Devletin yayımladığı “2018 yılı Gayrisafi Yurtiçi Hasıla” raporu, ülkemizin ekonomisi giderek “yok olmaya” giden bölgesinin “Kastamonu, Sinop, Çankırı” olduğunu bir kez daha göz önüne serdi…
Kastamonu “koma”, Çankırı ve Sinop “mevta”.
(Dünya Gazetesi’nde İsmet Özkul Türkiye ekonomisinin iller bazında 2018 GSYH fotoğrafını analiz etti köşesinde…
“Kişi başına GSYH miktarı en fazla düşen il yüzde 6.64 ile Çankırı. Fakirleşmede Çankırı’yı Sinop ve Giresun izliyor.”)
Geçtiğimiz Cumartesi günkü gazetemizin manşetinde yer alan “Bizim bölge GSYH’de Küme Düştü” haberimizi ve pazartesi günü yayımlanan “Ali Rıza ekonomisi, inşaat, kaos” başlıklı köşe yazımı doğrulayan bir analiz Özkul’un değerlendirmesi…
“Amiral battı”.
2018 yılında ürettiğimiz mal ve hizmetin, ülke ekonomisi içindeki payının ancak “mikroskop” ile görülebileceğini kaydetmiş ve Sinop ile Çankırı’nın ekonomik değerlerinin ise “yarımız” bile olmadığını ifade etmiştim…
Kastamonu’nun az biraz su üstünde kalmasının yegane sebebinin ise özel sektör üretimi olmayıp, devlet harcamalarının olduğunun altını özellikle çizmiştim.
Aslına bakarsanız…
Yok farkımız ne Çankırı’dan ne de Sinop’tan.
İlimizin önceki yıla göre TL bazında reel büyümesi yüzde 0.90…
Dolar bazında küçülmemiz ise yüzde 9.97.
“Reel” hangisi…
“TL” mi, “Dolar” mı?
Biri “pembe”…
Diğeri “kara”.
(“Altın” baz alınsa…
Külliyen “cenaze evi”)
Muhalefet milletvekili “BAKAP şart” diyor, (“BAKAP” denilen “Batı Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi”)…
Varolan ekonomik tablo milletvekilinin talebini geçersiz kılıyor.
“BAKAP” değil…
İmam lazım bölgemize.
İş işten geçti artık…
Cenazeyi kaldırmak lazım.
İstiklal Marşı ve dua
dilimizden düşmüyor, ama…
İlimizde bir kamu temsilcisi yada siyasetçi günde ortalama 5 toplantı, açılış, maç programına katılsa, günde 5 defa İstiklal Marşı okunmasına eşlik eder, 5 defa avuç açar dua eder…
İşe başlarken “Türk ve Müslüman”ız.
Vatan sevgimiz eşsiz…
Abdestimiz tam.
Ulviyet ve kutsiyet eksiğimiz yok…
Bir arpa boyu yol alamıyoruz ama.
Ekonomiden eğitime envai alanda…
Türkiye liginin dibindeyiz.
Duygu var…
İcraat yok.
Dilde kalıyor sanırım…
Açılış var, devamı yok.
“Ulusal marş ve dua”…
Yerleri ayrı.
Dünya işine karıştırırsak…
Ne ecdat ne de Allah razı gelir.
MUSTAFA AFACAN