Pandemi öncesi Ankara’da ailecek görüştüğümüz dostlarımızdan biri Araçlı hemşehrim, Kültür ve Turizm Bakanlığından çalışma arkadaşım ve Kastamonu Kız İlköğretmen Okulundan öğrencim Nejla Savaş, dolayısıyla kendisine zaman zaman damat gözüyle baktığım Çetin Savaş’ın kızı Ayfer Savaş Aydın 13.2.2022 tarihinde bir kitap imzalayıp gönderdi:
Gücüne Gelsin/Umut, Cesaret ve Güç Temalı Öyküler, İstanbul 2021, 221 s. Destek Yayınları: 1494.
Kitaptaki Hayatın Sınavları başlıklı ikinci öyküyü/hikâyeyi yazmış. Geçtiğimiz yıl Kastamonu ve Araç Haber gazetelerinde kitapla ilgili iki haber yayımlanmıştı. Doğrusu niçin bana gönderilmedi diye üzülüyordum. Anne Nejla’nın resim ve yazma yeteneğini bildiğimden doğrusu merak ediyordum. Salgın hastalığın bir türlü gündemden çıkmadığını unutmuş olmalıyım. Telefon da etmedim. Çünkü, Ayfer’in kanserle savaşını, adım adım ailesinden aldğımız haberlerle eşimle birlikte takip ettiğimzden, toplu iğne başı kadar bile üzülmesine izin veremezdim. Duyarlı, vefalı olduğunu biliyordum. Kitap, elime geçince önce Ayfer’in öyküsünü okudum. Sonra da Teşekkür, Sunuş ve Editörün Notu yazılarını. Neden mi? Bir kitapta ilk okunacak yazı mutlaka Ön Söz, Sunuş, Söz Başı, Dibâce, Mukadime başlıklarından birini taşıyan yazılardır. Kitabın amacını, içeriğini, özelliklerini ve okuyanların dikkat etmeleri gereken noktaları belirttikleri için önemlidir. Bunları öğrendikten sonra kitabı daha büyük bir istekle okur ve keyif alırsınız veya okumaya değer bulmazsınız.
Ayfer Savaş’ın babası arkeolog Çetin Savaş (d.1939), Kastamonu’da 1970-1977 yılları arasında Müze Müdürlüğü, 1977-1997 yılları arasında da İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yapmış; ilimizin kültürel hayatına birçok eser kazandırmıştır. Bunların içinde en önemlisi Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi’dir denilebilir. Gurur Kaynağımız Kastamonulular kitabımızın VI. Cildinde (Ankara 2006, s.41-43) hakkında geniş bilgi bulunmaktadır.
Çetin Savaş’ın eşi ilkokul öğretmeni, ressam Nejla Savaş (d.1945) da Araçlıdır. 1966-1967 öğretim yılnda Kastamonu Kız İlköğretmen Okulunu dışardan bitirdi. 1967-1994 yılları arasında Kastamonu köy okulu ve merkezdeki bazı ilkokullarda öğretmenlik yaparak emekliye ayrıldı. 1997’de Çetin Bey’in de emekli olması üzerine, kışın Ankara, yazın da Kastamonu’da yaşamaya başladılar. Ankara’da resim kurslarına devam edip resim yeteneğini geliştirdi. Kişisel sergiler açtı, karma sergilere katıldı. Oğlu Alper ve kızı Ayfer’in iyi bir eğitim görmesini sağladı. Gurur Kaynağımız Kastamonulular’ın VIII.Cildinde (Ankara 2010, s.118-119) hakkında geniş bilgi yer almıştır.
Çetin-Nejla Savaş’ın kızları Ayfer, 1972 yılında Kastamonu’da doğdu. Yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Mühendisliği Bölümünde tamamladı (1993). Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda Bilişim Uzmanı olarak görev yapmaktadır. Nedim Aydın’la evli olup Çetin Emre adında hâlen üniversite öğrencisi bir oğlu bulunmaktadır. 2017 Mart-2019 Eylül ayları arasında yaklaşık üç yılda üç farklı kanserle yüzleşmiş, dört ameliyat geçirmiştir. Yazdığı öyküde kanserle mücadelesini anlatmış, benzer hastalara umut, cesaret ve güç vermeye çalışmıştır.
Türkiye’de 2000’li yılların başına kadar genellikle yazarlar dergilerde yetişiyordu. Yazarlık kursları, seminerleri çok azdı. 2000’li yıllarda üniversitelerde yazarlık dersleri yoğun olarak verildiği gibi sanat merkezi, dernek, vakıfların yazarlık kurs, seminerleri düzenlediği görüldü. Ayfer Aydın’ın devam edip belge aldığı MasterCamp Eğitim Platformu/Master Kamp Yazarlık Okulu /Akademisi de böyle bir kuruluş. Sunuş’taki Zuhal Gürçimen’in verdiği bilgilerden kitabın yazılış öyküsünü öğreniyoruz (s.11-12):
“Tam 14 yazarlı bir kitap bu. Umut, Cesaret ve Güç temaları üzerinden kendi yaşam sandıklarında biriktirdikleri hikâyelerini ve kurgu çalışmalarını 7 aylık yolculukta birer hikâyeye dönüştürdüler.
On dört ayrı yaşamı, ortak bir platformda ürettikleri, her biri parmak izi kadar kendilerine ait, hepsi çok değerli yazar ve eğitmenlerden alınan derslerle lezzetlendirilmiş öyküler bulacaksınız elinizde tuttuğunuz kitapta.
MasterCamp Yazarlık Okulu eğitimlerinde, usta yazar ve eğitmen kadromuzdan alınan bilgiler ve tavsiyeler ışığında oluşturuldu kitaptaki öyküler. Akademik kadromuz, katılımcılarımızla kendi ustalık deneyimlerini uygulamalı olarak paylaştılar aylar boyunca. Bu kadroda kimler yok ki: Altan Gördüm, Ataol Behramoğlu, Deniz Ülke Arıboğan, Gülşah Elikbank, Hasan Akdoğan, Hasan Gümen, İnci Aral, Mario Levi, Mehmet Şakiroğlu, Osman Balcıgil, Pınar Kür, Selda Terek, Sibel Algan, Uğur Batı, Yelda Cumalıoğlu ve söyleşi konuğumuz Polat Doğru.
Biz bu dönemi ‘Üretmek iyileştirir.’ düsturuyla, kitaba eserlerini özenle hazırlayan katılımcılarımızla birlikte, yazma potansiyellerini gerçekleştirerek geçirdik.”
Editör Selda Terek’in yazısından da (s.13-14), kitaptaki 14 öykü yazarının MasterCamp Yazarlık Akademisinin 4. grubu olduğunu öğreniyoruz. Akademinin başarılı olup olmadığı ancak böyle bir kitap yayımlayarak ortaya konulabilirdi. Kitapla ilgili bir değerlendirme yazmaya karar verdiğimizde künye sayfasındaki bir not dikkatimizi çekti:
“Her hakkı saklıdır. Bu eserin aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, yayınevinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz.”
Böyle bir kısıtlamayı hiçbir yayında görmemiştik. Üstelik Türkiye’de kurulan ilk telif hakkı birliklerinden İLESAM’ın (1988) kurucu üyesi ve hâlen Onur Kurulu üyesiyken. Bugüne kadar 500’e yakın kitabın dergi ve gazetelerde tanıtımını, eleştirisini yazdık. Kitaptaki öykülerin özetini yaparken Yayınevinden yazılı izin alınması hakkını Telif Hakları Kanunu asla öngörmüyor. Yazılı izin, para ödeme karşılığı olacak anlaşılan. Bu durumda kitaptaki öyküleri okumaktan vazgeçtim. Tabii Ayfer’in öyküsünü okudum, bir de merakımdan ilk öykü Sosipatra’yı. Sosipatra’yı çok başarılı bulduğumu belirtmeliyim. Ayfer’in öyküsü de başarılı. Ancak Destek Yayınlarının şimdiden Nobel Ödülüne layık gördüğü diğer yazarlar Alp Köprücü, Banu Taş, Belgin Bıyıkoğlu, Gülsen Demir, Hatice Eda Büyükçapar, İrem Ertem, Merve Gökçek, Merve Uçar, Nermin Konuk Atalay, Nurdan Alev Şani, Özgül Köse, Sevinç Güleser’in öykülerini okumam, yazılarımda söz etmem istenmiyor demek ki… “Yazılı izin isteyin, verelim.” diyebilirer. Kusura bakmayın, yazarlıkta 60 yılı geride bıraktık… Özet için izin almadım, almayacağım… Hiçbir şeyden habersiz Ayfer kızımızı istemeden üzdük galiba… Mutlaka yazmayı sürdürmeli. Çok iyi bir terapi yoludur. Boşuna yazmalı diyorum. Bir kez yazmanın zevkini alınca bırakması imkânsız zaten… Kalemi bereketli olsun!
NAİL TAN