Gazeteci, spor adamı, düşünür Ahmet Tamel’i ebedi istirahatgahına defnedeli bir yıl oldu, boşu boşuna “unutuldu, unutulmadı” bahsine girmeye hiç gerek yok, netsen neylesen zait, Ahmet Tamel misali adamların unutulmaları mümkün değil çünkü..
Onlar ki kör gecede ışıl ışıl bir yangın.
Ahmet Abi sakalı uzun, aklı uzun adamdın…
İpincecik bedenine ömrünce kim bilir ne dertler astın?
Neşe dolu meyhanede inileyen sazdın…
Gönlün kalem tuttu, düşüne düşüne akla gelmeyenleri bir bir kağıda yazdın.
Yazdın…
Kış kıyamette yazdın.
Yaz babam yazdın…
Fikir kuyuları kazdın.
Çok yönlü adamdın…
Bir yandan gazeteciydin, hem de basketbola kandın.
Kandın…
Dünyayı gönlünce olacak sandın.
Potaya topları deliksiz attın…
Sanırım hep giden trenlerin ardından baktın.
Boştu belki de duvardaki çerçeve…
Okuyanı cayır cayır yakan ağıtlar yaktın.
Tam da dediğin gibi Ahmet Abi, şehir aynı şehir, sokak aynı, ev aynı, aynı eşyalar, affet beni inanmadım sana, ben de baktım…
Yerli yerinde duruyor odadaki her şey, vefalı gönüllerde anılar hiç eskimez, yine güzel şeylerden sen söz açtın.
Lafı hiç sürüncemede bırakmaya gerek yok aslında…
Çayın demi aşktın.
Muma can veren ipten bir fitil…
Kelebeğe can veren kanattın.
Döndün durdun ateşin etrafında…
Kanatların alev aldıkça daha beter zevke battın.
Kadehinden önce bittin…
Her zaman olduğu gibi Ahmet Abi, yine sen haklı çıktın.