Bahar bizim de kanımız kaynatmaya başladı. Sıkılan ruhumuzu biraz olsun tazelemek için geçtiğimiz hafta sonu düştük yollara. Küre Ersizlerde çay molası, fotoğraf safarisinin ardından öğle yemeğini İnebolu’da, akşam yemeğini de İlişi Konak Otel’de yemenin keyfini yaşadık. Dolu dolu bir hafta sonu gezisiydi. Bahar coşkusunu sizin de yaşayıp, Kastamonu’nun tadını çıkarmanız için yaşadıklarımızı kağıda dökelim dedik.
Sabahın erken saatlerinde gezgin arkadaşlarımızla buluşup gezi rotamızı, Küre, İnebolu, Abana ve Bozkurt’tan geri dönüş olarak planladık. Koyulduk yola. Küre’de yapılan madenci parkında kısa bir molanın ardından Küre’den ayrılıp, Ersizlerdere’nin muhteşem güzelliğini fotoğraflayıp, ruhumuza dinlendiren doğayı seyrede seyrede İnebolu’ya doğru yol alırken, gezgin arkadaşlarımız Fahri Özbek ve M. Ayhan Yılmaz, “ İnebolu’ya asfalt yoldan değil de, İstiklal Yolu üzerinden bahar manzaraların fotoğraflayarak gidelim” önerileriyle İstiklal Yoluna yöneldik. Baharın gelmesiyle İstiklal Yolu üzerinde çiçek açmış ağaçlar ve yeşile bürünmüş köy manzaralarının fotoğraflarını büyük bir keyifle çekiyoruz. Bu yol üzerindeki fotoğraf çekimlerimizi tamamlayarak İnebolu’ya ulaşıyoruz.
İnebolu’yu yüksekten seyretmek bir başka güzel
İnebolu, sahil ilçelerimizin tam merkezinde, aşı boyalı evleriyle, dalgalı deniziyle gelen misafirlerini kucaklıyor. Bu ilçenin çarşılarını gezerken kendinizi Ege kıyılarında geziyormuş gibi dalın hayallere. Bol vakit ayırdığımız İnebolu izlenimlerimizi anlatalım.
100 yıllık Maraz’ın Kırkahvesi
Geriş Tepesi’ne giderken, Cami Kebir Mahallesinde 100 yıllık deniz manzaralı “Maraz’ın Yeri” olarak bilinen bir kır kahvesi ilgimizi çekiyor. İlçe halkı ve ilçeye gelen yabancı misafirlerin doyumsuz deniz manzaralı kır kahvesinde kahvaltı yaptıklarını görünce, anında frene basıp bir çay molası veriyoruz. İşletme sahibi Muzaffer Uğur gönülden hoş geldiniz diyerek karşılıyor bizleri. Hoş bulduk dedikten sonra hiç ara vermeden deniz manzaralı bu güzel yerin hikayesini anlatmasını istiyoruz.
Bizi kırmıyor…
“ Maraz’ın yeri olarak bilinen bu yeri aile olarak geçtiğimiz Kurban Bayramında açtık. Geçmişte ayağı sakat ama bir o kadar da becerikli Aziz Amca diye yaşlı bir amcamız burayı çalıştırıyordu. Kendisi maraz görünümlü olduğu için buraya “ Maraz’ın Yeri” demişler. Çok becerikli bir adammış.Vefat edince uzun yıllar burası boş ve bakımsız kaldı. Yakınlarına bu yeri bize işletmeye verin dedik. Onlar kırmadan bize kiraya verdiler. Biraz bakım yaparak geçen yıl açtık. Burayı açmamızda eşimin çok yoğun ısrarı etkili oldu.”
İsteğimiz üzerine öyküye Nebahat Hanım devam ediyor.
“Evet, eşimin söylediği gibi buranın açılması fikir benden geldi. Ben zaten evimizde hamur işlerini severek yapıyordum. Eşime, burayı açalım, işletelim, para kazanalım dedim. İkna olunca burayı aile olarak açtık. Dükkan işletmesi benim üzerime kayıtlı. Hamur işlerinin hepsini yapıyorum. Etli ekmeğinden, katmerine, böreğinden mantısına kadar. Kimseyi işime karıştırmam. Sabahları kahvaltı için çok gelenimiz oluyor. Patronluk yok. Ailece birlikte işletiyoruz. Çok şükür işlerimiz de iyi. Yeni olmamıza rağmen gelen giden çok oluyor. Sabah kahvaltısının fiyatı desem.. katmeri yanında tabağı 15 lira.”
Uğur Ailesine bol kazançlar dileyerek çay ikramlarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Gençler siyasi inattan şikayetçi
Maraz’ın bahçesinde kahvaltı yapan İnebolulu gençlere “İnebolu’da hayat nasıl gidiyor?” diye soruyorum. Cevaplıyorlar:
“Neşeli değil. İşsizlik var. Tekstil fabrikası vardı o da kapandı. Neden kapandı? İşin içine siyaset girince kapandı. Çok genç insan işsiz kaldı. Abana’da bulunan çorap lastiği fabrikasında işe girenler oldu. İnebolu çok güzel yaşanabilecek bir ilçede siyaset yüzünden hak ettiği hizmetleri maalesef alamıyor. Şu siyaset olmasa her şey çok daha güzel olacak.”
Geriş Tepesi’nden İnebolu
Marazın yerinde yaptığımız sohbetlerin ardından ilçenin en yüksek noktası olan Geriş Tepesi’ne çıkıyoruz. Özelleşen İnebolu Limanı’nın son haliyle olan fotoğrafını çekiyoruz. Daha sonra şehir merkezine iniyoruz. Şehrin yerli ve yabancı misafirlerin ve bizim de çok yakından tanıdığımız ve haberini yazdığımız Marketçi Hürrem’i ziyaret ediyoruz. Hürrem Özdemir ziyaretimizden çok mutlu oluyor. “Güzel tereyağın var mı” diye soruyoruz. “Var, hem de özel” diyor. İnebolu’nun bu doğal ürünler marketinden tereyağı alıp Hürrem Abimize hayırlı işler dileyerek limandaki balıkçıların yanına gidiyoruz.
Balıkçılar beklemede
İnebolulu balıkçılar limanın özelleşmesi sonrasında yaşanan barınak sorununu dile getiriyor, “Bize nerede yer gösterecekler bilmiyoruz. Ne olacağımızı Allah’tan başka kimse bilmiyor” diyorlar. Ekmek teknesinde temizlik yapan bir balıkçının yanına yaklaşarak kolay gelsin diyoruz. Adının Ali Yılmaz olduğunu söyleyen genç balıkçı “Geçtiğimiz yıl bol ve bereketli bir hamsi sezonu yaşadık. Hamsilerin yağı teknemin eteklerinde kaldı. Tekneme bulaşan hamsi yağlarını temizlemeye çalışıyorum. Liman yıkılmaya başlayınca, balıkçı teknelerinin durumu ne olacak henüz daha bir bilen yok. Kimse de bu konuda bir şey söylemiyor. Bizim için birileri artık bir şey söylesin de balıkçı da denize gönlünü rahatlat açılsın” diyor.
Bu görüp anlattığımız izlenimlerle, gün batımını İlişi’de fotoğraflamak için Konak Otelin İşletme Müdürü Vahşi Yaşam Fotoğrafçısı Mehmet Şenol’la buluşmak üzere İnebolu’dan ayrılıyoruz.
İlişi’ye ulaşıyoruz. Güneşin denizden doğup battığı İlişi’den günün son fotoğrafı olan gün batımını hep birlikte keyifle çekiyoruz. Gün batıyor İlişi Konak Otelin Balık Restoranı’nda, taze balıklarla karnımızı doyuruyoruz. Her zaman bizleri misafir eden, sohbet insanı, doğa dostu Mehmet Şenol abimize bize gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ederek bir hafta sonu yaşadığımız bahar aktivitemizi bu gördüklerimiz ve yaşadıklarımızla sonlandırmış oluyoruz. Mutlu kalın.
TURGUT YILMAZ