Şâirleri haykırmayan bir millet düşünülemez. Onlar sevinçli ve kederli günlerde duygularını mısralara döker. Şiirin sonundaki imza onların olsa da bizim adımıza konuşurlar. Şiirler bazan destan olur, anonimleşir; yazanı, söyleyeni hiç bilinmez.
Son yıllarda Arif Nihat Asya fazla gündeme geliyor. Devlet ricâli; başta Sayın Cumhurbaşkanımız, hocanın şiirlerini zaman zaman okuyor. Güzel, sevindirici bir hareket.
Asıl adı Mehmet Arif. Çatalca doğumlu. Küçük yaşta babasını kaybetmiş; annesinden de ayrılmış. Önce nenesi, sonra halasının ellerinde büyümüş. Daha hayata başlarken feleğin sillesini yemiş. Çatalca’dan İstanbul’a göç etmişler; orada büyümüş, lkokulu okumuş. Ortaokula başlarken Bolu Lisesi’ne göndermişler. Ne var ki lisenin yatılı kısmı yokmuş. Kastamonu Sultanisi’ne gelmiş; iyi ki gelmiş; şimdi lisemizin gurur kaynağı.
1923’de mezun olmuş. Şiir kültürünü, tarih şuurunu burada almış; gelip geçen ediplerle de tanışmış. O yıllar Millî Mücâdele yılları. Bizim lise hocalar bakımından çok güçlü. İsmail Habib Sevük gibi bir edebiyatçı; İsmail Hakkı Uzunçarşılı gibi bir tarihçi var.
Lise yıllarında şiire başlamış; hayatının sonuna kadar devam etmiş. Edebiyat Fakültesini bitirince çeşitli illerde hocalık yapmış. Adana’da görevliyken yazmış meşhur Bayrak şiirini. Vatan, millet, kahramanlık, bayrak sevgisi temalarını işlemiş. Şairliğinin mayasında Kastamonu var.
Arif Nihat Asya’nın çok bilinen şiirlerini anlatmaya gerek yok. Akıllı telefonlardan bile hemen ulaşabilirsiniz. Kastamonu Sultânisi’nde iken 20 dolayında şiir yazmış ve bunlar Açıksöz gazetesi ile Gençlik ve Doğu dergilerinde yayımlanmış. Ortaokul yıllarında şiir yazdığını bilen yok. Aşağıda okuyacağınız “Yurt Acılarından” başlıklı şiir, onun ilk eseri olmalı. Gençlik dergisinin 7. sayısında, 20 Ocak 1921 günü yayımlanmış.
Gözlerimiz kan dolu.. gezer, ağlarız,
Biz öksüz diyarların öksüzleriyiz!
Avâre âşıklarız, aşkımız temiz..
Bir onmaz şelâleyiz, gama çağlarız..
Kalbimiz göz yaşından bir ulu deniz,
Dalgalarında vatan ağlar, dolaşır,
Arar ufuklarında handeli bir iz..
Ufukları kan rengi bir karanlıktır.
Karanlıklardan ölüm yüzlü kartallar
Yurdun iniltisine kahkaha yollar..
Sararmış kıyılarda nazlı bülbüller
Dalgalanan denize nâleler döker..
İşitilen enîne yürek dayanmaz..
Yüce Türk oğlu nasıl bu derde yanmaz?
Elbette kuşlar ağlar, dalgalar ağlar,
Her şeyin kalbini yurt acısı dağlar.
Nerede ah vatanın eski neş’esi?
Niçin işitiyorum bir baykuş sesi?
Hilâle mi söğüyor o uğursuz ses?
Vatanım kalıyor mu benimle bîkes?
Ey hâtefin nefesi, sus, cevap verme!
Anlıyorum ki, ermiş gam hilâlime..
Vurulmuş ta kalbinden zavallı vatan!
Ey Türk, bu acı. Fakat doğrudur, inan:
Yok, yok, yalan, inanma inanma kalbim!
Ben zehirli dilimle yalan söyledim..
Kessinler bu uğursuz paslı dilimi..
Lâkin aman yine bir ses var enginde;
Ne o, öten siyah bir baykuş dili mi?
Mutlak odur, âh, odur duydum deminde!
Arif Nihat Asya, 1969 yılında Kastamonu Lisesi’ni ziyaret etmiş. Hâtıra defterine iki rubâi yazmış. İlkini “İhtiyar toplar” adıyla Zekâi Konrapa’ya ithaf etmiş.
Bir gümlemeden, yakın yürekler hoplar;
Tarihe gider, sorulsa, soylar, soplar
Döndükten sonra, kaç seferden yorgun
İftar topu olmuştur emektar toplar.
İkinci rubâinin başında “Fakat” ibaresi var; Haydar Diriöz’e ithaf etmiş:
Ey dil, ne isimden, ne sıfattan bıktım..
Mânâyı değiştiren edattan bıktım;
Her hükme – gelip – çelme takan “lâkin” den,
Her hükmü tökezleten” fakat” tan bıktım.
——————————
Not 1: Arif Nihat Asya’nın okuduğu lise bugün Kastamonu Üniversitesi Rektörlük binası olarak kullanılıyor.
Not 2: Kastamonu’da yayımlanan şiirler için bakınız: Mustafa Eski, ”Arif Nihat Asya’nın Kastamonu Sultânisi’ndeki Öğrencilik Yılları ve Burada Yazdığı Şiirler”, Kastamonu Eğitim Dergisi, C.16, sayı 1 ( Mart 2008)