- CHP Merkez İlçe Başkanlığı, Kastamonu kırsalının sorunlarını tespit etmeyi amaçladığı köy bölge sorumluları toplantılarına başladı. İlk etapta dört köyde yapılan toplantılara katılan Milletvekili Hasan Baltacı, çiftçinin karşı karşıya kaldığı durumu, “Çiftçi ‘eksem de mi zarar etsem, yoksa ekmesem de mi zarar etsem’ kıskacında” diyerek tanımladı.
- Merkez İlçe’nin yeni başkanı İlke Karabacak, seçimden seçime köylerdeki seçmene ulaşan siyasetçilerden olmadıklarını ve olmayacaklarını; yaşanmakta olan sorunları nasıl çözeceklerini köylülerle paylaşmaya devam edeceklerini söyledi.
CHP Merkez İlçe Başkanlığı, Kastamonu kırsalının sorunlarını tespit etmeyi amaçladığı köy bölge sorumluları toplantılarına başladı.
Merkez İlçe Başkanı İlke Karabacak ve yönetimin kurulunun koordinasyonunda gerçekleştirilen toplantıların ilki Kırcalar Köyü, ikincisi Hoca Köyü, üçüncüsü Akdoğan Köyü, dördüncüsü ise Subaşı Köyü’nün ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Parti Meclisi Üyesi ve Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı ve CHP Kastamonu İl Başkanı Hikmet Erbilgin’in de katıldığı köy sorumluları bölge toplantılarında vatandaşlar yaşadıkları sorunları dile getirirken, CHP’liler de bu sorunlarla ilgili çözüm önerilerini kendileriyle paylaştı.
KARABACAK
Türkiye’nin mevcut iktidar elinde savrulduğunu ve yönetilemediğini, iktidarın Kastamonu’daki temsilcilerinin özellikle köylerde yaşayan vatandaşların sorunlarına kulak tıkadığını, çözüm üretemediğini iddia eden Merkez İlçe Başkanı İlke Karabacak, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Seçimden seçime köylerdeki seçmene ulaşan siyasetçilerden olmadık, olmayacağız. Seçim yok ama biz Kırcalar Köyü’ndeyiz, Hoca Köyü’ndeyiz, Akdoğan’dayız, Şubaşı’ndayız. Düzenlediğimiz toplantılarla ‘bu köye seçimden seçime siyasetçi gelir’ algısını yıkmakta kararlıyız. Diğer köylerimizde yaşayan vatandaşlarımızla da buluşacağımız toplantılarımızın hazırlıklarını bir taraftan sürdürüyoruz. Her köyümüzün röntgenini çekecek, reçetemizi belirleyeceğiz. Bu memleketin derdiyle dertlenen Milletvekilimiz Hasan Baltacı ve İl Başkanımız Hikmet Erbilgin’in öncülüğünde her köyümüze ulaşmak, her vatandaşımıza dokunmak istiyoruz. Köylerimizin en temel hizmetler başta olmak üzere çözülmesi gereken yığınla problemi olduğunu biliyoruz. Tarım yapan, geçimi hayvancılığa bağlı olan, ormandan karnını doyuran vatandaşımızın, köylümüzün dertlerini gayet iyi biliyoruz. Köylerimize, köylerde yaşayan vatandaşlarımızın her gün yaşadıkları, karşı karşıya kaldıkları problemleri tekrar onlara anlatmak için gitmiyoruz. Çünkü onların derdini onlardan daha iyi kimse bilmez. Biz Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında köylerde yaşayan vatandaşlarımızın sorunları nasıl çözülecek bunu anlatmak için gidiyoruz. Köylünün, çiftçinin, besicinin, halinden anlamayan, varsa yoksa eşine, dostuna, kendi müteahhitlerine bu ülkenin kaynaklarını akıtan, suç örgütü liderleriyle iş tutanların zamanı artık dolmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi ülkemizi, Kastamonu’muzu yönetmeye hazırdır. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin kaynaklarını iç edenlere hesap sormaya, ülkenin kaynaklarını bu iktidarın borç batağına sapladığını köylümüze, çiftçimize, işçimize, emeklimize, gençlerimize eşit ve adil bir şekilde paylaştırmaya hazırdır ve kararlıdır”
ERBİLGİN
Üreten, yetiştiren bu ülkeyi doyuran çiftçinin sorunlarını gayet iyi bildiklerini ve parti olarak çözüm önerilerinin hazır olduğunu belirten CHP Kastamonu İl Başkanı Hikmet Erbilgin de şöyle konuştu:
“İktidara geldiğimizde bir köyde tarım yapılıyorsa o köye mutlaka bir tane ziraat mühendisi görevlendirilecek. Devlet parasını verecek, ‘Köydeki çiftçiye hizmet edeceksin kardeşim’ diyecek. Köyde hayvancılık yapılıyorsa bir tane veteriner görevlendirilecek. Dışarıda görev bekleyen binlerce ziraat mühendisi işsiz var, Bunları yapacağız. Çiftçilerimiz unutmasınlar, bereketli topraklarımız var. Ziraat Bankası’nı Demirören’e, müteahhitlere hizmet eden banka olmaktan çıkaracağız. Ziraat Bankasını çiftçiye hizmet eden bir banka haline getireceğiz. Halk Bankası’nı, esnafa hizmet eden banka haline getireceğiz. Tarım Kredi Kooperatifleri tamamen değişecek. Çiftçiye her türlü destek verilecektir. İktidara geldiğimizde bir yıl içinde çiftçilerimizin, bankalardan veya tarım kredi kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini silecek, anaparayı ise makul ölçülerde taksite bağlayacağız. Bu iktidar elin oğlunun faizini siliyor ama çiftçinin faizini silmiyor. Biz iktidara geldiğimizde üreten, alın teri döken çiftçimizin faiz borcunu sileceğiz.”
BALTACI
AKP’nin yanlış tarım politikalarıyla Türkiye’yi gıda krizine sürüklediğini savunan ve çiftçinin artık ‘ekip de mi zarar etsem’, ekmeyip de mi zarar etsem’ diye düşündüğünü belirten Milletvekili Hasan Baltacı ise şunları söyledi:
“Mazot, gübre, tohum, ilaç fiyatlarının altında ezilen çiftçinin ürünü tarlada para etmiyor. İki Trakya büyüklüğünde tarım alanı artık ekilmiyor. Çiftçi isyan edip ürününü sokağa dökerken millet yangın yerine dönen pazarda tezgâha yaklaşamıyor. Çiftçi eksem de mi zarar etsem, ekmesem de mi zarar etsem kıskacında. Yem fiyatı süt fiyatını aşmış. 1 litre süt satıp 1,5 kilo yem almanız lazım. Ama şimdi 1 litre süt sattığınızda 800 gram yemi ancak alabiliyorsunuz. İnekler kesime gitmeye başlamış. Et fiyatları besiciyi de, kasabı da, milleti de yakıyor. Besici ‘Bu fiyatlarla yaşayamam’ diyor. Kasaplar ‘Bu fiyatlarla et satamam’ diyor. Vatandaş da eti vitrinlerde seyreder hale geliyor. Oysa Tarım Kanunu ortada. ‘Milli gelirin en az yüzde biri kadar, çiftçiye destek vereceksin’ diyor. Kanunen ödenmesi gerektiği halde çiftçiye ödenmeyen toplam 212 milyar lira var. Biz bu desteği ödeyin, çiftçiye olan borcu ödeyin diyoruz ama AKP’nin Saray’ın evdeki kavgadan, milletin halini görecek durumu yok. Banka borcunu ödeyemeyen çiftçi, evi, tarlası, traktörü hacze gidecek diye uyku uyuyamıyor. Çiftçinin borcu söz konusu olunca şahin olan Ziraat Bankası, yandaşın kredi borcu söz konusu olduğunda ses dahi çıkaramıyor. Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında, Cumhuriyet Halk Partisi olarak yeni bir devlet kurduk. Yeni bir ekonomi ve sanayi inşa ettik. Biz inşa ettik. Çok partili demokrasiyi biz getirdik. Ülkemizi sosyal devletle biz tanıştırdık. ‘Toprak işleyenin, su kullananın’ biz dedik. Altı okumuzda milliyetçilik ilkemizi, Ege’nin serin sularına, Kıbrıs’ın Beşparmak Dağlarına biz yazdık. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında ise, cumhuriyetimizi gerçek bir demokrasiyle yine biz buluşturacağız.”