Nasıl geçtiği pek de anlaşılamayan bir eğitim-öğretim dönemi…
Arada okula gidişler, çokça evden ekran başında ders saatleri…
Pandemi esaretinden bunalmış, okul tadını özlemiş çocuklar…
Ardından gelen sınavlar…
Bu kez mevsim değişiminin yarattığı yazı bekleyişler…
Kademeli serbestleşme sonra…
Ancak şimdilerde biraz olsun yüzünü gösteren yaz günleri…
Ve tüm bunlardan sıkılmış, bunalmış çocukların kendilerini sokağa atmaya başlayışları…
Ve de ya sınıf geçme hediyesi olarak alınmış ya da daha önce alınıp depoya kaldırılmış bisikletlere atlayış…
Aslında çocukların bu keyfi yaşamaya başlaması, bunu tercih edenlerin bilgisayar ya da cep telefonu tutsaklığından kurtulması adına sevindirici elbette.
Ama yalnız…
Aman çocuklar!..
Ne üzüntü ne de büyük acılar yaşatın anne babalarınıza, sevdiklerinize…
Aman sürücüler!..
Ne bu acılara sebep olun, ne vicdanlarınızda ömür boyu taşıyacağınız yaralar açılmasına izin verin.
Yoğunlaşan trafiğin içerisine dalmaya başlayan bisikletlilerin sayısının ürkütücü biçimde artış göstermesinden dolayı yazıyorum bunları.
Evlerden uzak kalası acılar yaşanmaması için gücüm yettiğince bir uyarıda bulunuyorum sadece.
Sevgili çocuklar, bisiklete bineceksiniz elbette; koşup, oynayacaksınız da.
Ama ne olur bunu yaparken olabildiğince ölçülü olun.
Tehlikeli sürüşlerin uzağında durun, trafik kurallarını unutmayın.
Sürücüler…
Asıl sorumluluk sizde.
Ne olur çok dikkatli olun, bisiklet yoğunluğu yaşanmaya başlanmış bu günlerde.
Onlar çocuk, siz yetişkinsiniz.
O yüzden çok daha dikkatli olmak durumundasınız.
“Birden önüme fırladı” gibi haklı gözüken gerekçelere sığınmanın yaşanabilecek bir acıyı dindirmeye faydası olmayacağını bir an olsun çıkarmayın aklınızdan; ne olur!
Büyüklüğünüzü gösterin, trafikte hep savunmada kalın.
Gözde MINIK