- Araç’ın Başköy’e bağlı Kahin Tepe mevkiinde iki yıldır sürdürülen arkeolojik kazılar bölgenin tarih öncesi çağları için önemli bilgilere kapı aralıyor. Kazılar, bölgenin erken yerleşimcilerinin dinsel ve endüstriyel alışkanlıkları üzerine bilgiler sağlarken belki de ilerleyen yıllarda bölgede hala tam olarak tespit edilmemiş Neolitik Çağa (MÖ 8500-5500) ilişkin bilgileri bile sağlayabilecek.
- Düzce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Nurperi Ayengin tarafından kazılan Kahin Tepe, bölge arkeolojinde prehistorik (tarih öncesi) dönemler için nirengi noktası alınacak bir yerleşim yeri gibi duruyor.
Kastamonu’nun olduğu kadar Batı Karadeniz Bölgesi’nin arkeolojisi Anadolu’nun diğer yerlerine bakarak hala bakir olduğu söylenebilir. Bu durum Roma Dönemi öncesi ve yazılı kaynakların henüz ortaya çıkmadığı çağlara gidildiğinde daha da bilgi kıtlığının yaşandığı bir hal almaktadır. Kısıtlı sayıdaki arkeolojik kazı ve yüzey araştırmasının olduğu bölgemizde özellikle tarih öncesi çağlara ilişkin söyleyecek söz haliyle fazla olmuyor.
Özellikle son yıllarda Anadolu’da yapılan araştırmalarla, özellikle Göbeklitepe, Çatalhöyük, Karahantepe, Aşıklı Höyük, Nevale Çori, Körtik Tepe gibi, Neolitik Çağa ilişkin bilgiler her geçen gün yenilenirken, insanlığın yerleşik yaşama geçiş serüveni hakkında net bilgilere ulaşılıp bir yandan da bilinen tarihler daha da erkene çekilmekte.
Bir nevi Anadolu son araştırmalarla yeni bir “Neolitik Devrim” yaşarken, bu çağın yerleşim ve buluntu haritalarında boş bir coğrafya olarak görülen Batı Karadeniz ve Kastamonu yavaştan nasibini almaya başlıyor. Düşünüldüğünde, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Göller Yöresi hatta Marmara Bölgesinde görülen Neolitik kültürlerin Batı Karadeniz Bölgesinde olmaması/görülememesi sadece araştırma eksikliğine bağlı olmalı. Hele ki hemen yanı başımızda Samsun’da prehistorik bir yerleşime ev sahipliği yapan İkiztepe ören yeri gibi bir örnek varken.
İşte bu örnekler ve çıkarımlar doğrultusunda merceği Kastamonu’ya doğrulttuğumuzda bazı araştırmaların sonuçları bize bölgede erken döneme tarihlenebilecek yerlerin izlerini sunmakta. 1994-1998 yılları arasında İstanbul Üniversitesi ve Fransız Arkeoloji Enstitüsü’nün ortaklaşa yaptığı yüzey araştırmalarında tarihöncesi birçok yerleşim tespit edilmiş ve hatta bu yerlerden bazıları bölgemiz de henüz eksik olan Neolitik Çağa bile tarihlendirilmiştir. Daha sonrasında, Devrekâni Kınık bölgesinde yapılan kazılar da ise İlk Tunç Çağı (MÖ 3500-2000) denen ve yerleşimin I. Tabaka’sı olarak adlandırılan MÖ 3250’lerde başlayıp MÖ 2750’lerde son bulan bir yerleşim aşamasıı bölgenin geçmişine ışık tutmaya başlamıştır.
Son olarak ise Araç ilçemiz Başköy sınırlarında kalan Kahintepe yerleşimi ise henüz yeni bir kazı olmasına karşın bilinen bilgilerimizi oldukça değiştirecek, yenileyecek ve hatta şaşırtacak gibi görünmekte.Düzce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Nurperi Ayengin başkanlığında devam eden kazılara ilişkin ön bilgiler bu ay 70. Sayısı yayımlanan Aktüel Arkeoloji Dergisi’nde yer aldı. Kazı Başkanı Dr. Ayengin’in paylaştığı bilgilere göre İlk Tunç Çağı bölge taş endüstrisi, yerleşim planı, savunma sistemi ve dinsel uygulamalara ilişkin bulgular Kahin Tepe’nin oldukça önemli bir yer olduğunu göstermekte. Öte yandan yerleşim tipolojisi ve aynı zamanda seramik buluntularına göre İç Anadolu-Batı Anadolu geçiş bölgesi ve Marmara Bölgesi çağdaş yerleşimleriyle benzerlikler göstermesi, bölgemiz yerleşiklerinin Anadolu’nun diğer yöreleri ile kuvvetli bir kültürel ve ticari ilişki içinde olduğunu göstermekte.
Mevcut buluntuların şimdilik İlk Tunç Çağı’nı işaret ettiği kazılar belki de ilerleyen dönemler de bölgenin daha erken dönemleri olan Kalkolitik (MÖ 550-3500) ve Neolitik Çağlarına ilişkin sürprizleri de bizlere gösterecektir.
Kahin Tepe’ye ilişkin Kazı Başkanı Dr. Nurperi Ayengin’in makalesi “Karadeniz’de Prehistorik Bir Yerleşim: Kahin Tepe” devam eden sayfalarımızda:
“Kâhin Tepe” ve çevresindeki ilk araştırmalar, 1950 yıllarında Kılıç Köktenin aralıklarlabölgeye yaptığı araştırma gezileriyle başlamıştır. Enver Bostancı ve Ahmet Gökoğlu öncülüğünde Kastamonu’da yapılan yüzey araştırmaları ile de bölgenin arkeolojik potansiyeli belgelenmeye başlanmıştır. İlk sistemli yüzey araştırmaları ise 1995- 1998 yılları arasında Aslı Erim Özdoğan ve ekibi tarafından yapılmıştır.Filyos, Araç Barajı çalışmalarından önce Kâhin Tepe’de yapılan araştırmalar sonrasında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün oluru ve Kastamonu Müze Müdürlüğünün başkanlığı ile Nurperi Ayengin’ in bilimsel danışmanlığında kazı çalışmaları başlatılmıştır.
Araç Çayı ve Başköy deresinin çaya döküldüğü noktada, kayalık bir tepenin önünde çaya burun yaparak uzanan bir alanda yeralan yerleşimin tarihöncesi dönem insanlarınca tercih edilmesindeki en önemli faktör, bu iki su kaynağına yakınlığı olmalıdır. Bu iki akarsuyun debilerinin tarihöncesi dönemlerde daha yüksek olduğu akarsu yatağanın genişliğinden anlaşılabilir. Bu akarsu bir hendek görevi yaparak yerleşimin savunma sistemine de önemli bir destek sağlamıştır. Araç çayının diğer bir faydası ise besin ekonomisine katkısıdır. Bugün dahi halk tarafından Araç Çayı’ndan tatlı su balığı avlanıp tüketilmektedir. Çayın diğer bir avantajı ise tarihöncesi dönemlerdeki insanların ihtiyacı olan ve alet yapımı için kullanılan çay taşları açısından zenginliğidir. Bölgenin kayaçlar açısından da zengin olduğunu Maden Teknik ve Arama Genel Müdürlüğünün, Kastamonu ve ilçelerinde yapmış olduğu araştırmalardan bilinmektedir (serpantin, mermer, çakmaktaşı, bazalt, radyolarit, vd.). Hammadde açısından diğer bir zenginlik ise kil yataklarıdır.
Kâhin Tepenin kuzeybatısında ve hemen güneyindeki kesitlerde kil dolgular görülmektedir. Tarihöncesi dönem insanlarının ihtiyaç duyduğu çoğu hammadde kaynağı yerleşime yakın mesafelerde olup bu ihtiyaçlarını kolaylıkla gidermiş olmalıdırlar.
Kâhin Tepe’nin tarım arazisi olarak kullanılan doğu kısmı yoğun tahribata uğramıştır ve bu alanda yoğun olarak Erken Tunç Çağı seramiği ve serpantin balta, kırık bir mermer balta, fallus, öğütme taşları, “vurgaçlar!”, eziciler gibi sürtmetaş endüstrisine ait buluntular tespit edilmiştir. Tepenin batısındaki çamlık alanda ise yaklaşık 4500 metrekarelik bir kısım Erken Tunç Çağına tarihlendiği düşünülen bir sur sistemi ile çevrilidir ve çalışmalar sırasında bu sur sistemine dayalı dikdörtgen yapıların varlığı saptanmıştır. Sur sistemi ile çevrili Erken Tunç Çağı yerleşimine 45 metre uzaklıkta bulunan tepenin doğu kısmında adak çukurları yer alır. Ancak tarımsal faaliyetler bu yuvarlak plan veren, gelişigüzel düzeltilmiş taşlardan örülen adak çukurlarının çoğunu tahrip etmiştir. Sadece bir tanesi diğerlerine nazaran daha iyi korunmuş durumdadır. Korunmuş olan adak çukurundan dönemin tipik özelliğini yansıtan bir idol ortaya çıkartılmıştır.
Adak çukurlarının altında tespit edilen sürtme taş endüstrisinin işlikleri Erken Tunç Çağı adak çukurlarının yapımı esnasında tahrip edilmiştir. İşlik kazılarında yarı işlenmiş ya da bitirilmemiş eserler üretim zinciri aşamaları hakkında önemli bilgiler verir. Bu sürtmetaş endüstrisinin yapımında kullanılan değişik tipteki çakmaktaşı aletler işliklerde bulunmuştur. Tarihöncesi insanların kayaçların mekanik özelliklerini anlamak için deneme yanılma yöntemi ile anlama çabaları içinde oldukları Kâhin Tepe’de bulunan çok sayıda buluntu üzerinde gözlemlenir. İşliklerden gelen taş buluntulara baktığımızda çeşitli aletler, boncuklar ve bunların dışında sembolik anlam taşıyan ünik buluntular ele geçmiştir. Bu buluntular arasında en dikkat çeken bazalt taşından işlenmiş olan şahin başı tasvirli buluntudur ancak sembolik bir anlam taşıdığı düşünülen bu şahin başının hangi amaçla yapıldığı bilinmiyor. Dikkat çeken diğer buluntu ise boğa veya koç boynuzu formu verilmiş taş objedir. İşliklerde bunların dışında çok sayıda sembolik amaçla üretilmiş buluntular tespit edilmiştir. Motorlu tarım her ne kadar tahrip etmiş olsa da işlikler yuvarlak plan veren bir mimariye sahiptir. Taş işliklerinin kesin tarihlendirilmesi karbon testlerinden alınacak sonuçlar ile daha iyi anlaşılacaktır.
Kâhin Tepe kazısının ilk sezonu olmasına rağmen çok önemli bilimsel sonuçlara ulaşılmıştır. Batı Karadeniz’in erken dönemlerine tarihlendiği düşünülen ilk taş işlik alanlarının bulunması bölge ve Anadolu Arkeolojisi için oldukça önemlidir.
Erken döneme tarihlendiği düşünülen taş işlik alanında sürtmetaş endüstrisinin bütün aşamalarının takip edilebilmesi ile çok önemli bilimsel verilere ulaşılmıştır. Kâhin Tepedeki sürtmetaş seri üretiminin bölge ticaret veya değiş tokuş ekonomisinde önemli bir rol oynadığı ihtimali yüksektir. Nitekim Mehmet Özdoğan, Türkiye’de taş buluntularla ilgili en önemli eksikliğin ‘taş işlikler ile ilgili bilgi eksikliği olduğunu belirtmiştir. Kâhin Tepe kazıları ile Batı Karadeniz’in bilinmeyen erken dönemleri ve Erken Tunç Çağı kültürleri daha anlamlı olacak.
Erken Tunç Çağı yerleşmesinin ‘Anadolu Yerleşim Planı’na uygun olarak yapılmış olması Kuzeybatı Anadolu ile bağlantıların güçlü olduğunu göstermesi açısından çok önemlidir. Adak çukurlarından gelen seramikler bölgeye yakın olan İkiztepe, Kuzeybatı Anadolu Erken Tunç Çağı yerleşimlerinden Küllüoba, Keçiçayırı, Marmara bölgesinde Kanlıgeçit’in seramik buluntularıyla benzerlik göstermektedir. Kâhin Tepede önümüzdeki sezonlarda yapılacak kazılarla bölge arkeolojisine önemli katkılar sağlanacağı anlaşılmıştır.