Geçtiğimiz hafta sonu Oscar ödül töreni gecesi oldu malumunuz. O gece, ödüllerden çok Will Smith’in ChrisRock’a yönelik tokatı konuşuldu. Peki, bu kadar konuşulmaya değer ne vardı? Tokatın arka planında yatan düşünce sistemi neydi?
Sunucu, JadaPinkett-Smith’in rahatsızlığını espri (!) yapma aracı olarak kullandıktan sonra Will Smith, oturduğu yerden kalkarak sahneye gitti ve sunucuya tokat atıp akabinde yerine oturduğundaysa birkaç kez “Karımın adını ağzına alma.” dedi. Burada o bilindik hikâyeyle karşılaşıyoruz… “Anamı, bacımı karıştırma; onların adını ağzına alma…” Bu cümleyi sık sık erkek kavgalarında duyduğunuzu düşünüyorum.
Evet, erkekler tarafından yaşanılan bu hissin bir adı var “toksikmaskülinite”. Bu kavram kısaca, toplumun erkeklere yüklediği roller ve erkeklerin bu rolleri yerine getirmeye çalışırken kendilerine ve çevrelerine verdikleri zararların tümü olarak tanımlanmaktadır. Will Smith’in, tokat attıktan sonra adeta görevini yerine getirmiş olmanın mutluluğu ve eşinin kişiliğini korumuş olmanın ‘haklı gururu’ ile yerine oturduğunu izledik. Türkçe ’ye, “zehirli erkeklik” olarak çevrilen bu kavram, her ne kadar bir maharetmiş gibi algılansa da toplumların ilerlemesinde, refah seviyesine ulaşmasında ve cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında önümüzdeki en büyük engellerden birisi. O gün orada Will Smith, eşine karşı söylenenlere bu şekilde bir karşılık vermemiş olsaydı kendisini topluma karşı sorumlu hissedecek ve “eşini koruyamadığını” düşünecekti.
İşte böyle bir şey “toksikmaskülinite”… Özellikle ataerkil toplumlarda kadını geri plana iten ve erkeğin gücünü, dayanıklılığını ön plana koyan kalıplar ve erkek dünyasına ait bazı yazısız kurallar bütünü. Evde kavanoz kapağını açma ‘göreviyle’ başlayıp sokakta “sen benim karıma/kızıma/sevgilime/kardeşime bir şey mi dedin?” le biten bir döngünün işleyişi. Bu döngüde sadece bir özne olan ve üzerinden prim yapılanlar ise yine, kadınlar.
Kısacası, coğrafyalar farklı; yaşananlar aynı.
Av.SEDA ÇETİN