Birçok şeyin aynılığı… Son dönemlerde yazılarımda kullandığım ve içeriğinden çok sıkıntı duyduğum bir kavram. Küreselleşme denilen olgunun zararlı yan etkisi… Kentlerin, mimarilerin, düşüncelerin, insanların, alışkanlıkların, eğilimlerin aynılaşması. Hem de bu süreç herkesin, her şeyin farklı olmak sloganıyla yola çıktığı bir durum.
Toplu yapı gruplarıyla birbirinin kopyası olan yaşam alanları, özgüven eksikliğinden aynı eğilimlere sahip insan grupları, belki maddi hırsların belki de üşengeçliklerin itelemesiyle kopyala-yapıştır projelerle yapılan mimari üniteler…
Ve bu aynılık, insanın yaratıcılığını yok eden, özgünlüğü dünya dışına atan, geçmiş ile geleceğin anlamını yok eden bir kanser. Kanser ki, insana saygıyı doğaya minneti kemirip bitirdiği gibi, ulvi tüm varoluşa dünyevi urbalar dikerekten yaşamı sadece bir soytarı sahnesine çeviriyor.
***
İşte böylesi bir kaostan kurgu dünyada yaşama insanca, nezaketle, akıl dolu ve sadeliğin zarifliğiyle dokunuşlar yapanları görünce yaşamanın umudu yeniden tazeleniyor. Böyle de bir insan var hayatımızda…
İnsana, hayata, doğaya, toplum yaşamına, bilgiye ve bilime, geçmişin tecrübesine geleceğin umuduna insanca, saygıyla dokunan bir kişi o; mimar Nur Özkendirci Özbek…
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezun Nur Hanım. Mesleğindeki başarısını iş yaşamında olduğu kadar akademik alanda da sürdürüyor. Geçen yıl bitirdiği doktora tezi ile Kastamonu’ya bambaşka bir bakış açısı, koruma kültürü uygulaması sundu.Çalışmasında Kastamonu gibi ülkenin birçok yerine göre daha iyi korunmuş bir örnek üzerinde geleneksel konut yerleşimlerinin sürdürülebilirliği tartıştı ve aynı zamanda bu bilim dünyasının çok değerli doktora tezi kendisi tarafından Kastamonu’ya adandı…
***
Adamışlık demişken, Nur Hanım, bir aile hayratı olarak da birkaç yıl önce çok güzel bir camiyi yine Kastamonu kazandırdı. Eligüzel Sitesi içinde, yine ailenin kendi arazisi üzerine, Nur Hanım’ın titizlikle tasarladığı ve işin başından sonuna kadar mutfağında olduğu, parmakla gösterilecek bir cami mimarisi örneğini baba ve annesi, Yüksel EligüzelÖzkendirci ve Ünal Özkendirci hayratı olaraktoplum yararına sundu.
Nur Hanım’ın bir mimarın çok yönlü düşüncesiyle yaptığı cami, yukarıda bahsettiğim tüm aynılıklardan, gösterişlerden ve yapılmış olmak için yapmaktan tamamen uzak. Sade, zarif ve yalın bir mimariye sahip Eligüzel Cami. Caminin planı ve konum oturumunda insana saygı, çevreye saygı ve Yüce Yaratıcı karşısında insanın had bilir mütevazılığı göz önünde tutulmuş. Işığın aydınlığı ön plana alınarak, ibadetin gönülleri ışıldatan manası her bir noktaya nakışlanmış. Cami, içinde bulunduğu park ile organik bir bağda yapılmış ancak garip bir şekilde daha sonra yapılan bir duvar ile bu bağa kısmen zarar verilmiş.
450 metrekare’lik bir alana yapılan camiyi Nur Hanım, 2012 yılında tasarlamaya başlamış ve 2016 yılında da hizmet vermeye başlamış. Cami hem geleneksel cami mimarisi ile süsleme sanatının inceliklerini taşırken hem de çağdaş düşüncenin bir buluşması şeklinde. Cami oldukça aydınlık ve ferah iç mekâna sahip, ana mekânın yanı sıra kış ayları için alt katta ufak bir mescitte düşünülmüş. Aynı zamanda çeşitli kurslar için farklı mekânlar da var. Camiye girişte engelli vatandaşlarda düşünülmüş, hem üst kata hem de alt kata ulaşan engelli rampaları da eklenmiş. Caminin içinde rahlelerden taburelere kadar her şey gelenekselliğin yeniden yorumlanması ile yapılmış. Öte taraftan mihrap, klasik bir mukarnas şeklinde tasarlanmış ki Eligüzel Cami son yıllarda yapılan tüm örneklerinden ayrılarak bir mimari harikaya dönüşmüş. Camideki bir başka detay olan her bir taşın perdahlanmış olması, A’dan Z’ye başta Allah’a sonra da insana olan saygıyı göz önünde tutarak tasarlanmışlığını gösteriyor.
Nur Hanımın yapmış olduğu bu camideki yalın estetik, aslında Anadolu İslamı dediğimiz anlayışın en güzel örneklerinden biri bence. Benim bu görüşümü kuvvetlendiren bir başka unsur da musalla taşları başına eklenen En’am Suresi 162’nci ayetindeki “De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir” ifadeleri oldu. Çünkü ibadet gösterişsiz bir şekilde yalnızca Allah’a yapılır…
***
Mimar Nur Hanım’a ve tüm ailesi geçmişte olduğu gibi bugün de hayırseverliklerini sürdürüyorlar ve eminim Kastamonu’dan, İstanbul’dan, meslek ve toplum çevrelerinden bunun karşılığını da görüyorlar. Sanırım buna bir örnek, Nur Hanımın geçtiğimiz günlerde Uluslararası Lions Konfederasyonu’nun yaptığı “2019 Yılı Fark Yaratan Kadın Girişimci” yarışmasında ödül alması ile oldu.
Kendisini ne kadar tebrik etsek ne kadar minnet duysak az. Yaptıkları ile yaşamı ile, sundukları ile yaşamımıza, Kastamonu’ya fark katan bu değerli insanı tanımış olmak ve yaşamlarımıza daha nice güzel şeyler sunacak olduğunu bilmek çok güzel bir duygu…