“Sevgililer Günü”nden “Günün Sevgilisi”ne evrilişimize aldırmadan bu topraklardan sevgiye, aşka dair birkaç farklı bakış sunalım… İsteyen istediğinde bulsun kendini…
Bi koşturmaca…
Bi telâş…
“Gün” kutlamaktan neredeyse yaşamaya fırsat yok…
Ya da yaşamak, kutlanan “gün”ün idrakinden ibaret!
“Gün”den “gün”e değişiyoruz yani…
Hayat, kişisel vitrinlerimize asılı A4 kağıda kargacık burgacık yazılmış
“HƎR MEƧLEĞE ve DUЯUMA UYGUͶ
GÜN KUTLAMALAЯIMIZ MEVCUTTUЯ” tadında!
Sektör sektör…
Meslek meslek…
Dal dal…
(Bu arada, bir kaç “sevgisiz”in, “gün”ün “mana ve ehemmiyeti”ne uyarladığı,
“Cim cim cim / dal dal dal / cim dal cim dal, dal…
Kapitalizm / kapitalizm…” diye devam eden tezahürat çeşitlemelerinden endişelenmeyin…
Seslerini yalnızca kendileri işitebiliyor artık.)
•••
Yılın her anına bi ton “gün” düşüyor…
Sırayla “günümüzü gösteriyorlar” diyebiliriz bu yüzden…
Bugün de “sevgililer”in, “aşk”ın günü…
Böyle buyuruluyor…
Ne denir, boynumuz kıldan ince!
“Sevgililer Günü”nden “Günün Sevgilisi”ne evrilişimize aldırmadan bu topraklardan sevgiye, aşka dair birkaç farklı bakış sunalım…
İsteyen istediğinde bulsun kendini…
•••
Yunus Emre‘yle başlayalım:
Eşidin ey yarenler aşk bir güneşe benzer
Aşkı olmayan gönül misal-i taşa benzer
Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter
Nice yumşak söylese sözü savaşa benzer
|