- KESK’e bağlı sendika yöneticileri dün Eğitim Sen Şubesi’ni ziyaret etti. Ziyarette KESK MYK üyesi Varol Öztorun, açıklamasında, “Krizi biz yaratmadık, faturasını ödemeyeceğiz. İktidar derhal istifa etmeli, erken seçim kararı almalıdır” derken, Eğitim Sen Genel Başkanı Prof.Dr.Nejla Kurul ise “Eğitim emekçilerimizin ekonomik, demokratik ve özlük halkları ciddi bir biçimde gerilemiş durumda. Öğretmenlerimizin emeği değersizleştirilmektedir” diye konuştu.
KESK MYK üyesi Varol Öztorun, Eğitim Sen Genel Başkanı Prof.Dr.Nejla Kurul, TÜMBELSEN Genel Mali Sekreteri Zeynep Sarıkaya Altun, Tarım Orkam Sen Genel Başkanı Ahmet Keleş, dün Eğitim Sen Kastamonu Şubesi’ne bir ziyaret gerçekleştirdi.
Eğitim Sen Şube Başkanı Mirati Madak ve şube yürütme kurulu üyeleri tarafından ağırlanan sendika yöneticileri gündemi değerlendiren bir de basın açıklamasında bulundu.
KESK MYK üyesi Varol Öztorun açıklamasında, “Krizi biz yaratmadık, faturasını ödemeyeceğiz. İktidar derhal istifa etmeli, erken seçim kararı almalıdır” dedi.
Eğitim Sen Genel Başkanı Prof.Dr.Nejla Kurul ise “Eğitim emekçilerimizin ekonomik, demokratik ve özlük halkları ciddi bir biçimde gerilemiş durumda. Öğretmenlerimizin emeği değersizleştirilmektedir” diye konuştu.
Varol Öztorun, açıklamasında şunları ifade etti:
“20 yıllık iktidarlarının sonuna geldiğini anlayan iktidar giderayak ülkenin kalan son kaynaklarını da adeta talan ediyor. Halk desteğini kaybettikçe sermayeye, düne kadar hain ilan ettikleri gerici kimi Ortadoğu ülkelerinin krallarına çocuklarımızın geleceğini peşkeş çekiyorlar. Ülke ülke gezip elde ne varsa haraç mezat satışa çıkarıyorlar. İç ve dış sermayenin bir kez daha desteğini alabilmek için emeği ucuzlatıyor, işsizliği, güvencesizliği artırıyor, yaşam koşullarını dayanılmaz hale getiriyorlar. İktidar çevresi ve bir avuç vurguncu, fırsatçı, rantçı kapitalist dışında hepimiz kaybediyoruz. Her güne yeni zamlarla uyanıyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz olduk. Enflasyon aldı başını gidiyor. TÜİK’e göre %21,31, bağımsız araştırmacılara göre yüzde %58.65! Sadece Kasım ayında bir ay öncesine göre enflasyon %9.91 artmış durumda. TÜİK verilerinde dahi gıda ve alkolsüz içeceklerdeki enflasyon oranı %27,11’dir. Mutfaktaki yangın büyüdükçe büyüyor. 2021 için geçerli olan yeniden değerleme oranı yüzde 9,11 iken 2022 yılında rekor bir artışla %36,2 yapıldı. Bu zam, cebimizdeki yangının 2022 yılında daha da büyüyeceği, temel yaşam giderlerimizi karşılayamaz hale geleceğimizin habercisidir. Ücretlerimiz enflasyonun altında ezildi. Maaşlarımız ve alım gücümüzü eridikçe eriyor. Ocak 2021’de 7.37 TL olan dolar kuru bugün 13.80 TL civarında seyrediyor. Ocak ayında en düşük maaş alan kamu emekçisi 3.930 TL olan maaşıyla 533 dolar alabilirken bugün 4.154 TL maaşıyla 301 dolar anca alabiliyor! 232 dolarlık kayıp alım gücündeki erimeyi gözler önüne sermektedir. Emekçilerin başlarını sokacak bir ev satın alması artık hayal oldu. Bırakalım satın almayı kiralık ev bulmanın dahi şans olarak görüldüğü bu ortamda kira fiyatlarındaki artış her gün rekor tazeliyor. Bin bir emekle büyüttüğümüz gençler barınacak yurt bulamıyor. Ucuz işgücü kaynağı görülen kadınlara yönelik şiddet kadın kırımı boyutuna ulaştı. Sadece siyasi ve ekonomik kriz değil aynı zamanda hukuk ve adalet kriziyle de karşı karşıyayız. Adalete olan güven tarihin en dip noktalarında seyrediyor. Yandaş medya dahi bu gerçekliği artık gizleyemiyor. İktidar baskısı altındaki yargıda ağırlıklı olarak iktidarın ihtiyaçlarına göre kararlar çıkıyor, istisna düzeyinde çıkan kararlar ise hayata geçirilmiyor. Barış Akademisyenlerine ilişkin AYM’nin ve sonrasında ağır ceza mahkemelerinin beraat kararlarının OHAL komisyonu tarafından ciddiye alınmaması ve başvuruların reddedilmesi bunun somut örneklerindendir. Keyfiyet ve hukuksuzluk tüm kurumlara sirayet ederek bir yönetim biçimi haline gelmiştir.
İşsizlik aldı başını gidiyor. İşsizlerin sayısı 10 milyona yaklaştı. Gençler ve kadınlarda işsizlik oranı daha fazla. İşsiz kaldığımızda ise İşsizlik Sigortası Fonundan işsizlik parası alamıyoruz. Çünkü fondaki paralar sürekli patronlara aktarılıyor. Asgari ücrette bizi kıskandığı söylenen Avrupa ülkelerinin en altındayız! Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre 2020 yılında kayıtlı işçilerin yüzde 42’si asgari ücretle çalışıyor. Yani 2020 verilerine göre 15 milyon 203 bin 423 kayıtlı çalışan işçiden 6 milyon 390 bin 19’u açlık sınırının altındaki asgari ücretle çalışıyor. 9 milyonu aşkın yaşlılık aylığı alan emekli ile 4 milyon civarındaki hak sahibi emekliler de açlık sınırında yaşıyor. Nüfusun büyük bölümü insanca yaşam koşullarının çok uzağında açlık sınırının çok yakınında yaşam mücadelesi veriyor!
Mesele kaynak olmaması değil, iktidarın ve sermayenin tercihleridir. Bize olmayan kaynaklar, silahlanmaya savaşa gidiyor. O nedenle, barış hepimizin acil talebi. Bize olmayan kaynaklar hazine garantili KOİ projeleri aracılığıyla yandaş müteahhitlere gidiyor! Bize olmayan kaynaklar TÜGVA, TÜRGEV, ENSAR, İLİM YAYMA CEMİYETİ gibi vakıflara ve cemaatlere gidiyor. Bize bir maaş bile çok görülürken, kaynaklar birkaç maaş birden alan iktidarın bürokratlarına, eşe-dosta gidiyor! Biz fakirleşirken onlar zenginliklerine zenginlik katıyor. Ülkeyi uçurumun kenarına getirdiler. Bırakalım istifa etmeyi, “hükümet istifa” sesini dahi duymak bile istemiyorlar. Dünyada olmayan bir şey icat ederek “hükümet istifa” demeyi suç kategorisine eklediler. Buradan bu vesile ile bir kez daha söyleyelim, baskılara boyun eğmedik eğmeyeceğiz. Krizi biz yaratmadık, faturasını ödemeyeceğiz. İktidar derhal istifa etmeli, erken seçim kararı almalıdır. Bunu sadece buradan değil meydanlarda da söylüyoruz, söyleyeceğiz. Bu çerçevede Konfederasyonumuz “Geçinemiyoruz! İnsanca Yaşam, Emekten ve Halktan Yana Bütçe İçin Omuz Omuza” şiarıyla 18 Aralık 2021 Diyarbakır ve İzmir, 19 Aralık 2021 İstanbul ve Ankara olmak üzere 4 ilde bölge mitingi yapacaktır. Bölge mitinglerimizde sadece kamu emekçilerinin değil krizden etkilenen tüm kesimlerin seslerini duyurmasını ve taleplerini dile getirmesini amaçlıyoruz.”
Eğitim Sen Genel Başkanı Prof.Dr.Nejla Kurul da açıklamasında şunları söyledi:
“Eğitimin demokratik nitelikleri, laik nitelikleri ortadan kalkmakta. Eğitim emekçilerimizin ekonomik, demokratik ve özlük halkları ciddi bir biçimde gerilemiş durumda. Öğretmenlerimizin emeği değersizleştirilmektedir. Toplu iş sözleşmesi sürecinin ardından verilen artışlar, döviz kuru, zamlar ve vergi yükleri nedeniyle ortadan kalkmıştır. Eğitim emekçileri şunu çok iyi bilir. Eğitim kolektif bir iştir. Birlikte yürütülen bir çalışmadır. Velilerimizin açlık sınırında yaşamak durumunda olması, işsiz ve sosyal güvencesiz olması… Okullara gelen öğrencilerin karnı tok, sabah kahvaltısını yapmış, öğlen yemeğini yemiş bir şekilde okullara gelmesi son derece önemlidir.
Pandemi sürecinde özellikle doğadaki canlılara karşı ilgisiz kalamazdık. İnebolu ilçemizde sokak hayvanları için duyarlılık gösteren ve besleme yapan İnebolu Anadolu Lisesi öğretmenimiz Çiğdem Beğen, 22 Nisan 2021’de hazırlanan soruşturma raporuyla kendi isteği dışında sürgün edilmiştir. Hayvan haklarını savunmak suç oldu. Pandemi ile birlikte tüm yurttaşlar dışarıda muhtaç durumdaki hayvanları beslemek için seferber olmuştur. Bu yüzden bu hukuk sürecinin takipçisi olacağız. Kastamonu’daki hayvan haklarına duyarlı vatandaşları da Çiğdem hocamıza desteğe davet ediyoruz.”