Prof. Dr. Sadık ERİK
Emekli öğretim üyesi
Dönemin sadrazamı (Başvekil) iken, Kastamonu’ya vali olarak atanan Abdurrahman Paşa eğitime çok önem veren bir vali olarak, 1885 yılında Anadolu’da ilk liseyi, Kastamonu İdadisi’ni açar. Yıllar sonra adı, kurucusunun adına izafeten Abdurrahmanpaşa Lisesi olur. Anadolu’daki tek devlet lisesi olduğundan, ülkenin çok farklı yerlerinden öğrenciler bu lisede eğitim görür. Gerek öğretmenlerinin kalitesi ve gerekse sahip olduğu araç-gereçlerle o dönem verdiği eğitim, adeta üniversite seviyesindedir. Çok değerli devlet adamları, askerler, bürokratlar, sanatçılar, yazarlar, hukukçular bu liseden çıkmıştır.
Uzun yıllar eski tarihi binasının yanındaki yeni binasında eğitimi sürdürürken, 2020 yılında tekrar önceki tarihi binasına kavuşur. Restore edilmiş olarak Rektörlükten devredilen bina, uzun yıllar özlemi çekilen bir eğitim müzesi için yeterli bir mekan açmış olur liseye. Yapılan titiz çalışmalar sonucu bu mekanın bir köşesinde mükemmel bir eğitim müzesi oluşturulmuş. Lisenin 137. kuruluş yılı kutlamaları, bu müzeyi tanımam için bir fırsat oldu. Müzede diğer çok değerli eğitim ve etnografik materyallerin yanında, benim açımdan çok ilginç ve kıymetli antika eser niteliğinde olan bir bitki koleksiyonu gözüme çarptı; daha doğrusu Müdür Bey hatırlatmış oldu. Koleksiyon, Ekim 1910 yılında Meysar Mıgırdıç Efendi tarafından liseye hediye edilmiş.
Koleksiyonda yer alan bitkiler 1901 yılında Dikran Tchiotouny tarafından Merzifon Florası için toplanmış. Kendisi botaniğe merakı yanında edebi yönü de olan bir araştırıcı ve yazar. 1881 Van doğumlu, ölümü Paris, 1960. Bitkileri, Merzifon’da Amerikan Koleji’nde görevli iken toplamış, aynı kolejde İngilizce öğretmenliği yapan ve aynı zamanda bir botanikçi olan V. Aznavour tarafından da adlandırılmış. Bu kişi, o yıllarda İstanbul florasını da yapan araştırıcıdır. Koleksiyon 48 adet bitki örneğinden oluşmakta olup, o günün şartlarında ince bir titizlikle kurutulup , estetik olarak sayfalara yapıştırılmış. Kapalı camekanda sergilenen bu eserin, antikaya, bitkilere meraklı olanlar tarafından ilgiyle karşılanacağını ümit ediyorum. Müzedeki çok değerli diğer malzemelerin yanında, bu koleksiyon da müzeye ayrı bir değer katacaktır kuşkusuz.
O dönemin olanaklarıyla koleksiyondaki 48 örnekten, ancak 9 tanesi tür seviyesinde adlandırılabilmiş. Bunlardan sadece 3 tanesi endemik, diğerleri ise çok yaygın örnekler. Bunlardan biri, bir salep (orkide) türü: Orchis millitaris. Diğeri bir karga sarımsağı türü: Muscari rasemosum olarak tanımlanmış. Günümüzdeki geçerli adı Muscari muscarimi . Üçüncüsü de bir sabunotu türü: Saponaria intrcata olarak tanımlanmış. Geçerli ismi ise Saponaria kotschyi.
Koleksiyon için şu öneriyi yapmam gerekiyor ; 1901 yılında günümüze gelinceye kadar doğal olarak hem bazı bitkileri hem de koleksiyonun sayfaları yıpranmış. Eserin uzun süre sağlıklı kalabilmesi için, bakımı ve onarımı yapılmalı, bunun için uzman kişilere baş vurulabilir, örneğin Üniversitenin ilgili bölümlerinden yardım alınabilir.
Lise Müdürü Sayın Hüseyin Mısırlıoğlu, bu kolleksiyonu bana hatırlattığı ve müzede inceleme olanağı sağladığı için kendisine çok teşekkür ediyorum. Müze kapsam olarak gelecekte yapılacak başka doküman ve belgelerle daha da gelişecek, zenginleşecek ve Kastamonu kültüründe önemli bir konuma gelecektir.
Tutanağın Türkçesi :
“İş bu nebatat numunesi kolleksiyonu Meysar Mıgırdıç Efendi tarafından Sultani Kütüphanesine ihda olunmuştur. Fi 3 Teşrinievvel ( Ekim ) 1338 ( 1910 / 11) ? ”
Müzenin bir köşesinde de bu lisede okumuş olan Rıfat Ilgaz’ın eserine konu olan Hababam Sınıfı Müzesi yer alıyor. Kapıdan girince solda Kel Mahmut (Münir Özkul), sağda elindeki zil ile Hafize Ana (Adile Naşit)
duruyor. Sınıfa girerken filmin unutulmaz müziği ve zil sesi sizi karşılıyor, sanki Hababam sınıfına giriyorsunuz. Yanda ise son sınıf öğrencileri eğitime devam ediyor, müze ve Hababam’la beraber. Gürültü olmaması için sadece belirli zamanlarda duyuluyor zil ve müzik sesi. Bir ara düşünüyorum, acaba bu öğrenciler de Hababam gibi olurlar mı diye, fakat lise müdüründen yanıt geliyor: “Bizim öğrenciler öyle olmazlar.” Müdür Bey haklı.Zira, 30 yıl görev yapan efsanevi önceki Müdür İsmail Dönmez zamanından beri devam eden sıkı bir disiplin havası hemen göze çarpıyor.