- Eşini bıçakladı, kafasını duvara vura vura can verdi,
- Karısını vurdu, ölmek istedi,
- Eski eşini yakan koca tutuklandı,
- Ses yapıyordu diye 2 yaşındaki çocuklarını döverek öldürdüler,
- İçinde cin var dediler, döve döve öldürdüler.
Ve daha niceleri. Bunlar geçen haftaki ulusal basınımızdan alınmış “üçüncü” sayfa haberlerinin sadece birkaçı.
Görüldüğü gibi hepsi erkek şiddeti dolu aile içi katliamlar. Aile yapısının kutsallığı, aile bağlarının sağlamlığıile övünen Türk toplumunun geldiği son nokta ne yazık ki bu. Korku ve gerilim filmi senaryo kaynağı olduk.
Hele son madde var ki, insan ne yazacağını ne söyleyeceğini bilemiyor:
“İçinde cin var dediler, döve döve öldürdüler.”
Türkiye’nin başkenti Ankara’nın göbeğinde bir aile psikolojik sorunları için Kayseri’de kaynakçılık yapan bir hocaya telefon ile danışıyorlar ve hoca teşhisi koyuyor:“Karına cin girmiş.” Reçetede (!) yazıyorsağ olsun:“100 sopa vurulacak, hacamat yapılacak, o esnada ‘cin çık, cin çık’ diye bağırılacak.”
Hacamat yapmak için ikinci bir uzman(!) bulan aile bir ev hanımına hacamat yaptırıyor ve 100 sopayı vuruyorlar kadına. Hayret iyileşme belirtisi yok.
Ankara’dan Kayseri’ye cinci hocaya ikinci kez telefon ile danışan aile kurban kesin talimatı ile tedaviye devam ediyor. Bir değil iki kurban keserek kadının sağlığı için parayı esirgememelerine rağmen ne hikmetse kadıncağız bir türlü iyileşmiyor.
Kocası, kocasının ailesi, kadının kendi ailesi, hepsi ne yaparlarsa faydasız…
100 sopa vurarak dövdükleri, hacamat yapıyoruz diye delik deşik ettikleri kadıncağız ölmek üzere iken ailenin aklına “Başka çare kalmadı artık bir sağlık kuruluşuna başvuralım bari” fikri geliyor, hastaneye götürüyorlar. Ama zavallı kadıncağız çoktan ölmüş.
Türkiye’nin başkenti Ankara’da her türlü sağlık kuruluşunun, psikolojik uzmanın olduğu yerde bu olay yaşanıyorsa vay halimize vay.
Tabii insan düşünmeden de edemiyor, bu aileyi karşısına alıp, “Be adamlar, birinizde bile bir gram akıl yok mu?”diye sormayı.
Feza TİRYAKİ