- Saadet Partisi Kastamonu İl Teşkilatınca düzenlenen iftara katılan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan, “Pergel metaforu ile ülkeyi yöneteceğiz” diye işbaşına gelen iktidarın aradan geçen 20 yılda bunun uzağında kaldığını belirttiği konuşmasında, Türkiye’deki 85 milyon insana ulaşarak ülkeyi selamete erdireceklerinin iddiasındaydılar. Fakat 20 yıl sonra sivri uç yine sabit yerinde duruyor ama ne refah kaldı, ne adalet kaldı, ne insan hakları kaldı, ne de ekonomik refah kaldı” dedi.
- Arıkan, “İktidara geldiğimizde kutuplaştırıcı siyaseti değil, kucaklayıcı siyaseti idame ettireceğiz. Ayrıştırıcı üslubu hiçbir zaman kullanmayacağız. Kuvveti değil, hakkı üstün tutan siyaseti ortaya koyacağız. Hizmeti esas alan siyaseti ortaya koyacağız. Özgürlüklerin teminat altına alındığı bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Tam bağımsız bir Türkiye’yi inşa edeceğiz” şeklinde konuştu.
Saadet Partisi (SP) İl Başkanlığı’nınGrandMoni Altın Salon’da düzenlediği iftar pnogramı, partinin Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan’ın katılımıyla gerçekleşti.
İftar programına Arıkan’ın yanı sıra CHP Milletvekili Hasan Baltacı, CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin, Memleket Partisi İl Başkanı Mustafa Başesgioğlu da katıldı.
İftar programında açılış konuşmasını yapan Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın, şunları söyledi:
“Bizim yaşanabilir Bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve yeni bir dünya ideallerimiz var. Bu ideallerimiz sadece bu salondakiler, sadece Kastamonulular için değil ülkemizin her bir ferdi içindir. Ve dahası sınırlarımızın ötesinde dil, din ırk inanç ayırt etmeksizin bütün insanlığın huzuru barışı ve saadeti içindir. Bu hedef için mücadele ediyoruz. Ancak bu hedeflerimizi gerçekleştirmenin önünde, ülkemizin kalkınmasına mani olan bir takım engeller var. Bu engelleri aşmak ve açmak bizim boynumuzun borcudur. Bu ülkenin bütün fertleri olarak bugün ortak sorunlarımız var. Ortak sorunlara karşı ortak sorumluluklar yüklenerek çalışmak da bizim sorumluluğumuzdur. Bu konuda biz geçmişten bugüne 50 yılı aşkın süredir yaptıklarımızın farkında olarak nasıl mücadele ettiysek bugünden yarına da yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın da farkındayız. MilliGörüş hareketimiz siyasal bir hareket olarak dün olduğu gibi bugün de toplumun tamamının refahı için vardır. Kastamonu teşkilatlarımızda bizden öncekiler, bizden öndekiler ülkemizin bağımsızlığı, özgürlüğü, kalkınması İçin mücadele ettiler. Şimdi bizler de hep beraber var olan ekonomik dar boğazdan, siyasi buhrandan ve her birimizin sorunu olan ahlaki yozlaşmadan çıkarmak ülkemizde yeniden gerçek manada maddi ve manevi kalkınmayı tesis etmek İçin teşkilatlarımızla birlikte çalışıyoruz. Bu gayreti büyük bir fedakarlıkla ortaya koyan aşkla, şevkle ve heyecanla, kimsenin kınamasına aldırış etmeden çalışan, bildiği doğrulardan haktan, hukuktan, adaletten taviz vermeden ter döken, bütün Kastamonu teşkilatımızı huzurlarınızda tebrik ediyorum. İnşallah önümüzdeki ilk seçimde gayretlerimizle hep beraber bu mücadelemizi iktidar olarak taçlandıracağız.”
CHP Milletvekili Hasan Baltacı da kısa konuşmasında, “Sadece bir kişinin değil, 84 milyon kişinin ekmeği bol olsun diye, adalet olsun diye mücadele ediyoruz. Mevla’m bizi mahcup etmesin” dedi.
Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Kastamonu İl Sorumlusu Ümit Çebi, bu göreve bir yıl önce getirildiğini belirtti ve “Kastamonu’ya 1 yıl önce il sorumlusu olarak atandım. Kadir başkanımızın, kadromuzun, hanımlarımızın çalışmalarıyla Kastamonu’da güzel rüzgarlar esmeye başladı. İnanıyorum ki, Milli Görüşün tek partisi olan Saadet Partisi’nin bayrağını Kastamonu’da en yükseğe dikeceğimiz inancıyla gece gündüz çalışmaktayız. Kastamonu milli ve manevi değerleri olan halkımızın oluşturduğu bir toprak. Bu toprakların her karışından Milli Görüşün bayrağını dikmek için idealist bir kadroyla söz verdik. En yakın seçimde Saadet Partisi bu sözünü yerine getirecektir” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan ise katılımcıları selamlayarak başladığı konuşmasında şunları söyledi:
“Maalesef toplum olarak her gün başka bir dertle karşı karşıya kalmaktayız. Her gün dertlerimize bir yenisi eklenmektedir. Bizi idare eden arkadaşlar 20 yıl önce geldiklerinde bir ifade kullandılar. Dediler ki; ‘Pergel metaforuyla ülkeyi yöneteceğiz.’ Nedir pergel metaforu? Mevlana Hazretlerinin ortaya koyduğu bir hareket tarzı idi. Mevlana Hazretleri pergelin bir ayağı sabit, diğerinin hareket ederek tüm insanlığa hizmet edilmesi gerektiğini işaret etmişti. İktidar partisi mensupları da bu pergel metaforuyla hareket ettiklerinin iddiasında bulundular.Pergelin sivri ucunun adaletin, liyakatin, ahlakın, ekonomik refahın üzerinde olduğunu, hareketli ayakla da Türkiye’deki 85 milyon insana ulaşarak ülkeyi selamete erdireceklerinin iddiasındaydılar. Fakat 20 yıl sonra sivri uç yine sabit yerinde duruyor ama ne refah kaldı, ne adalet kaldı, ne insan hakları kaldı, ne de ekonomik refah kaldı. O sivri ucun altında tek bir şey kaldı,sadakat kaldı. Tek bir şey kaldı, rant sistemi kaldı. Tek bir şey kaldı, ihaleye fesat karıştırmak kaldı. Tek bir şey kaldı, ne olursa olsun iktidarda kalabilmek için çiğnemeyecekleri bir çizginin olmadığı gerçeği kaldı.
Malumunuz Afganistan işgal edildi. Irak işgal edildi, ikiye bölündü. Kadife devrim adı altında Avrupa’da birçok ayaklanma çıkarıldı. Doğu Avrupa’da küçük devletler ortaya çıkarıldı. Arap baharı yaşandı. Suriye’de bugün 1 milyon insan katledildi. Bir türlü nerede duracağımızı kestiremedik. Türkiye’de 28 Şubat post modern darbesini yaşadık. Refah Partisi kapatıldı, Necmettin Erbakan siyasi yasaklı hale getirildi. Yetmedi Fazilet Partisi kapatıldı. Neticede AK Parti’nin tek başına iktidar olabileceği erken seçim kararı alındı. ‘Muhtar bile olamaz’ denilen Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olabilmesinin önü açılmış oldu. Özelleştirme adı altında Türkiye’de ne kadar para kazanan kuruluş varsa, birilerine peşkeş çekilmiş oldu. AK Parti iktidarının ilk yıllarında sermayenin bir kesimi ile iyi geçinip, diğer kesimi ile kavga etmeyi tercih etti. Bu arkadaşlar iktidara geldiğinde 240 milyar TL olan borcumuz bugün itibariyle 3 trilyon 110 milyar TL’ye çıkmış vaziyette.
İktidara geldiğimizde kutuplaştırıcı siyaseti değil, kucaklayıcı siyaseti idame ettireceğiz. Ayrıştırıcı üslubu hiçbir zaman kullanmayacağız. Kuvveti değil, hakkı üstün tutan siyaseti ortaya koyacağız. Hizmeti esas alan siyaseti ortaya koyacağız. Özgürlüklerin teminat altına alındığı bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Tam bağımsız bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.”