Valilik ve Belediye’nin birlikte düzenlediği “Büyük Önder Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişleri, Şapka ve Kıyafet İnkılâbı’nın 94. Yıldönümü Törenleri” 23-30 Ağustos 2019 tarihleri arasında kutlanacak…
İyi de Atatürk Kastamonu’dan 31 Ağustos günü ayrıldı, uğurlamıyor muyuz?
“23-30 Ağustos” tarihlemesi yanlış…
“23-31 Ağustos” olmalı.
Kastamonu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve gazetemiz yazarı Mustafa Eski’nin “Atatürk, Cumhuriyet ve Kıyafet Devrimi” makalesinden okuyalım…
“Atatürk 31 Ağustos 1925 günü Kastamonu’dan ayrılmıştır. Gelişinde olduğu gibi, ayrılışında da büyük bir kalabalık tarafından uğurlanmıştır. Gazi’nin kalabalığa hitaben ‘Allaha ısmarladık arkadaşlar’ sözü üzerine Kastamonu Lisesi Almanca öğretmeni Cemal (Koral) Bey heyecanlı ve uzun bir konuşma yapmış; Atatürk’ün büyüklüğünden, yaptıklarından, Kastamonu’da geçirdiği sekiz günlük geziden söz etmiş ve ayrılıktan duyduğu üzüntüleri dile getirmiştir. Cemal Beyin bu konuşmasına Atatürk kısa ve anlamlı sözlerle karşılık vermiş; halkın coşkun tezahüratından duyduğu sevinci belirterek şunları söylemiştir: ‘Benim için sizden ayrılmak çok elimdir. Arkadaşımızın ifade ettiği mecburiyet-i katiyye olmasaydı şimdi buradan geri döner ve çok bahtiyar olurdum. Fakat emin olunuz ki, size veda için elimi uzattığım zaman bu, sizden uzaklaşmak için değil sizinle temasımı bütün ömrümde hissetmek içindir. Teminat verebilirim ki, burada bulunmadığım halde bile yine sizin içinizde imiş gibi mütehassis olacağım. Arkadaşlar. Çok yerde büyük tezahürata şahit oldum. İtiraf edeyim ki, buradaki tezahüratın şiddet-i samimiyetini çok yüksek gördüm. Buna hasseten teşekkür ederim. Bu samimiyet kitlesi karşısında ifade-i meram edebilmek çok güçtür. Biliyorsunuz ki, samimiyetin lisanı yoktur. Samimiyet kabil-i ifade değildir. O, gözlerden, nasiyelerden anlaşılabilir. Size nasiyemi, gözlerimi tevcih ediyorum. Bakınız, görünüz oradan anlayacaksınız ki kalbim çok şiddetli daraban etmektedir. Cümlenize derin bir muhabbetle veda ediyorum.’
94’üncü yıldönümü programında “uğurlama” yok…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Terzi Mehmet Ağa’nın konağından sabah arabasına bindiği gibi şehrimizden ayrılıyor kutlama programına göre.
(Önceki yıllarda da aynı tarihlerde düzenlendi yıldönümü programı, sadece bu yılın kusuru değil…
Tören programına itirazım yok, 30 Ağustos’ta bitirilebilir, ancak Atatürk’ün Kastamonu ziyaretine ilişkin davetiye yahut diğer yazılı materyallerdeki tarihleme “23-30 Ağustos” olarak değil, “23-31 Ağustos” olarak kayda alınmalı.)
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kastamonululara hitaben 31 Ağustos günü söylediği “Fakat emin olunuz ki, size veda için elimi uzattığım zaman bu, sizden uzaklaşmak için değil sizinle temasımı bütün ömrümde hissetmek içindir” sözleri yüzü suyu hürmetine en azından…
Tarih hatası yapmayalım.
- ••
Stadyumdan
içi boş törenlere
yolculuk
“Büyük Önder Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişleri, Şapka ve Kıyafet İnkılabı” yıl dönümü törenleri 1960’lı yıllardan beri ilimizde her yıl kutlanıyor, ilk başlarda sadece 23 Ağustos günü yapılan görkemli törenler sanırım 1980’li yıllardan itibaren “hafta” bazında düzenlenmeye başlandı…
Stadyumda coşkuyla ve hıncahınç tribün doluluğu ile başlayan yıl dönümü programları zaman içinde son derece kısır bir hal aldı.
Yıldönümü törenleri valilerin hassasiyetleri ile çoban ateşi misali zaman zaman harlansa da, genelinde “dostlar alışverişte görsün” kaygısının ötesine geçilemediğine tanık olduk…
“Görev yerine getirmek” olsa olsa.
1990’lı yıllarla birlikte “Büyük Önder Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişleri, Şapka ve Kıyafet İnkılabı” kutlama programı ile aynı tarihe “Türk Dünyası Günleri” programının konulması ise ayrı bir vakıa…
Başka tarih kalmamış gibi “23-25 Ağustos” tarihlerine yerleştirildi “Türk Dünyası Günleri”.
(23-25 Ağustos tarihlerinin Türk dünyası açısından özel bir önemi mi var, söz konusu program başka bir tarih aralığında düzenlenemiyor mu?..
Niye illa da “Büyük Önder Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişleri, Şapka ve Kıyafet İnkılabı” ile aynı tarih.)
Gönülden anacaksak analım, kutlayacaksak kutlayalım, mevzunun “kıyafet” değil “zihniyet devrimi” olduğunu anlayacaksak anlayalım…
Yahut hiç zahmet etmeyelim.