Milletimizin gözyaşı pınarlarını kurutmamaya ahdetmiş çok merkezli bir terör ablukası ile karşı karşıya vatanımız…
Ah güzeller güzeli, bilgeler yurdu Anadolu ah; kadim tarihi boyunca “sevgi ve kardeşlik” ile “kin ve ayrılık” arasında sürüp giden bitmek bilmez mücadelenin yeni bir safhası ile burun buruna.
Nasıl tarif etmeli şu başımıza son gelenleri bilmem ki…
Memleketimizi tam göğsünden vurduklarına göre bu bir “hançer”, daha yaramız soğumamışken acıyı ülkemizin dört bir yanına sıçratma hedefiyle Diyarbakır’da patlattıkları bombaya bakarsak “saçma”.
Kaç milletten, kaç dinden, kaç coğrafyadan, kaç mezhepten terör örgütünün hedefinde olduğumuzu henüz ne biliyoruz ne de bilecek gibi görünüyoruz…
Eksilmeyip arttıkları kesin ama.
Kaç istihbarat teşkilatı ile nizalı olduğumuz belli değil…
Uyuşturucu, kaçakçı, enerji, faiz lobileri ayrı caba.
Hangisi doğru hangisi eğri müşkül…
Uluslararası kuruluşlar ayrı hava.
Düşman hükümetlerin listesi aşağı yukarı belli de…
Dost ülkeler hangisi acaba?
Vaktiyle yedi düveli alt etmişliğimiz var, var olmasına da, şimdiki yedi düveller evvelkilerden epey farklı, karşıdaki hasım, devlet olsa öp başına koy, ne zaman hangi köşeden saldıracakları belli olmayan alayı vampirleşmiş terörist gruplar bunlar…
Şimdiki yedi düvelin hüneri kahpeliğinde, gücü karanlığında, etkisi topluma yaydığı korkuda.
Vampir sürüsüne karşı elbet sırtımız yere gelmez gelmesine de…
Memleketimizin üstüne çöken bu terör ikliminden ders çıkarmakta asıl iş, kabuk bağlatmadan yaralarımıza.
Umarım son kez dilimiz mecbur kalır…
Terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa, geride kalanlara başsağlığı dileyen ağıtlara.
Teröre karşı uygulanan devlet politikalarında doğrusu yanlışıyla dün geride kaldı…
Kalem çekip tüm hesapların üstüne, bakalım yarınlara.