2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti unvanını kucağımızda bulduk, Kültür ve Turizm Bakanı hemşerimiz Prof. Dr. Kurtulmuş’a ne kadar teşekkür etsek az, kısa süre önceki kabine değişikliği sayesinde ilgili bakanlık koltuğuna oturmamış olsa ne başkentliğimiz olurdu ne de haberimiz…
Aday bile olmamıştık çünkü.
2018’e 1 ay kala Türk dünyasına kültür başkenti olduk olmasına da…
İlimizde “yerel” yahut “yerli” veya “geleneksel” kültür namına ne kaldı peki?
Geçtim envai medeniyetlerin el verdiği yüzlerce yıl önceye dayanan tarihi mirastan, Türk kültürü adına ne kaldı bugün?
Bırakın Selçuklu, Beylikler, Osmanlı, Cumhuriyet dönemlerinden yadigar binaları; gündelik yaşama dair kültür namına hayata bakışımızda neyi muhafaza edebildik söyler misiniz?
Türk Dünyası Kültür Başkenti sıfatımızla bir yıl boyunca Türk dünyasına genelde hangi yerel kültürü, özelde hangi Türk kültürünü anlatabileceğiz?..
Yerel kültürün “K”sini silmek için kamu bir yandan sivil toplum bir yandan çırpınmıyor muyuz?
Çok uzağa gitmeye gerek yok, bizzat kamu, yerel yönetimler ve ayrıca kamudan destek alan sivil toplum örgütleri tarafından son 1 yılda ilimizde düzenlenen kültür etkinliklerini lütfen bir inceleyin…
Yerli Türk kültürü mü ön planda yoksa bir çoğunda üzerine inanç gömleği giydirilerek servis edilen Arabi, arabesk, zaman zaman da değeri kendinden menkul anlayışların kültürü mü?
Bizzat kamu temsilcilerinin ellerinde makas kurdele arkasına geçerek poz verdikleri kültürel etkinlik veya bina açılışlarını gözünüzün önüne getirin…
Kastamonu’ya dair neyin yerli, yerel yahut milli kültürüdür tüm bu imza attıkları?
Konakları, hanları, hamamları, medreseleri korumak ve ayağa kaldırmakla kültürel koruma tamamlanmış bir eylem olmuyor ne yazık ki…
Ya onlara hayat katan ruh ne olacak?
Günümüzde o “ruh” es geçiliyor işte…
Yerine yerli ve milli olmayan, dahası güya temsilcisi olduklarını iddia ettikleri kültürlerin devamı da olmayan anlayışlar hakim kılınıyor ne acı ki.
İyi bir iş yapıyormuşçasına fotoğraf verenler ileride umarım anlarlar yerli ve milli kültüre ne kadar zarar verdiklerini…
Umarım çok geç olmaz.
(Başka şehirlerin belediye başkanlarının ve milletvekillerinin Kastamonu’da ne işi var?..
İlin mülki idare ve ilçenin yerel yönetim temsilcisinin olmadığı törenlerde üstelik.)
Türk Dünyası Kültür Başkenti olduk…
Elimizde kaldı mı yerel ve milli kültür?
- ••
Not:
2018 yılı hazırlıklarımıza az buçuk katkı…
Osmanlı padişahının hediye ettiği saat kulesinin dibine inşa etmeye kalktığımız teleferik istasyonunun inşasını en azından 2018 yılı geçene kadar durduralım. Kastamonu Kalesi’nin böğrüne diktiğimiz lokantayı kamuflaj altına alalım, en azından uçaktan gözükmesin. 500 yıllık caminin ve hamamın karşısına yerleştirdiğimiz tuvaletin etrafını ağaçlandıralım. Yüksek katlı bina hayallerimizi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın direktif verdiği “5+1” ile sınırlayalım. “Salı Pazarı” namlı bir semtimiz var misal, Türk dünyasında asla böyle yapılaşma olmaması gerektiğini göstermek namına müze niyetine sunalım. Tarihi ve dini mekanlarımızı gölgeleyen, ardında bırakan çirkin binalarımızı ne yapacağımıza açıkçası akıl erdiremedim, konuklardan rica edelim “yok saysınlar”. Yüksek katlı bina cehennemine dönme emaresi gösteren İnönü ve Kuzeykent mahallerinin başka vilayete bağlı olduğunu iddia edelim, harita üzerinde oynayalım. Definecileri maaşa bağlayalım, bir yıl boyunca iş bıraksınlar, memleketin canına okumasınlar. Dinlenmiş olurlar, 2019’da tam gaz çalışsınlar. Yemek kitabımızın olmadığına üzülmeyelim, lokantalarımızda da yerel yemek yok nasılsa. Türkü kasetlerimizin olmamasına da kafa yormayalım, düğünlerimiz misal, önce pop ardından “Erik dalı”.
Aklıma geldikçe yazarım…
Nasılsa önümüzde upuzun bir 20 gün var daha.