2019-2020 Adli Yıl açılışı dolayısıyla Cumhuriyet Başsavcılığı Adliye binası önünde, Kastamonu Barosu ise Cumhuriyet Meydanı’nda tören düzenledi. Baro Başkanı Av. Özgür Demir, “Ahlaki değerlerin aşılandığı ve hiçbir iradeden etkilenmeyen insanların hukuk hizmetini sunması sağlanmalı, liyakat esası ön plana alınarak hizmetkârlar belirlenmelidir. Böyle olmalıdır ki hâkim – savcı ya da avukat olarak hukuk hizmetini sunan birey, ancak ve ancak hizmetkâr olduğunu aklından çıkarmamalıdır” dedi.
2019-2020 Adli Yıl açılışı dolayısıyla çifte tören düzenlendi. Adliye binası önünde düzenlenen törende Kastamonu Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ercan Uysal tarafından Atatürk Anıtı’na çelenk sunuldu. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla sona eren törenin ardından resepsiyon düzenlendi.
Kastamonu Barosu tarafından da Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törende ise Baro Başkanı Av. Özgür Demir tarafından Atatürk Anıtın’na çelenk sunuldu. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Demir tarafından günün anlam ve önemini belirten konuşma yapıldı.
Baro Başkanı Av. Özgür Demir, törende şunları söyledi:
“Uygar bir toplum tahayyül ediyorsak bunun olmazsa olmaz koşulunun her türlü hassasiyeti gözeten ve hukukun üstünlüğünü ilke edinen bir anlayış olduğu kuşkusuzdur. Ülkemizde hukukun üstünlüğünün tesis edilmesinde biz avukatlara çok iş düştüğünün bilincindeyiz. Bu mülahazalarla bu yargı yılında da hukukun üstün kılınması için gerek adliye koridorlarında gerekse meclis kulislerinde ter dökmeye devam edeceğiz. Adliye koridorlarında ter dökmek bir avukat için doğaldır. Yasama meclisi ile ilgili söylemimin nedeni, bir süre önce açıklanan yargı reformu strateji belgesinin mevzuat temeline kavuşması için yasama organı nezdinde de girişimde bulunulması gereken bir yasama yılının eşiğinde olmamızdır. Avukat kelimesinin bir strateji belgesine girmesi, eşine az rastlanan bir durumdur. Buradaki bütün hukukçuların malumu olduğu üzere avukatların yasama organından beklentileri bu güne kadar çoğunlukla duymazdan gelinmiştir. Bu belgenin mesleğimiz ve hukuk sistemimiz bakımından olumlu sonuçlar doğurmak üzere hızla yasalaşmasını temenni ederim. Hukuk fakültesi sayısının reform strateji belgesinin açıklanmasından sonra dahi artmaya devam etmesi, hukuk mesleğinin güvenliği için tehlike oluşturmaktadır. Yasalaşması halinde yeterli formasyonu veremeyen fakültelerden mezun olanları eleyecek olan bir sistemi öngören strateji belgesinin hayata geçmesi, son derece önemlidir. Bu gün ülkemizde; bulunan baroların hemen hemen tamamında en az mevcutlarının yüzde onu oranında stajyer avukat bulunmaktadır. Mesleğe yeni başlayan avukatların sorunlarının çığ gibi büyümekte olduğu da gözetildiğinde avukatlık mesleğine girişin (kazanılmış haklar da nazara alınarak) modern ülkelerdeki gibi standarda bağlanmasına hatta hukuk fakültesine kayıtta belirli bir puan barajının acilen getirilmesine ihtiyaç vardır. Aksi halde önlenemez sayı artışı çok olumsuz sonuçlara gebedir.
Burada değinmek istediğim bir başka konu ise şudur; ülkemizde birlik ve beraberliğe bu güne kadar hiç olmadığı kadar ihtiyaç bulunmaktadır. Sınırlarımızdaki askeri ve stratejik hareketlilik, bizleri kenetlenmeye zorunlu kılmaktadır. Bu denli kritik bir süreçten geçilmekteyken hukuk camiasının da birlik ve beraberlik resmi vermesi gerektiği kanısındayız. Yargıtay başkanlığınca, çok nazik biçimde adli yıl açılış törenine davet edildik. Bu davete baromuz çeşitli mülahazalarla icabet edemedi. Ancak bu husus, sosyal medya ve basın yoluyla duyurulmak yerine ancak davet sahibine davette izlenen usulle yazılı olarak bildirilmiştir. Aksi bir usulün benimsenmesi, hukuk kadrolarındaki birlik ve beraberlik algısını son derece ağır yaralamaktadır. Yine tüm kamuoyunun malumu olduğu üzere bazı açıklamalar incitici olmuş davet sahibi, katılım sağlanamayacağı hususunu davet edilen kurumdan değil sosyal medya ve basın üzerinden öğrenmiştir. İzlenen bu incitici usul, 2020 yılında 100. Yaşını idrak edecek olan ve her dönemde yurt ve insan sevgisi ekseninde birleşen Kastamonu Barosu’nca benimsenemezdi ve benimsenmedi de.
2019-2020 adli yılının özellikle mesleğe yeni başlayan hakim ve savcılarımız bakımından da farklı bir öneme sahip olduğuna inanıyorum. Hain girişim ve öncesindeki evrede derin yaralar alan yargı erkinin dimdik ayakta olduğunu göstermesinin mesleğe yeni başlayan yargı görevlilerinin hukukun üstünlüğü ve ailelerinden aldıkları ahlak bilincini devamlı gözetmelerinden geçtiği kanısındayız.
Kimi zaman avukat meslektaşlarımızın ulusal ve uluslararası hukuk ve ahlak kaidelerine aykırı muamelelere maruz kaldıklarını üzülerek müşahade ettik. Bu gibi uygulamalarla ilgili Hakimler ve Savcılar Kurulu nezdinde gerekli girişimleri yaptığımızı ve yapmaya devam edeceğimizi buradan açıklamak istiyorum. 1136 sy.Avukatlık Kanunu’nun 76.maddesinde yer alan ve barolara yüklenen hukukun üstünlüğünün korunması görevi çerçevesinde vatandaşa ve avukata karşı uygulanan hukuka aykırılıklarla devamlı mücadele edileceğini de belirtmek isterim.
Önce ahlaki değerlerin aşılandığı ve hiçbir iradeden etkilenmeyen insanların hukuk hizmetini sunması sağlanmalı, liyakat esası ön plana alınarak hizmetkârlar belirlenmelidir. Böyle olmalıdır ki hâkim savcı ya da avukat olarak hukuk hizmetini sunan birey, ancak ve ancak hizmetkâr olduğunu aklından çıkarmamalıdır. Hizmetkâr kelimesini özellikle benimsiyorum. Bu özü benimsemeden adalet dağıtmaya kalkan hukukçuların ancak egolarını tatmin ettikleri, kendilerinden daha güçlü bir erkle karşılaştıklarında ise adalet dağıtmayı bir kenara bırakarak gücün etrafında pervane oldukları gözlenmektedir. Bu anlayışla kariyer basamaklarını daha çok çalışarak değil hoş görünerek çıkmaya çalışan hukukçuların doğacağı da açıktır. Değindiğim gerekçelerle hukuk donanımı yüksek, etik değerlere bağlı hukukçuların adalet hizmetine alınması ve bu suretle yargı bağımsızlığının da güvence altına alınması zorunludur.
Hukukun üstünlüğü, biz hukukçuların elinde. Bizler ne kadar yukarı taşırsak o derece güçlenir hak, hukuk ve demokrasi. Buradan hukukun üstünlüğünü sağlamayı amaç edinen hakim savcı ve avukat meslektaşlarıma sesleniyorum. Lütfen işinizi dosdoğru yapın, sizler güç sahibi değil birer hizmetkârsınız. Bu bilinçle adalete olan inancı artırmamız temennisiyle hepinize saygılar sunarım.”