurbaşkanı emeklilikte de arkadaşlarını düşünmüş. Büyük bir incelik gösterip Cumhurbaşkanı yardımcılarının emeklilikleri ile ilgili kararname yayınlamış; Bakın kararnameyi aynen okuyorum; “Cumhurbaşkanı Yardımcılığı ve Bakanlığa atananların varsa emeklilik ve yaşlılık aylıkları kesilmez. Ayrıca bu görevlere atanmadan önce veya atandıktan sonra emeklilik ya da yaşlılık aylığına hak kazananlara, talep etmeleri halinde mevcut görevleriyle ilişkileri kesilmeden emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanır.” HalbukiEYT’liler için ne demişti? Türedi demişti. Çift dikiş yapmak istiyorlar demişti. Neymiş arkadaşlar herkes kendi emekliliğini düşünür.”
“550 TYP’LİİŞSİZ KALACAK AMA İKTİDARINUMURUNDA DEĞİL”
“Kastamonu’da 2018 yılında TYP kapsamında 2 bin 135 işçiye geçici olarak iş imkanı sağlanmış. Bu işçilerden halen çalışmakta olan 550’sinin sözleşmesi 31 Aralık 2018 tarihinde yani Pazartesi günü sona erecek ve 550 işçi bu kış gününde işsiz kalacak. 732 kişi ise 28 Haziran 2019’da işsiz kalacak. Sözleşmesinin biteceği tarih yaklaştıkça uykuları kaçan işçileri iktidar düşünmüyor. Biz ısrarla diyoruz ki; Bu ülkede herkesin güvenceli bir işi olsun. Bu ülkede geçici işçilik insan onuruna yakışmıyor. Bu işçilere kadro verin diyoruz. Ama iktidar kulağının üstüne yatmaya devam ediyor. Kısaca ne emekliler, ne işçiler, ne işsizler, ne eğitim, ne sağlık, ne tarım, ne adalet, hukuk, demokrasi iktidarın umurunda değil.
“LALE DEVRİ BİTTİSÜLALE DEVRİ BAŞLADI”
“Hepimiz biliyoruz AKP ilk iktidara geldiğinde yurtdışından gelen parayla birlikte, yani borçlanarak bu ülke de bir Lale Devri yaşandı. Ama Lale Devri biteli çok oldu şimdi sülale devrini yaşıyoruz. Şimdi damat hazinenin başında. PTT bile varlık fonu ile damada bağlanmış. Sayın Binali Yıldırım’ın kardeşi Kızılay’ın başında. Oğlan rant peşinde, kızlar danışman olmuş, yandaşlar ihale peşinde, akrabalar bakan olmuş, şoför milletvekili. Yani yüzde 1’in keyfi yerinde. İşte bu sebeple kaygıları ortak olanlar, endişeleri ortak olanlar, aynı geleceği paylaşan bizler, yani tam olarak bu ülkenin yüzde 99’u, biz de kendi sağlımızı, kendi çocuklarımızın eğitimini ve geleceğini, kendi emekliliğimizi, kendi işimizi, kendi soframızı düşünmek zorundayız. Yüzde 99’un çıkarları yüzde 1’in çıkarlarından daha önemlidir.”
“KRİZ YOKTUR DİYENLEREKARŞI BİRLEŞME ZAMANI GELDİ”
“Millet bize oy veriyorsa o zaman kriz yoktur” diyenlere karşı birleşme zamanı geldi. İşte önümüzde fırsat var. Önümüzde bir yerel seçimler var. Ama bu sadece bir yerel seçim değil. Yani 31 Martta sandığa gittiğinizde sadece bir belediye başkanı seçmeyeceksiniz. Bu seçim aynı zaman Daday’ın, Araç’ın, Azdavay’ın, Taşköprü’nün, Cide’nin, Kastamonu’nun umudu olacak. Bu seçim aynı zamanda içinde bulunduğumuz ekonomik krizden de, hukuk krizinden de, demokrasi krizinden de kurtuluşun umudu olacak. Aklımızdaki, hayalimizdeki Kastamonu için, Türkiye için yepyeni bir başlangıç yapacağız. “Bu düzen böyle devam etmez” diyen milyonları büyüterek yolumuza devam edeceğiz. Bu düzene “hayır” diyen iradeyi büyüteceğiz. Unutmayın biz yüzde 99’u temsil ediyoruz. Biz ranta hayır diyenleriz. Biz kamu arazileri satımasın diyenleriz. Biz ihaleler şeffaf yapılsın, işler önceden paylaştırılıp da ihaleler sonrada yapılmasın diyenleriz. Biz kamu kaynakları yandaşlara aktarılmasın, üretime ve kente aktarılsın diyenleriz. Biz sadakat değil, liyakat diyenleriz. Biz işe alımlarda kayırmacılık olmasın, herkes için fırsat eşitliği olsun diyenleriz. Biz kaynakların bölüşümünde adalet, hizmette adalet isteyenleriz. Biz her türden kimlik siyasetine karşı, her türlü kutuplaşmaya karşı, toplumsal barış ve huzur diyenleriz. Biz çocuğu için güvenli kreşler, çocuk yuvaları, yaşlılarımız için saygı evleri isteyenleriz. Biz yeşil alanlar satılmasın, aynı parkta çocuklarımız birlikte oynayabilsin diyenleriz. Biz tek düze, gri, renksiz şehirlerde değil, tüm renkleri ile cıvıl cıvıl bir şehirde yaşamak isteyenleriz. Biz tepeden tırnağa cesaretiz, vicdanız, adaletiz, umuduz. İşte bu yüzden tamda şimdi başarabiliriz. Nasıl mı? Kamu yatırımları ile üretime aktararak. Hesap vererek. Şeffaf olarak. İnsanı ve doğayı öne plana koyarak.”