Eskişehir’de yaşayan emekli fen bilgisi öğretmeni 59 yaşındaki Muzaffer Durmuş, çocukluğunda anneannesinin köyünde bindiği ata beslediği sevginin tutkuya dönüşmesiyle, emekliliğinden sonra 2 yıl eğitim alarak atçılıkla uğraşmaya başladı.
Çocukluğunda yaz tatillerinde gittiği Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde yaşayan anneannesinin evinde at sevgisiyle tanışan Durmuş, öğretmenlik mesleğini seçti ancak atlara karşı sevgisi hiç eksilmedi.
Muzaffer Durmuş, emekli olduktan sonra kocasının da desteğiyle at almaya karar verdi. 2015 yılında ilk atını satın alan Durmuş, atçılıkla ilgili daha fazla bilgiye sahip olmak için Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Mahmudiye Atçılık Meslek Yüksekokulunu kazanıp, kayıt yaptırdı.
Bu yaz mezun olan Durmuş, sahip olduğu yarış atı sayısını 6’ya çıkardı. Atların beslenmesinden tımarına kadar her türlü işiyle ilgilenen Muzaffer Durmuş, taylarının seneye hipodromlarda yarışmaya başlamasını hedefliyor.
“Beslenmesinden tımarına kadar yalnız yapıyorum”
Durmuş, anneannesinin köyünde severek bindiği atlardan öğretmenlik yaşamı boyunca ayrı kaldığını, ancak emekli olduktan sonra eşiyle at satın almayı istediklerini anlattı.
Eskişehir’in Mahmudiye ilçesinden bir damızlık yarış atı satın aldıklarını ifade eden Durmuş, “O atta umduğumuzu bulamadık. Atımız hamile kalamadı. Bir süre sonra at sayımız artmaya başladı. Kısraklar her yıl doğum yapıyor. 2015 yılında üç erkek tayımız dünyaya geldi. Üç tane de kısrağa sahibiz.” diye konuştu.
Bu işi daha profesyonel yapmak için ESOGÜ Mahmudiye Atçılık Meslek Yüksekokulunda eğitim almaya başladığını söyleyen Durmuş, bu yıl mezun olduğunu aktardı.
Okula gitmesinin atçılık konusunda çok faydası olduğunu vurgulayan Durmuş, şöyle konuştu:
“Atların beslenmesinden tımarına ve binilecek hale getirilmesine kadar her türlü işlemini tek başıma yapıyorum. Bir defasında Jumbo adındaki tayım beni boynumdan yaralamaya çalıştı. Ona sürekli elimle havuç veriyordum. Okuldaki eğitimden atları elle beslemenin doğru olmadığını öğrendim. Atların bizi beslenme aracı olarak gördüğünü öğrendim. Jumbo’nun o sırada beni havuç ağacı olarak gördüğü bilincine sahip oldum.”
Durmuş, kadın olmasının atçılık mesleğinde kendisine avantaj sağladığını dile getirerek, “Severken farkında olmadan ‘Annem’ diyorum. Onlar yavrum gibi geliyor. Onların da bana yaklaşımı son derece yumuşak. Kadınların atçılıkla uğraşmasını çok istiyorum. Jilet adındaki atım benim dışımda kimseye ayağını vermiyor. O yüzden atçılıkta kadın olmanın çok avantajı var. Herkesin atla uğraşmasını çok isterim. At insanı rahatlatıyor, insandaki bütün stresi alıyor.” dedi. (AA)