“Bacasız fabrika” olarak ifade edilen “turizm”, yurdun dört bir köşesinde rekorlar kırarak ivmesini artırıyor, gel gelelim Kastamonu’da ise ne bugüne faydası var ne de geleceğe ilişkin saçtığı bir ışık…
Turizmde eldeki sermaye de gidiyor.
Yabancı turistten geçtik…
Yerli turist için bile cazibe merkezi olmaktan çıkıyoruz.
Gerçi evvelden cazibe merkezi miydik o da tartışılır…
Zor bela dönüyordu teker.
Hadi kendi yağımızla kavrulmasına kavrulalım da…
Az bir de altyapı namına dış destek gerekmiyor mu?
Bakanlık nezdinde “tanıtım” ayağımız felç…
“Yok” demeye dilim varmadı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı web sitesi misal…
“Tanıtım broşürü” olan iller arasında bile yok Kastamonu.
Bakanlık sitesine girerek turizm yeri tercih edecek vatandaşın Kastamonu’ya gelme şansı yok…
“Broşür” kadarını bile beceremeyecek oranda aciz miyiz?
Arama butonuna “Kastamonu” yazacak da vatandaş, il müdürlüğü sayfasına devrolacak da, yaz gele, ot bite…
Şu devirde olacak iş değil.
Daha önceki yıllarda da yazdık…
Bakanlığın “yayla turizmi” listelemesinde “Kastamonu” yok, “Sinop” var misal, “Doğu Karadeniz” boylu boyunca.
Belediyelerimiz misal…
Ne diye “yayla şenliği” yapar durur?
“İnanç turizmi” alanında da yok Kastamonu…
Bakanlığın inanç turizmi liginde “Hıristiyanlık” odaklı 9 inanç turizmi merkezi arasında olmamamız hadi bir yere kadar da, e “İslam” kaynaklı merkezler arasında da ismimiz geçmiyor, “İstanbul, Şanlıurfa, İzmir, Bursa, Edirne, Gaziantep, Siirt, Mardin ve Bitlis” arasına “Kastamonu” ismi girmemiş.
Hadi bakanlık Kastamonu’dan bihaber…
Bizim yetkililer hiç mi Ankara’nın yolunu tutmazlar?
Bakanlık sitesine göz gezdiren bir yetkili yok mu Kastamonu’da?…
“Kastamonu nerede?” diye soran çıkmaz mı?
Vesselam…
O kadar turizme ilişkin sivil toplum örgütü var, dertlenmezler mi “tanıtım” eksiğine, turizmin her geçen gün kan kaybetmesine?
Turizm esnafı ne yapsın?…
Tekeri ite kaka döndürmekten kafasını mı kaldırabiliyor?
Dermansız derde dönüşüyor git gide…
Oysa gerçekten “bacasız fabrika”.
Bunu da söndürmeyi başarırsak, ki gidiş o yönde, hazin ticaret tarihimize okkalı bir çentik daha atmış oluruz…
Çakı elde bekliyoruz.
Not: Verilen çabaları yok saymıyorum, bilakis elleri dert görmesin, bereketli olsun, ancak “bütünsel” bir yaklaşım olmadığı da ortada…
Bir yandan yaparken…
Diğer yan yıkıntı içinde.
MUSTAFA AFACAN