Kastamonu’nun meşhurları arasında hep en tepelerde olan, hatta boğazı kuvvetli, damak zevkine düşkün olanların ilk sıraya oturttukları pastırmalı ekmekle özdeşleşmiş bir işyerinde, Mahkemealtı Çarşısı’nın ortasında, kısa süre önce tamamlanmış restorasyon projesinin ardından bir şato, bir kale gibi yükselen Kaya Pide Salonu’nun sahibi Türker Kaya’yla eski günlerden bugünlere bir lezzet bir yolculuğu yaptık.
– Türker, bize fırının hikayesini kısaca nasıl anlatırsın?
T.K: Dedem eskiden bu fırında ekmek ve simit çıkarırmış. Daha sonra bu binada bulunan matbaayı (merhum gazeteciler Ahmet Kral’ın, sonrasında da Kadir Bilici’nin Yenises Matbaası) çıkarıp üstünü açmış. Etli ekmek ve pastırmalı ekmek de pişirmeye başlamışlar. Daha sonra ekmek ve simidi bırakıp, 1970’li yıllardan bu yana etli, pastırmalı ekmek ve diğer pide çeşitlerini pişirmeye başlamaışlar. Ben de rahmetli babam ve dedemden devraldığım bu lezzet fırınını çalıştırmaya devam ediyorum. Geçtiğimiz yıl da fırınımızın dış ve iç mekanlarında yenilikler yaptım.
– Ne gibi yenilikler?
T.K: Şöyle söyleyeyim. Kastamonumuzun her geçen gün büyüdüğünü ve geliştiğini gördüm. Mevcut yerimiz yetersiz kalıyor, pastırmalı ekmek tatmak için gelen kalabalık turları fazlasıyla alamıyorduk. Fırınımızın yeme içme alanlarını genişletme ihtiyacı duydum. Neden duydun derseniz son yıllarda fırınımıza gelen misafirlerimiz artınca, mecburen iç ve dış mekanda genişletmelere gittik. İç mekandaki eski oturma guruplarını sıfırdan ahşap olarak yeniledik. Binamızın dış cepha restorasyonunu yaptık. Biliyorsunuz belediyemiz Bakırcılar Çarşısı için yeni bir çalışması olacak. Bakırcılar Çarşısı, yenilenip yapıldığında bu çarşıda çok daha ziyaretçi göreceğiz. Kaya Fırını olarak ileriyi görüp kendimizi şimdiden yeniledik.
– Çok iyi yapmışsınız. Bir de il dışına pastırmalı ekmek gönderdiğinizi biliyorum. Nerelere gönderiyorsunuz? Pide çeşitlerin yanına eklediğiniz yeni lezzet ürünleriniz de var mı?
T.K: Doğru büyük şehirlerde yaşayan hemşerilerimize siparişleri üzerine pastırmalı ekmek gönderiyoruz. Geçenlerde Kuşadası’nda yaşayan iki kız kardeş aradı. Kastamonu’dan ayrılalı tam altmış yıl olmuş. Tenekeci Sokak’ta doğmuşlar. Babaları Adliye’den emekliymiş. Kastamonu’ya biray önce gelip eski dostlarını ziyaret edip, hasret gidermişler. Bizim fırında da pastırmalı ekmek yemişler. Tekrardan pastırmalı ekmek canları isteyince bizi telefonla arayıp pastırmalı ekmek siparişi verdiler. Seve seve yapıp kargoyla gönderdik. Telefonla arayarak bize teşekkür ettiler.
– Aklına gelen böyle başka bir sipariş var mı?
T.K: Tabi var. Kastamonu’da bir devlet kurumunda memur olarak çalışan ve geçen yıl Diyarbakır’a tayin olan bir memur telefonla bizi aradı. Pastırmalı ekmek canı istediğini gönderip gönderemeyeceğimizi sordu. Göndeririz dedik. Adresini alıp Diyarbakır’a pastırmalı ekmek gönderdik. Zaman zaman pastırmalı ekmek siparişi verince Diyarbakır’a pastırmalı ekmek yapıp gönderiyoruz. Öbür sorunuza gelince, fırınımızda yenilikler yapınca ızgara çeşitlerini de menüye kattık.
-Neden buna gerek duydunuz? Orijinal halinizle kalsaydınız daha iyi değil miydi?
T.K: Neden kalmadık? Değişime uymak gerekiyor. Yeni nesil, et ızgarayı pastırmalıdan daha çok seviyor. Aileler pastırmalı, et ekmeği yerken, çocuklarının ızgara et istediğini gördük. O yüzden ızgara çeşitlerin de menümüzün içine kattık.
– Fırınınızda ünlüler de gelip geçmiştir…
T.K: Ak Parti İl Kongeresi’nde Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ve ekibine pastırmalı ekmek yapıp gönderdik. Çok beğendiklerini de duyduk. Beşiktaş’ın ünlü futbolcusu Alpay, Fatih Terim, İlyas İlbey gibi tanınmış ünlüler de fırınımıza gelip pastırmalı ekmek yediler.
– Biraz da eskiye dönersek; çocukluk yıllarından aklında kalanlar vardır mutlaka?
T.K: O yıllardan en net hatırladığım, aklımda kalan şey, özellikle hafta sonları pastırmalı ekmek yaptırmak için gelen insanlarla fırınımızın dolup taştığıydı. O yıllarda dedem kasada durardı. Babam ekmek pişirirdi. Pastırmalı ekmekler fırından çıkana kadar müşterilerimiz ayak üstü sohbet ederlerdi. Şehirde ne olmuş bitmiş, müşterilerimizden duyar herkesin birbirinden ve şehirden haberi olurdu. O yıllar için bir numaralı hafta sonu sosyal faaliyetiydi, pastırmalı ekmek yaptırmak için fırınlara gitmek.Ekmek yaptıracak müşterilerimize bir gün önceden babamlar sıra verirdi. Sabah namazında ekmekler yapılmaya başlanır ikindi bitirilirdi. Eski insanlar pastırmalı ekmeği sabah kahvaltısı olarak yerlerdi. Şimdi tabi canı istediği zaman yaptırıp yiyorlar. Çünkü artık 12 ay boyunca pastırma bulmak ve pastırmalı ekmek yaptırmak mümkün. Eskiden pastırmalı ekmek sezonu Ekim ayında başlar Mart ayında biterdi.
Senin eklemek istediğin bir şeyler varsa…
T.K: Kaya Pide Salonu olarak kendimizi yeniledik. İlimize gelecek misafirlerimizi, turlarımızı yeni konseptimizle gönül rahatlığı içinde ağırlamaya hazırız. Bunun gelişmesine çalışılan turizmimiz için bir katkı olduğunu düşünüyorum. Turizm çorbasında bizim de tuzumuz bulunmasının gönül huzurunu yaşıyorum. Bizlere eski günleri hatırlattığınız ve söz verdiğiniz için size ve gazeteniz çalışanlarına Kaya Pide Salonu olarak gönülden teşekkür ediyoruz.
•••
Türker Kaya ile yaptığımız bu söyleşinin ardından tam fırından çıkacakken, şehrimizin tanınan simaları İbrahim Temizdal, Serdar İzbeli ve Orman Bölge Müdürlüğü’den emekli Ali Aslan’a rastladık ki, onların da geçmiş yıllara yönelik görüşlerini almadan geçmek olmazdı.
Önce İbrahim Temizdal, zengin anıları içinden seçtiklerini şöyle sıraladı:
“Çocukluk yıllarımın en güzel fırınlarından birdir bu fırın. Öncesinde matbaa olarak kullanılıyordu bu bina. Daha sonra İsmail Amca bu binayı alıp fırın yaptı. Bu fırında pişen pastırmalı, etli ekmek ve diğer pide çeşitleri çok güzel pişer ve lezzetli olur. Tabi pişirici de mutlaka önemli. Her odun da bu fırında yanmaz. Mesala çıra olan odun bu fırında yanmaz. Tavı en güzel olan fırın bu fırındır. Kastamonu’da pastırmalı ekmek anane haline gelmiştir. Vaz geçilmezdir. Pastırmanın vatanı Kastamonu’dur. Kastamonu insanı mercimek çorbasından anlamaz, bulgur pilavından anlamaz. Pastırmalı ekmek yaptıranlara söylemek isterim. Pastırma soğanla karıştırılıp bir gece evde dinlendirildikten sonra ekmeği yapılırsa çok güzel olur. Eskiler bilir bu tarifi, ben yeni nesil için verdim. Sayvana çıkan pastırma dünyanın en güzel lezzetli pastırmasıdır. Üst tarafta kurutulan pastırma çemensiz, saymanın alt tarafında kurutulan pastırma çemenli olur.
İbrahim Temizdal’dan sözü devralan Ali Aslan oldu:
“Biz geçmişte pastırmamızı evimizde kendimiz yapardık. İbrahim’in dediği gibi pastırmayı akşamdan doğrasın, soğanını katarsın sabaha kadar bekler. Sabah fırına getirip ekmeği yaptırırsın. Etin kilosu eskiden dört lirayken, pastırmanın kilosu yedi liraydı. Millet pastırma bu kadar pahalı olur mu derdi. Ailemizden gördüğümüz ve çok sevdiğim pastırmalı ekmek kültürünü bu fırında devam ettiriyorum.
Ben de bu fırında çocukluk yıllarımda çok ekmek yaptırdım. Elime bir sıra numarası verirlerdi. Benim sıra numaram erken geldiğim için 10’lu hanelerde olurdu. Doksan yüzlere kadar sıra olurdu. Tabi mutlaka verilen sıralar delinirdi. O dönemlerde de hatırlı insanlar girerdi araya. Mesela sevgili ağabeyim, merhum coşkun Ataoğuz, nam-ı diğer Deli Coskun, ekmek yaptırmaya gelmiş, sıra dinler mi?! Dakkasında verilen sıra delinirdi. Bu fırın benim her dönemimin fırını olmaya devam ediyor.
•••
Kaya Pide Salonu, Mahkemealtı ve Bakırcılar Çarşısı’nın tam ortasında yeni yüzüyle, müşterilerini ağırlamaya devam ediyor. Burası damak zevkini bilenler, eski alışkanlıklarından vazgeçmeyen müdavimler ve pastırmalı ekmeğin ününü duymuş turistler için bir “pastırmalı” kalesi…