“EN ÖNEMLİ SEÇENEK”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, dün geldiği kentimizde partisinin il başkanlığı binasının açılış törenine katıldı.Partisine katılanlara rozetlerini takan Akşener, konuşan bir Türkiye için yola çıktıklarını dile getirdi ve “İYİ Parti konuşan, katma değer üreten, çocukların iş bulabileceği, umut edebileceği bir ülke için yola çıktı. ‘Alternatif yok’ diyorlar. Bu milletin kurduğu İYİ Parti, en önemli seçenektir, alternatiftir. Sizlerin takdiri ile biz hem iktidarı, hem cumhurbaşkanlığını alacağız” dedi.
“MEHMETÇİĞİN ARKASINDAYIZ”
“İYİ Parti, yolları kapatılan bir Türkiye’de, milletimiz adına yol bulmak için, yol açmak için kurulmuş, milletinin kurduğu bizi de başına bekçi olarak tayin ettiği bir cesurlar hareketidir” diyen Akşener, TSK’nın Zeytin Dalı Harekatı’na da işaret etti ve “Allah askerlerimizi korusun. Bugün Afrin’deyiz. Şanlı ordumuzun, kahraman Mehmetçik’imizin arkasındayız, onların duacısıyız. Allah hiçbir ana kuzusunun ayağına taş değdirmesin. Zafer nasip etsin, sağ salim evlerine dönmelerini nasip etsin” diye konuştu.
Konuşmanın ardından il başkanlığı binasının açılış kurdelesini kesen Akşener, partililerle görüştü.
Cumhuriyet Meydanı’nın kapalı dere üstü bölümünde kurulan platformdan halka hitap eden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yaptığı konuşmada gündeme ve Kastamonu’ya dair değerlendirmede bulundu.
Meral Akşener,Kastamonululara hitap ederken şunları söyledi:
“Bugün açılışını gerçekleştireceğimiz Kastamonu İl Başkanlığı binasıyla 34 İl’i tamamlamış oluyoruz. Partimiz 25 Ekim’de kuruldu. Türkiye’nin ayak basılmadık yeri kalmayacak. Bu uzun zamandır Türkiye’de siyasi parti alanında yapılmış bir çalışmadır. İnsan zorluklarla karşılaştığı zaman çözüm buluyor. Onun için İYİ Parti, yolları kapatılan bir Türkiye’de, milletimiz adına yol bulmak için, yol açmak için kurulmuş, milletinin kurduğu bizi de başına bekçi olarak tayin ettiği bir cesurlar hareketidir. Türk milletinin iradesinin kararlılığının olduğu bir siyasi harekettir.
Bugün Kastamonu’dayız, Şeyh Şabanı Veli Hazretlerinin torunlarının arasındayız. Kastamonu, özel bir yer. Türkiye, üç tarafı denizlerle kaplı olan bir yer. Bir tarafı dağ, bir tarafı deniz, bir tarafı da tarım kenti. Bir tarafı da sanayi şehri olması lazım, bir tarafıyla Türkiye’yi doyuran şehirlerdin birisidir. Kastamonu’da 7 bin 500 irili ufaklı sanayi tesisi var, ama sadece 450’si ihracat yapabilmiştir.
Salı günleri TBMM’de vaaz günü oluyor. Meclis’te vaaz veriliyor. Bugün Türkiye’nin büyüdüğünü iddia edenler, gelsin görsünler. Türkiye, ekonomik manada sayısal olarak büyüyor olabilir, ama kalkınma ile büyüme kardeş olursa o ülke refah içerisinde olur. Gayrisafi milli hasıla doğru dürüst paylaştırılırsa o ülkede, o şehirde elbette ki refah olur, ferah olur.
Kastamonu diğer bir yönüyle tarım kenti ve üretim kenti. Şeker fabrikanız var, 163 kişiye düşmüş. Daha evvel 630 kişinin çalıştığı fabrika düşe düşe 163 kişiye düşmüş. Peyderpey fabrikanın eskimesine, peyderpey ölmesine yol açan bir tavır bu. SEKA’ya aynı şeyi yaptılar, kağıt fabrikalarına aynı şeyi yaptılar, bütün fabrikalara aynı şeyi yaptılar. Büyükşehirlerde bu fabrikaların yerlerini kupon gibi dağıttılar, arazileri aldılar, TOKİ’ye verdiler, yandaşlara verdiler. Oralarda apartmanlar yapıldı.
İŞSİZLİK
Türkiye’nin en büyük sorununun başında işsizlik geliyor. Kastamonu, Türkiye’nin en büyük işsizlik olan illerin başında geliyor. Kastamonu, Türkiye’de en çok kahvehane olan bir memleket. İşsizlik ve sanayi birbirlerini ortadan kaldıran mesele olması lazımken, sanayi çöktükçe işsizlik artmış.
TARIM – PANCAR – MAZOT
Tarımda da 2002 yılından 2017 yılına kadar her yüz dönümü yani tarımın yüzde 33’ü ekilecek yerler boş. Pancar ekerdiniz, pancara kota getirildi, onun yerine Amerika’dan ithal edildi, hepimiz ithal edilen mısırdan zehirleniyoruz. Amerikan çiftçisi zengin oluyor, 1 liraya mazot kullanıyor. Kastamonu çiftçi ise 5,4 liradan mazot kullanıyor. Çiftçilik yapılabilir mi? Bu şartlarda çiftçilik yapılamaz. Gerekçede bizim çiftçimiz ürününü pahalıya üretiyor diyorlar. Pahalıya üretir tabii ki, siz Amerikan çiftçisinin ürettiği mısırı alırsanız, onlar mazotu 1,5 liradan kullanırken tabii ki pahalıya üretir. Kanada’dan, Sudan’dan, Sırbistan’dan, Çin’den birde Kastamonu’nun şeker pancarı değil sadece sarımsağın da merkezi. Sarımsağı nereden alıyorlar, Çin’den! Çin çiftçisi zengin oluyor, Kastamonu sarımsağını tarlada bırakıyor. Neymiş, Kastamonu’da çiftçi pahalıya üretiyormuş. Kastamonu, sarımsağını pahalıya üretiyormuş. Türkiye’yi doyuran, besleyen şehirlerimizden birisi olan Kastamonu, ürettiği bu ürünleri uluslararası satamaması, rekabette yer alamayışı sebebi elbette ki bugün bizi yönetenlerdedir.
“HAYVANCILIK ÖLDÜ”
“Türkiye’de artık hayvancılık öldü. Sadece pancarı konuşsak, pancar şeker üretimin sağlar, çiftçi onunla geçinir, küspesi ile de hayvancılık yapılır. Hayvancılık öldü gitti. Sırbistan’dan et ithal ediyoruz. Sırbistan’dan domuz kemiği yemleriyle yetiştirilen hayvan etlerini ithal edip sonra imha ederler. İçinden kurt çıkar, çürük çıkar. 11 yıllık Sırbistan’dan et ithal edersiniz.
“BİLEREK YAPIYORLAR”
“Bu mantık, bu yönetim anlayışı şehirlerimizi şehir şehir şehir fakirleştiriyor, şehir şehir muhtaç hale getirme, çocuklarımızı muhtaç hale getirip, boyun eğen, sorgulamayan, soru sormayan bir insan kitlesi oluşturmak amacıyla kesinlikle bilerek yapıldığına inanıyorum. Eskiden derdim ki bilmedikleri için yapıyorlar, şimdi diyordum ki bilerek yapıyorlar. Her yeri beton yığınına çevirdiler, çiftçimizi yok edip, tarlalarımızı boş bırakıp, Ankara’dan dönümlerce tarlanın ekilip biçilmediğini gördüm, günahtır. Dolayısıyla nohudunu, buğdayını, sarımsağını, mısırını, soğanını, etini, pirincini ithal eden bir ülkenin başkasına kafa tutması mümkün müdür. Hayır, mümkün değildir. Önce şehirlerimizde yaşayan insanlarımızı çaresiz bırakmak, daha sonrada BOP Eş Başkanının, kendi geleceğiyle Türkiye’nin geleceğini üst üste koyduğu bir Türkiye ile karşı karşıya bırakmaktır esas olan. Biz, bu yola milletimiz istediği için çıktık, korkmadan çıktık, herkesin korkutulduğu bir yerde hiçbir yer ve hiçbir merci olmadan bu yola çıktık.
“TÜRKİYE KONUŞAMIYOR, KORKUYOR”
“Türkiye konuşamıyor ve korkuyor. Kabul günlerinde, kısır günlerinde, altın gününde kadınlar konuşamıyor. Söyleyecekleri bir söz, acaba belediye başkanının, il başkanının kulağına gider mi diye konuşamıyor, konuşturulmuyor. Çocuğum işsiz kalır mı diye. Bu yüzden konuşamıyor, konuşturmuyorlar. Ama şimdi biz yola çıktık, biz konuşan, konuşturan bir Türkiye için yola çıktık. Partimiz kurulmadan önce kurdurmazlar dediler, hadi kurdurmayın dedik görelim. Partimiz kuruldu. Şimdi de seçime sokmayacaklar diyorlar, bizde diyoruz ki, ‘Hadi bakalım, seçime sokmasınlar da görelim’. Herkes iktidardan korkuyor, iktidarda bizden korkuyor, ne yapalım. Eğer bizi zamanında dinleselerdi, muhalefete kulak verselerdi…
“AMERİKA İLE DOST MUYUZ, DÜŞMAN MIYIZ CEVAP VERİN?”
“Şuanda Afrin’deyiz, ordumuzun, askerimizin her zaman arkasındayız. Allah hiçbir ana kuzusunun ayağına taş değdirmesin, sağ salim evlerine dönmesine nasip etsin. Ama Suriye politikasını konuşmuş olsaydık, bugün Türkiye’nin içerisinde bulunduğu şartlar aynı olmazdı. Önce Esad kardeşim oldu, aile boyu gezdiler, sonra birden katil Esed oldu. Bunların neticesinde biz, Suriye ile üç yıldır uğraşıyoruz. 3,5 milyon ülkemizde mülteci var. Onları yerinden yurdundan ettiler, durup dururken bir ülkenin iç işlerine karışıldı, demokrasi getirelim derken 1 milyon insan öldü, 3,5 milyon insanı da ülkemizde misafir ediyoruz. Bu kime yaradı, ülkemize yaramadı, Suriye’ye yaramadı. Ama Suriye’de şuanda hangi ülkeler var, İran, Rusya, Amerika var. Suriye’de Esed’in yanında İran ve Rusya var, PYD/YPG denilen PKK’nın uzantısı bu örgütlerin yanında da Amerika var. Bugün vaaz veren muhteremlere soruyorum, AK Parti’nin genel başkanına soruyorum. Biz, Amerika ile dost muyuz, düşman mıyız. Kardeşim buna cevap ver.
“DÜŞMANSAK İNCİRLİK
NİYE KAPATILMIYOR?”
Türkiye’nin bekasını tehdit eden asıl iktidardır. Saray komisyonu, Türkiye’nin bekasını tehdit edenlerin yeri oldu. Bakanın, danışmanın dost olduğumuzu söylüyor. Sen kafan estikçe bağırıyorsun. Afrin’de 30 bin mi 40 bin mi belli değil, bir ordu kurulmuş, ABD tarafından PKK’ya, bizim sınırımız çepeçevre çevreleniyor ve ABD ile ilişkimizin bu millet tarafından bilinmesine ihtiyaç var. Sayın Erdoğan ABD ile Türkiye dost mudur, düşman mıdır? Bu cevabı vermelisin, vereceksin. Eğer dostsak, İran ile Rusya ile Esad rejimine karşı mıyız, yanında mıyız. Bu sorunun cevabını vereceksin. Eğer ABD ile düşmansak, o zaman Kürecik ile İncirliği niye kapatmıyorsun. Her seferinde olan Türkiye’ye oluyor.
“MİLLİ GÜVENLİK PROBLEMİSİNİZ”
Bu ülkenin itibarını iki paralık etmeye kimsenin hakkı yok. Bıktık sizin kandırılmanızdan. Bıktık sizin aldatılmanızdan. Ya safsınız, saflıkla bu iş yürümez. Ehliyetliyseniz zaten orada duramazsınız. Artık Türkiye için bir milli güvenlik problemisiniz. Saray koalisyonu, Türkiye’nin bekasını tehdit eden elbette sizsiniz.
“ALDATILMANIN BEDELİNİ MİLLET ÖDEDİ”
Afrin’de gençlerimiz şehit oluyor. Mehmetçik sizin stratejik bir çukura düşürdüğünüz Türkiye’yi oradan canı pahasına çıkarıp, geri getiriyor. Siz bozdunuz, onlar silah zoruyla düzeltiyorlar. Aynı 15 Temmuz’da bu ferasetli millet, köprüden devleti toplayıp, getirdiği gibi. Siz dağıtıyorsunuz, millet topluyor. Bu arkadaşları FETÖ aldattı, Obama aldattı, Merkel aldattı, Apo aldattı, aldatmayan adam kalmadı. Şimdi Trump aldatıyor. Önüne gelen aldattı. Bütün bunun bedelini millet ödedi. Ama bunlar hiç bedel ödemedi. Hayatlarından fedakarlık yok. Uçaklarından fedakarlık yok. Seyahatlerinden fedakarlık yok. Zenginliklerinden fedakarlık yok. Biz Rusya ile İran ile dost muyuz, düşman mıyız? Böyle bir dış politika olamaz. Yeminle söylüyorum. Bunun bedelini hep beraber biz ödeyeceğiz. Bu gariban milletin evlatları ödeyecek, sizin çocuklarınız ödeyecek.
‘FETÖ’cüler tarafından sorular çalındı. FETÖ’cüler çaldı’ dendi, e kabul. Peki, niye o soruların çalındığı dönemde atanmayan o çocukların hakkını yerine getirmiyorsun, Niçin onları atamıyorsun, niçin hakkı teslim etmiyorsun. Bir yüzükle yola çıktın çoluğunun çocuğunun gemicikleri var, gemicik filosu var. Hakkınızı helal ediyor musunuz? Ben de haram zıkkım ediyorum. Sonuçta her aldatılmanın bedelini ödeyen sizsiniz, özellikle kadınlar, özellikle anneler özellikle gençler. Türkiye’nin her tarafında 34 ilin 34’ünde de birinci öncelik insanların birinci problemi 4 yıllık üniversite mezunu genç işsizliği. Bu anneler o çocuklarına üzülüyor. İş bulabilmek için taşeron yanına girebilmek için AK Parti’den kağıt getirmek gerekiyor mu? Gerekiyor. E peki bu kul hakkı değil mi? Kul hakkı. Sizin çocuklarınıza niçin taşeron yanı o da artık kağıtla bırakılmışken devletin ballı maaşları da bu arkadaşlara tanınıyor. Bu hakkı helal ediyor musunuz. Haram olsun, böyle şey olur mu?
“BİRAZ TARİH ÖĞRENİN”
İktidar, Kocaeli’nde kızıl elmayı yanlış anlayarak namazdan sonra cemaate elma dağıttı. Afrin operasyonu esnasında ‘Kızıl Elma’ diye bir konu ortaya çıktı. Bir gence soruldu. Nereye gidiyorsun. Kızıl Elma’ya. Ailene ne diyorsun. Beni beklemesinler. Ciğerimiz yandı. Şimdi bir de AK Parti’nin genel başkanının kızıl elma gibi bir meselesi oldu ‘Bizim kızıl elmamız var’ dedi. Ben de valla rezil olmasın diye uyardım. Dedim ki bak sen kızıl elmadan anlamazsın siz şimdi bunu bildiğiniz bir kırmızı elma zannettiniz, ayıp olur, ondan sonra millet dişlemeye başlar, bunu yapma sakın. Aynen öyle oldu biliyor musunuz. Kocaeli’nde bunların partisi Cuma namazından sonra kırmızı elma dağıttı kızıl elma diye. Bu kadar uzaklar. Şimdi diyorum kızıyor. 2002’den beri söylüyorum, ne olursun 100 sayfa tarih öğren kardeş, 100 sayfa coğrafya, 100 sayfa bu ülkenin kültürünü öğren. Dizilerden tarih öğrenir, e olacağı budur. Süleyman Şah Türbesini kaçırmak yerine orada durmuş olsaydı, YPG’den yardım isteyerek ecdat toprağını kaldırıp Süleyman Şah’ın naaşını kaldırıp yer değiştirmiş olmasaydın bugün bu problemle karşı karşıya kalmazdın. Tarih bilseydin orada gider ölürdün işte. Bir tane de çıkmış kongrede başkanına şöyle diyor ‘Başbakan bizi Afrin’e gönder, hahhah gülüyor, kapıda bekleyin. O gün 11 şehit var. Yüreği dağlanmayan bilmez kardeş. Hani var ya bir türkü: Zenginimiz bedel verir askerimiz fakirdendir. Şimdi şehit olmanın ne kadar zor, doğrudur, amenna saddakna. Allah Peygamber Efendimizin yanına komşu eyleyecek. Ama bu seçimin, yani sözleşmeli er ve sözleşmeli subay, başçavuş mesleğini sadece aynı insanların çocuklarına bırakırsanız, sizinkiler ballı maaşlarla çalışırsa devlet kadrolarını oluşturursa onun için askere giderken bozkurt yapar, senin yanındaki rabia işaretini yapanlar da ‘bravo şehit oldun’ der ama tekrar giderler o büyük ballı maaşlarını almak. Bunlar harama alıştı harama, kul hakkına alıştılar kul hakkına. An itibariyle yapılan yanlışların Mehmetçik tarafından silah zoruyla düzeltilmesidir. Bu da bir kul hakkıdır.
“EN ÖNEMLİ ALTERNATİFİZ”
İyi Parti Türkiye’ye iyi gelecek. İyi Parti, konuşan Türkiye ve şehir şehir sanayisi yok edilen tarımı yok edilen şehirlerimizin yeniden tarımla sanayi ile katma değer üreteceği bir Türkiye’yi inşa edecek.
Gençlerimiz umutsuz. Soruyorsunuz hayal kuramıyor çocuklarımız. Bu çocukların iş bulabileceği bu çocukların umut edebileceği bu çocukların yarınıyla ilgili bu ülkeye büyük bir aşk besleyeceği bir yönetim anlayışını getirmek için yola çıktık. Bugüne kadar şöyle bir şey yapıldı işte alternatif yok. Türk milletinin kurduğu İyi Parti en önemli alternatiftir en önemli seçenektir. Allah’ın izniyle sizlerin takdiriyle biz 18’de mi olur 19’da mı olur inşallah hem iktidarı hem cumhurbaşkanlığını yeniden biz alacağız ve tek adam yönetim anlayışını ortadan kaldıracağız. Diyorlar ki gitmez, şimdi diyorlar ki sen kazandığın zaman da gitmez bu arkadaş. Aynen öyle, ben de diyorum ki gider gider siz oy verin öyle bir gider ki. Dolayısıyla üreten konuşan yarışan barışan adaletli, hukukun üstünlüğünü tesis etmiş, gençleri umutlu, kadınları mutlu erkekleri ve emeklileri gelecek endişesi taşımayan bir Türkiye’yi Allah’ın izniyle beraber el ele vererek yeniden inşa edeceğiz. Ama sizden bir istirhamım var. İyi Parti’nin cesur insanları, iyi insanları kapı kapı gezeceksiniz. Her yakınınızla konuşacaksınız, her bir dostunuz arkadaşınızla irtibat kuracaksınız ve İyi Parti’ye oy isteyeceksiniz. AK Parti’nin teşkilatları eskisi gibi çalışmıyor. Çünkü onlar kibirlendiler artık. Dolayısıyla iddia ediyorum İyi Parti Kastamonu’ya iyi geleceği gibi AK Partililere de iyi gelecek.”
Meral Akşener konuşmasını ardından bir süre açılışını yaptığı parti binasında il ve ilçe teşkilatları ile görüştü. Ardından da Karabük iline geçti.
CENGİZ MUHZİROĞLU