Çeşitli siyasi partilerce yönetilen envai ildeki büyükşehir belediyelerinin “stratejik plan”, “master plan”, “ekonomik ve sosyal kalkınma”, “kültür ve sanat”, “turizm” misali alanlardaki çalışmaları üzerinden ilimizle kıyas yapıyorum ki neden “yaya” kaldığımız anlaşılsın…
Kastamonu’nun yerel yönetim statüsünün “büyükşehir” olmaması, aynı klasmanda değerlendirilmeyeceğiz anlamına gelmez, “büyükşehir” yapılanmasına toplamda ulaşan yerel yönetim organlarımız yok mu?
“Balıkesir” örneği Kastamonu için “ders” niteliğindeki yerel yönetim deneyimlerinden biri…
Görmek istersek haliyle.
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, Dünya gazetesinde yayımlanan röportajında anlatıyor, “5 yıl boyunca yapmayı planladığımız proje ve yatırımları hızlıca hayata geçirmek için 20 ilçemizle birlikte tüm planlamalarımızı yaptık, tüm şehrin katılımı ve mutabakatıyla stratejik planımızı hazırladık, bu plan doğrultusunda da yatırımları hayata geçirmeye başladık”…
“Tüm şehrin katılımı ve mutabakatıyla stratejik planımızı hazırladık” cümlesinin altını çizmekte fayda var.
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi…
“Turizm ve Hayvancılık Master Planı.”
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi…
“Deprem Master Planı.”
“Balıkesir, yaşlı nüfusun yoğunlukta olduğu bir şehir. 2018 yılında 1 milyon 228 bin 593 olan şehir nüfusu 2 bin 45 kişi artarak 2019’da 1 milyon 230 bin 639 oldu. Balıkesir, Türkiye’de genç nüfus oranı en düşük üçüncü il konumunda. Bunu değiştirmek için Büyükşehir olarak ‘nitelikli göç’ konusunu gündemimize aldık, istiyoruz ki Balıkesir beyaz yakalı göç alsın”…
“Nitelik Göç Master Planı” diyelim buna da.
Kastamonu’nun yekunu göz önüne alındığında tüm kesimlerin işbirliğiyle kayda alınan “stratejik plan”, “turizm ve hayvancılık masterplanı“, “deprem master planı”, “nitelik göç master planı”var mı?…
Elbette yok.
Balıkesir’de olan Kastamonu’da neden yok?…
Böyle mutluyuz.
Devam edeceğim…
Ayna tutmaya.
Deprem hazırlığımız ne alemde?
“Deprem Master Planı” yapıyor diğer vilayetler…
Kastamonu’nun bu yönde bir telaşı var mı?
(“Deprem Master Planı” dendiğinde deprem olduktan “sonra” yapılacaklar anlaşılıyor sanırım…
Deprem olmadan “önce” yapılacakları soruyorum.)
“Rant” odaklı “Kentsel dönüşüm” yahut okul binalarının yenilenmesi yeter mi ilimizin depremden yakasını sıyırması için?…
Deprem olduktan sonra “Vah” etmekle yaralar sarılır mı?
Deprem “doğal afet”…
Tedbir almamak ise “insan eliyle felaket”.
Kamuoyunun depreme karşı alınan tedbirler ile ilgili bilgilendirilmesi lazım ki kamu tarafından “devlet-vatandaş” işbirliği hayata geçebilsin bu sayede…
“Peyderpey” de olsa deprem karşısında hazırlık yapmalıyız.
Yahut…
“Kader” deyip geçeceğiz.
MUSTAFA AFACAN