Duygu Doğan, Azra Akıncı, Eda Asar, Nil Karabina, Peri Berker; yaşları 17 ile 20 arasında genç kızlarımız ve biz hiç birimiz tanımıyoruz.
Çünkü hiç biri her akşam tüm TV kanallarında çıkan iki, üç saat süren saçma sapan dizelerde oynamıyorlar.
Evlilik veya kayboldu ben buldum programlarının sunucusu da değiller. Şımarık futbolcu veya artist yanlarında da göremezsiniz bu kızları.
Kim o zaman bu kızlar? Söyleyelim, Avrupa şampiyonu cimnastikçilerimiz onlar.
Her biri 4 – 5 yaşında bu spora başlayıp haftada altı gün sekiz saat idman yaparak bu başarıyı elde ettiler.
Ülke olarak esamemiz okunmayan bir dalda cimnastikte bize Avrupa şampiyonluğunu getirdiler. Ve biz ülke olarak altın madalyalarını gözümüze sokunca onlardan haberdar olduk.
Hâlbuki si yıllardır sporu sadece (ülke ve takım olarak hiçbir başarımız olmayan) futboldan ibaret biliyorduk. Tabi ki de spor dediğin erkek işidir bizim memlekette. Oda futboldur. Her Pazar gecesi tüm kanallarda futboldan başka bir şey konuşulmaz. Sanırsın dördüncü dünya kupası alma mücadelesini veriyoruz. Ya da şampiyonlar liginde iki Türk takımı finalde karşılaşacak. Kendimiz çalıyor, kendimiz oynuyoruz.
Kadın voleybol takımımızın peşinden cimnastikte de altın kızlarımız göğsümüzü kabartmışhaberimiz yok. Bu altın kızlarının hepsi de annelerinin yönlendirmesi ile bu spora başladıklarını belirtiyorlar.
Bu ülkeyi kadın cinayetleri ile değil kadın sporcularının başarıları ile anılan bir ülke yapacaksak bu annelere, bu kızlara çok ihtiyacımız var.
Eğitimli, kendi ayakları üzerinde duran, işte, sporda, sosyal çevresinde başarılı kadını öldürmeye kimsenin gücü yetmez.
Şimdiki hedef olimpiyat ve dünya şampiyonluğu. Voleyboldan sonra cimnastikte de kadın sporcularımız erkeklerin önünde gidiyor.
Altın kızlarımıza ve onlara gerekli desteği sağlayan,başta Türkiye Cimnastik Federasyonu yetkilileri olmak üzere herkese saygı ve şükranlarımı sunarım.
Feza TİRYAKİ