Bazı acılar kelimelere, bazı acılara seslere, bazı acılar ise hiçbir şeye sığmaz. Bozkurt’ta yaşadığımız acı da o acılardan.
Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti’nin hazırladığı, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünce onaylanan proje kapsamında 60 fotoğrafın yer aldığı, “Bir Fotoğraf Binlerce Hikâye” sergisi, 18 Haziran’da İstanbulBağcılar Belediyesi Kadın ve Aile Kültür Sanat Merkezinde gerçekleşen sergisine katıldığınızda acıların paylaşarak azaldığını bir sefer daha gördük.
Zengin olmamız gerektiğini bu yaşadığımız acı bir sefer daha bize gösterdi. Serginin ardından Kastamonu Kalkınma Vakfı’nın da toplantısı gerçekleştiği için zenginliği düşünmem normal. Zira felaket konusunda artık uzama olan Japonya’da dağıtılan zenginlik sayesinde bu tarz felaketler olmuyor.
Kastamonu nasıl zengin olur?
Buna benim cevabım tabi ki; üreterek. Kriz dönemlerin güçlenerek çıkanlar hep üretenler olmuşlardır.
Fikirlerim ise;
Yirmi yaş altı gençlerimiz hedef kitle seçilir,
Rol modeller Kastamonulu olup da maddi güce ulaşanlarla bu hedef kitle bir araya getirilir,
Değişik, üretime geçirilebilecek projeler maddi anlamda desteklenir,
Bunun için yarışmalar en kolay ve basit yöntem,
Burada net gördüğüm bir şey varsa o da herkesin farklı alanlarda iş hacmi ile ilgilendiği. Mesela kızarmış tavuk satan varsa; yan dükkanında ekmek fırını onun yanında da pilavcı açıyorlar. Biz de ise durum düşündürücü…
Ticari zekanın içselleştirilmesi, içselleşen zekânın da pratiğe dökülmesi gerekiyor.
Dağların arasında kalmış benim canım toprağımın, kendi kabuğunu kırması için yeni fikirlere, yeni becerilere, yeni dünyalara kapılarını açması bunu da kendi kabuğunu kıran abilerinden, ablalarından öğrenmesi gerekiyor.
İstanbul’dan bakınca; un var, şeker var, yağ var, helva yapacak insan da var.Ama o helvayı yapmak için “Bismillah” diyecek cesaret yok…
FERHAN ÇAPRAZ