“Tarım, orman ve su alanında iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak tedbirleri almak, küresel ısınmayı azaltacak üretim yöntemlerine geçmek ve doğal kaynakları verimli kullanmak, artık bir tercih değil, bir zorunluluk haline gelmiştir. Tarımı dönüştürüp, ormanı güçlendirip, suyun verimli kullanımını sağlayarak, değişen iklim koşullarına hazır olacağız”
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce her 10 yılda bir yaşanan kuraklıklar, bundan sonra 5-6 yılda bir karşımıza çıkacağını ifade ederek, “O nedenle; tarım, orman ve su alanında iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak tedbirleri almak, küresel ısınmayı azaltacak üretim yöntemlerine geçmek ve doğal kaynakları verimli kullanmak, artık bir tercih değil, bir zorunluluk haline gelmiştir. Tarımı dönüştürüp, ormanı güçlendirip, suyun verimli kullanımını sağlayarak, değişen iklim koşullarına hazır olacağız” dedi.
Pakdemirli, iklim değişikliği krizine dikkat çekerek, “Son 50 yılda sel, fırtına, kuraklık gibi doğal afetlerin sayısı 5 kat arttı. Dünyada yaklaşık 1 milyon tür yok olma riski altında. Ülkemizde son 2 yılda toplam 5 büyük orman yangını yaşanmışken bu sene 28 Temmuz-13 Ağustos tarihleri arasında 16 büyük orman yangını meydana geldi. Bartın, Kastamonu ve Sinop illerimizde 10-13 Ağustos tarihleri arasında yıllık yağışın yüzde 40 ila 70’inden daha fazla yağış yaşandı. Kişi başına düşen su miktarı bakımından ise su stresi çeken ülkeler grubundayız” dedi.
Çukurova Üniversitesi Mithat Özhan Amfisinde düzenlenen ‘Bitkisel Üretimde İklim Değişikliğinin Etkisi ve Değerlendirmesi’ toplantısında konuşan Pakdemirli ise iklim değişikliğinin önemine dikkat çekerek, buna yönelik toplantıların beşincisinin düzenlendiğini belirtti.
“1 milyon tür yok olma riski altında”
Son 50 yılda sel, fırtına ve kuraklık gibi doğal afetlerin 5 kat arttığını vurgulayan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle artık, kuvvetli fırtınalara, aşırı yağışa, yoğun sıcak hava dalgalarına ve uzun kuraklıklara daha sık şahit oluyoruz. Son 50 yılda sel, fırtına, kuraklık gibi doğal afetlerin sayısı 5 kat arttı. Dünya’da son 20 yılda en az 1 milyar 650 milyon insan selden, 1 milyar 430 milyon insan kuraklıktan etkilendi. Eğer tedbir alınmazsa, 2050 yılında iklim değişikliği ile birlikte Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sinin sel riski ile karşı karşıya kalacağı, nüfusun yarısının ise susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceği öngörülüyor. İklim değişikliği yeryüzündeki tüm ekosistemi ve tüm canlıları olumsuz etkilemekte. İklim değişikliği ve habitatın tahribatından dolayı bugün dünyada yaklaşık 1 milyon tür yok olma riski altında. Küresel ısınmanın en fazla darbe vuracağı sektörlerin başında tarım ve gıda geliyor. Tarımsal üretimde ise iklim değişikliğinin etkisiyle 2050’ye kadar verimde yüzde 10 ila 25 arasında bir düşüş bekleniyor. Evet, tablo çokta iyiye gitmiyor. Bu tablo ve yaşanan bütün bu olumsuzluklar da gösteriyor ki; bizler, iklimden daha hızlı değişmek zorundayız” dedi.
Temmuz ayının son 142 yılın en sıcak Temmuz ayı olduğuna dikkat çeken ve orman yangınlarına işaret eden Bakan Pakdemirli, “Bu afetlerin yanı sıra iklim değişikliği su döngüsünü de olumsuz etkiliyor. Son dönemde sel afeti yaşadığımız; Bartın, Kastamonu ve Sinop illerimizde yıllık ortalama yağış metrekareye toplam 500 ila 800 kg arasında iken, 10-13 Ağustos tarihleri arasında, yani 4 günde, bu illerimiz yıllık yağışın yüzde 40 ila 70’inden daha fazla yağış aldı. Diğer taraftan meteorolojik ve tarımsal kuraklık riskimiz de giderek artıyor” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin su stresi çeken ülkelerden olduğunu da aktaran Bakan Pakdemirli, şunları söyledi:
“İklim değişikliğinin etkisiyle kuraklığın sıklık, süre ve şiddetinde artış meydana gelmesi beklenmektedir. Daha önce her 10 yılda bir yaşanan kuraklıklar, bundan sonra 5-6 yılda bir karşımıza çıkacak. O nedenle; tarım, orman ve su alanında iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak tedbirleri almak, küresel ısınmayı azaltacak üretim yöntemlerine geçmek ve doğal kaynakları verimli kullanmak, artık bir tercih değil, bir zorunluluk haline gelmiştir. Tarımı dönüştürüp, ormanı güçlendirip, suyun verimli kullanımını sağlayarak, değişen iklim koşullarına hazır olacağız. Ayrıca iklim değişikliği ve pandemi süreci, tarım ve gıda piyasalarını önemli ölçüde etkilemektedir.”
“Çiftçiler tohumu toprakla buluşturmaya devam etsin” diyen ve tarımsal desteklerin süreceğini söyleyen Pakdemirli, 2050 yılındaki nüfusun gıda ihtiyacı için bugün yüzde 60 daha fazla üretime ihtiyaç duyulduğunu vurguladı, “Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nı başarıyla uyguluyoruz” dedi.
“6 adımlık yol haritası”
Planlanan toplantıların tamamlanmasına müteakip, ilerleyen süreçte yapılacak çalışmalara ilişkin 6 adımlık yol haritası oluşturduklarını kaydeden Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “İklim değişikliğinin bitkisel üretim sektörü üzerindeki etkilerine ve tarım havzaları bazında tespitine yönelik çalışmalar yapacağız. Kaynakların kullanımını optimize ederek, tarımsal hasılayı artıracak ürün deseni belirleyeceğiz. Tarım havzalarına uygun bitki türü ve çeşitleri tespit edeceğiz. İklim ve toprak isteğine göre, en uygun gübreleme ve sulama yöntemlerini planlayıp, çiftçilerimizle paylaşacağız. Tarım takvimini tekrar gözden geçirerek, üretim süreçlerini iklim değişikliğine uygun olarak yürüteceğiz ve sürdürülebilirliğini sağlayacağız. Kısa ve uzun vadede alacağımız tedbirleri içeren bir sonuç raporu hazırlayacağız” şeklinde konuştu.
İHA