Turizm pastasından hak ettiğimiz payı alamadığımız ortada, birçok farklı turizm çeşidine hitap ettiğimizi iddia etsek de belli ki mevcutlarımız günü kurtarmıyor, emsallerimize fark yaratacak seçenekler lazım besbelli…
“Dinginlik” ve “bilgelik” turizmleri gibi.
Ilgaz dağı başta olmak üzere yekun ormanlarımızın ve tarihi alanlarımızın neden yılın 12 ayı turist çekemediğini anlamaya çalışırken karşıma çıktı “dinginlik” ve “bilgelik” turizmi…
Turizm literatürüne zaten yerli yerince girmiş ve ivmesini yükselten iki turizm alanı.
DÜNYA gazetesinde Muhterem İlgüner’in 9 Mart 2022 tarihinde yayımlanan “Dinginlik, bilgelik turizmi” yazısını okuyabilir meraklılar…
Zihin açmak için bire bir.
İlgüner’in ifadesine göre, “dinginlik turizmi”, turizm pastasının yüzde 17’sini 700 milyar dolar gelir ile oluşturuyor…
Muazzam bir pay.
Tarifi zor değil, “durgunluk, sükunet, fiziksel, psikolojik veya ruhsal” tat almak isteyenlerin tercih ettiği bir turizm çeşidi “dinginlik”…
Söylemeye gerek yok, üst gelir ve kültür gurubu turistlerin amade oldukları bir seçenek.
“Bilgelik turizmi” de çok fazla tarife hacet bırakmayan bir dal, Taşköprü’deki Pompeiopolis antik kentini ziyaret ederek, o zamanın bilgeliği ile ruhunu sağaltabilir turist, yahut, ilimizdeki birçok antik mirasa ev sahipliği yapan alanlarımız aynı ihtiyacı giderebilir ziyaretçi nezdinde…
Kaya anıtlarından tutun da, tarihi rotalara kadar, Kasaba Camisi’nden Kırkdirekli’ye kadar.
Kitlesel turizmden, popüler kültürden, trend modellerden sıtkı sıyrılmışlar için…
“Şifa.”
“Dinginlik” ve “bilgelik” turizmi dalları ülkemizde henüz iller tarafından tam anlamıyla sahiplenilmiş ve üzerine en azından fikri yatırım yapılmış alanlar değil…
Mevcut “klişe” modeller ile gün kurtarılmaya çalışılıyor.
Ekonomi faaliyetlerinin hemen her alanında olduğu gibi turizmde de “maddi” kazancın yolu “rekabet” etmekten ve “farkındalık” yaratmaktan geçiyor…
Aksi halde “kitlesel” akımın içinde heba olmamak elde değil.
Kastamonu’nun rol modellerini belki de “İtalya” yahut “Tibet” gibi “dingilik” ve “bilgelik” turizminin başat öncüllerinde aramak lazım…
Ilgaz dağında, ağaçların altında, ruhunu dinlendiren turistleri düşünmek heyecan verici değil mi?
Not: Küre Dağları Milli Parkı, Ilgaz Dağı Milli Parkı, İstiklal Yolu Milli Parkı…
“Dinginlik” ve “bilgelik” turizmi için aranıp da bulunamayacak destinasyonlar aslında.
Milli parkları sadece “doğa sporları” için varsayarak elimizdeki potansiyelin çok azını kullanıyoruz, mücevherin asıl “tek taşı” gözümüze görünmüyor…
Her ağaç, her bitki, her santimetre yol, geçmişe asılı kalan her kelime “öğretmen” bir bakıma.
Kaya anıtları…
Antik yerleşimler.
Farklı inanışların mabetleri…
Felsefeleri.
“Dinginlik” ve “bilgelik” turizmi Kastamonu için geciken bir şans…
Kapısını çalalım.
MUSTAFA AFACAN