Kastamonu basınının ve Kastamonu basketbolunun bilge ismi, sevgili arkadaşımız, ağabeyimiz, yayın yönetmenimiz Ahmet Tamel’i, aramızdan ayrılışının ikinci yılında saygı, rahmet ve özlemle anıyoruz.
Geçirdiği rahatsızlığa yenik düşen Tamel, basketbola, yazmaya ve öğretmeye adadığı 64 yıllık ömründe yetiştirdiği onlarca sporcu, kaleme aldığı yüzlerce yazı ve örnek kişiliğiyle bir anıt gibi yükselmeye devam edecek…
GÜNDEM
Ahmet TAMEL
Onlar Türkiye’nin anaları
Türkiye Yardımsevenler Derneği, Cumhuriyet tarihinde biraz da kendiliğinden oluşan bir kadın dayanışmasının bu coğrafya üzerinde vücut bulup filizlendiği, filizlenip çınarlaştığı ender abidelerden birisidir.
Yardımsevenler Derneği, Anadolu topraklarında ana yüreğinin yekvücut olduğunu kanıtlayan ender bir oluşumdur… Gelecek kuşakların kulağına küpedir… Politize olmadan varlığını sürdürebilen, manevi değerler tarihinin altın yapraklarına not düşeceği Cumhuriyet Türkiye’sinin son belgesidir… T.C kafakağıtlı her vatandaşın kayıtsız şartsız güven duyduğu son kaledir belki de…
*
Kastamonu da, Türk’ün Anadolu toprakları üzerindeki sarsılmaz kalelerinden biri olmuştur hep.
Kastamonu, her dönemde kadına-erkeğe eşit değer vermiş, insana saygı duymayı varoluşunun amentüsü olarak kabuledegelmiştir; iyi de etmiştir.
Kastamonu insandır.
*
Kastamonu,1900’lü yılların ikinci çeyreğinden beri bu vasfıyla hiç yadedilmemiştir.
Oysa ki bu şehrin mütevazı insanları, vatanın bekası uğrunda girişilen cenklerde yitirdiği evlatlarının faizi olarak (!) vergisini noksansız ödeme sadakatini göstermekle de yetinmeyip, diğer ahlaki ve kanuni yükümlülükler istatistiklerinin de artı hanelerine yazdırmaya devam etmektedir ismini.
Bu, zaman zaman horlandığının farkına varan Kastamonulular’ın yüreğinde duyduğu, duyup da katlanmak zorunda kaldığı paradoksal bir sızıdır.
Kastamonu gerçeğinin farkında olan gerçek Kastamonulular, bir yandan ekonomik alanda gerekli atılımı yapamamanın sebeplerini sorgularken, öte yandan siyasal alanda masaya yumruğu- nu ses çıkaracak kadar sıkı vuramamanın bedelini ödemeye devam etmektedir.
*
Kastamonu insandır.
Kastamonu’nun “Şerife Bacı”sı vardır…
Kastamonu’nun böyle anlamlı bir günde adı rahmet ve şükranla anılmadan geçilemeyecek Necla (Erbaş) ablası vardır…
Günümüzde ise Ferhan (Çelen) ablaları var. Bu ablalar, bu analar, bu kadınlar bir kişi, üç kişi, on üç kişi değiller. Kastamonu’nun yürekli, vefakar, cefakar, buram buram sevgi kokan nice ablaları, nice kardeşleri, nice bacıları nice anaları vardır.
Kastamonu, 10 Aralık 1919 tarihinde yaptığı “Kadın Mitingi” ile Ulusal Mücadele’nin bayrağını Anadolu’nun bağrına dikme cesaretini göstermiş anaların ülkesidir.
Kastamonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ü ziyaretinde, heyetini kadınlarıyla zenginleştirebilmiş kentin adıdır.
Kastamonu, Cumhuriyet’in doğum sancıları çektiği Türkiye Büyük Millet Meclis’ine ilk kadın milletvekillerinden birini gönderebilmiş yörenin Anadolu’daki adresidir.
Velhasıl Kastamonu kadını, sadece biyolojik olarak değil, fikri olarak da doğurganlığı kanıtlamış kadınıdır.
*
Cennet, sadece anaların değil, yardımsevenlerin de ayağının altındadır kuşkusuz.
Bugün Kastamonu, (kadınıyla-erkeğiyle) Türkiye Yardımsevenler Derneği’nin yaptığı jestin onurunu yaşıyor.
Yardımsevenler’inhakbilirliğine duyduğu şükran borcunu naif yüreğinde hissediyor.
Bu onur, Kastamonu’nun olduğu kadar Türkiye Yardımsevenler Derneği’nin de onurudur. Bu buluşma bir “anneler” toplantısı değil, ” analar” kucaklaşmasıdır.
Anne ile ana aynı şey değildir Anadolu’da! Bunu bildiği için ozan (Nazım) şöyle der:
“Analardır adam eden adamı
Aydınlıklardır önümüzde gider
Sizi de bir ana doğurmadı mı
Analara kıymayın efendiler
Bulutlar adam öldürmesin”
Türkiye’yi yöneten 21. Yüzyıl’ın ana kuzuları, bir gün başlarını kaldırıp bulutlara doğru bakacaklardır elbette.
Lakin bakmakla görmek farklıdır!