Atanur Hoca’dan 10 Kasım dersi
“İçimizdeki Atatürk’ü ortaya çıkaralım”
Pervaneoğlu Ali Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı
Edebiyat Öğretmeni Atanur Yücebıyık:
“Bugün artık biraz daha farklı bakmalıyız meseleye… Bugün, ama sadece bugün Ata’yı anıp belki çokça üzülüp belki de ağlayıp rahatlatmayalım kendimizi. ‘Artık yok’ diye ağlamak yerine biz onu anlamaya çalışalım. Onun katına yükselmeyi deneyelim. Eğer ağlayacaksak, hedeflerine ulaşamadık diye, onu anlayamadık diye ağlayalım…”
“Bu 10 Kasım’ı bir başlangıç yapalım. Kalbimizi, aklımızı, ruhumuzu yeniden başlatalım ve bugün içimizdeki Atatürk’ü ortaya çıkaralım. Artık zaman ağlama zamanı değil anlama zamanıdır. Menzil zor, yol çetindir ama ulaşılmaz da değildir. Bir kez daha düşünelim ve içimizdeki Atatürk’e merhaba diyelim. Ve… yeniden bir resim çizelim…”
Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, ölümünün 84. yılı olan dün ulusça andık.
Kentimizdeki anma programı Cumhuriyet Alanı’nda Valilik, Belediye Başkanlığı, Siyasi Parti ve Sivil Toplum Kuruluşları çelenklerinin konulması ile başladı. Program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile devam etti. Anıt önünde yakılan meşale yanında izci görevliler nöbet tuttu.
Çelenk sunma töreni ardından, programın Halk Eğitim Merkezi Salonu’nda Pervaneoğlu Ali Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından düzenlenen ikinci bölümüne geçildi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan ve sunumunu İngilizce Öğretmeni Hale Karahan Eski’nin yaptığı program “Bir Elif bir Mehmet hikayesi” ve “Bir resim çiz çocuğum, adı Mustafa Kemal Olsun” adlı şiirlerin okul öğrencileri tarafından okunması, Müdür Yardımcısı Edebiyat Öğretmeni Atanur Yücebıyık’ın günle ilgili konuşması, öğrencilerin “Atatürk” adlı müzikli drama gösterisini sahnelemesi, Atatürk’ün Gençliğe Hitabı ve Gençliğin Ata’ya cevabı ile sona erdi.
Atanur Yücebıyık
Pervaneoğlu Ali Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Edebiyat Öğretmeni Atanur Yücebıyık, günle ilgili konuşmasında şunları söyledi:
“Sensiz dünya dar gibi mevsim sonbahar gibi /Her an acın var gibi yüzler gülmüyor Ata’m..
Ulu Önder herkesin kahramanıydı. Kurtuluş mücadelesinde savaştığı insanların bile hayranlığını kazanmasını bilmişti. 10 Kasım ertesinde yayımlanan bir gazetede ondan, “Savaşın ve barışın kahramanı” olarak boşuna söz edilmemişti.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, yaşamını milletine adayan eşsiz bir lider, mümtaz bir devlet adamı, büyük bir komutan dahi olan Atatürk’ ün aramızdan ayrılışının 84. senesinde ona duyduğumuz minnettarlığı ifade etmek için yine onun huzurundayız.
Çoğumuz 70’li -80’li yıllarda dünyaya gelmiş insanlarız. Yani Atamızın doğumundan hemen hemen bir asır sonra. Gözlerimizi bu dünyaya açtığımızda bir ülkemiz vardı. Esareti tatmadığımız, bir birey olarak her açıdan kendimizi geliştirme şansını bulabileceğimiz bir ülke hem de…
Belki de bu yüzden annemizi sever gibi çıkarsız, karşılıksız sevdik Atamızı. Adını, yaptıklarını öğrenmeye başladığımızda çocukluk kahramanı oldu çoğumuzun. Bu yüzden de başka hayali bir kahraman seçmedik kendimize. Örnek aldığımız, hayallerine onunla başlamak için seçtiğimiz kahramanımız bütün dünyanın hayran olduğu, üstesinden geldiği işlerle kendini kanıtlamış bir adamdı çünkü…
En yakın dostlarından Salih Bozok’un söylediği gibi: ‘Sen Ağrı dağı gibiydin Atam ya da bir bulut gibi’ Senin gibi olmayı istemek ya da başarılarını kıskanmak, gökyüzünü kıskanmak gibi bir şeydi. Bir insan okyanusu veya sırtı yere gelmez bir dağı nasıl kıskanabilirdi ki? Bizimkisi kıskançlık değil ona hayranlıktı aslında. Sana olan hayranlığımızı, körü körüne bağlılığımızı bilsen “Kendini kurtarabilmesi için her ferdin mukadderatı ile bizzat alakadar olması lazımdır çocuk.” Diye seslenirdim eminim ki bize…
Atam, büyüdükçe anlamaya başladık aslında Mustafa Kemal ülküsünün ne demek olduğunu. Gerçek Mustafa Kemal ülküsü insanın kalbi ve aklına doğru yaptığı zorlu bir yolculuktan başka bir şey olmadığını. Bugüne kadar herkes; düşüncelerinin önemli olduğunu, okumak, çalışmak ve yıkılmaz ilkelerini yaşatmak gerektiğini savundu durdu. Gerçekten de Atam, hayatımızın her anında, paramızdan, duvarımızdaki resmine, ders kitaplarından Gençliğe Hitabe’ye, Andımız’dan matematiğe kadar her yerde , bayraklarda hatta meydanlarda, kısaca aklımızın, kalbimizin ve ruhumuzun dışında yer alan her yerde var olduğun için çoğu insan seni anlama lüzumu duymadı bile… Hayatımızın her noktasında yaşıyordun, doğru… Fakat insanlığın, vicdanın, adaletin, hayal gücünün, bilgiye duyduğumuz ihtiyacın içerisine sokamadık çoğu zaman seni.
Bugün artık biraz daha farklı bakmalıyız meseleye… Bugün, ama sadece bugün Ata’yı anıp belki çokça üzülüp belki de ağlayıp rahatlatmayalım kendimizi. ‘Artık yok’ diye ağlamak yerine biz onu anlamaya çalışalım. Onun katına yükselmeyi deneyelim. Eğer ağlayacaksak, hedeflerine ulaşamadık diye, onu anlayamadık diye ağlayalım…
Bu 10 Kasım’ı bir başlangıç yapalım. Kalbimizi, aklımızı, ruhumuzu yeniden başlatalım ve bugün içimizdeki Atatürk’ü ortaya çıkaralım. Artık zaman ağlama zamanı değil anlama zamanıdır. Menzil zor, yol çetindir ama ulaşılmaz da değildir. Bir kez daha düşünelim ve içimizdeki Atatürk’e merhaba diyelim. Ve… yeniden bir resim çizelim…”
Ata‘yı anma programlarına Vali Avni Çakır, Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu, protokol üyeleri, siyasiler, STK başkan ve yöneticileri, okul müdür, öğretmen ve öğrenciler ile vatandaşlar katıldı.
•••
KURUMLARDAKİ TÖRENLER