Sizden ricam, bu yazımı bir bardak çay eşliğinde okumanız. Tabii ki imkânınız varsa evinizde, işyerinizde, kafede veya bir kahvehanede iseniz bu yazının yanında bir bardak çay iyi gidecektir. Benim tercihim ince belli cam bardakta bergomat aromalı demli bir bardak çay.
Size Türk halkı olarak bağımlı olduğumuz çayın Türkiye’de tanınmasını, yetiştirilmesi, üretilmesini sağlayan Zihni Derin’den bahsedeceğim. Kendisi çayın babası olmayı hak eden bir duayenimiz.
1880 yılında Muğla´da doğan Zihni Derin’in babası Muğla´nın Kuloğulları ailesinden Mehmet Ali Bey’dir.1897´de Muğla İdadisi´nden, 1900 de Selanik Ziraat Mektebi’nden, 1904 de Halkalı Ziraat Mekteb-i Alisi’nden mezun olmuştur. 1905 yılında Aydın İli Orman ve Maden Muamelat Katipliği ile Devlet Memurluğuna başlamıştır.
Rodos´ta Akdeniz Adaları (o zamanki adıyla Cezayir-i Bahr-i Sefit) İli Orman Müfettiş Katipliğinde, Gediz ve Simav ilçeleri Orman Müfettiş Vekaletinde bulunduktan sonra, 1907’de aynı ilçelerde Orman Müfettişi olmuştur. İki yılı geçince, Akdeniz adaları İli Orman Müfettişliğine aktarılmıştır.
Kimya, Ziraat ve Jeoloji öğretmenlik hayatından sonra 1920ve 1924 yılları arasında ilk Tarım Genel Müdürü olarak hizmet vermiştir.
Ankara´da 1921 Nisanında bakanlıklar temsilciliklerinin katıldığı bir komisyon kurulur ve bu komisyona dönemin Ziraat Genel Müdürü olarak İktisat Bakanlığı adına temsilci olarak katılır. Komisyonda klasik tarıma uygun olmayan Rize ve çevresinin huzurlu bir yaşama kavuşabilmesi için öncelikle insanların geçimini sağlayacak iş ve çalışma imkânına kavuşturulması gerektiğini ileri sürer. Komisyona bu görüşünü kabul ettirir ve bölgede inceleme yapması kararlaştırılır.
Zihni Derin 1923 yılında Rize´ye gelir. Eski adı Garal Dağı olan hazineye ait bir bölgede 15 dekarlık arazi fidanlık tahsis edilir. Bölgede yaptığı incelemelerde bazı meraklıların Batum´dan dönüşlerinde getirdikleri ve diktikleri gayet iyi gelişmiş çay fidanlarıyla karşılaşır.
Rize´de ziraat fen memurluğu yapan İbrahim´i Batum´a göndererek bir miktar çay fidanı ve tohumu ile mandalina çeşitleri getirerek fidanlığa diker.
Zihni Derin daha sonra Batum´a bizzatgider. Batum ve çevresinde Ruslar tarafından kurulmuş olan çay bahçelerini, çay fabrikasını ve Astropikal Bitkiler Araştırma İstasyonu´nu inceleyerek gerekli bilgilerle Rize´ye döner. Beraberinde çay tohumu ve fidanları, narenciye ve bazı meyve çeşitleri, bambu rizomları ve bir Rus bahçıvanı ile Rize´ye geri döner. Bir kanun teklifi hazırlar, bakanlık kanalıyla Meclis´e sunar. Bu tasarı, o dönemin Rize Mebuslarının desteğiyle 6 Şubat 1924 tarih ve 407 sayıyla kanunlaşır ve “Rize Vilayeti ile Borçka Kazasında; Fındık, Portakal, Limon, Mandalina, Çay Yetiştirilmesi Hakkındaki Kanun” adıyla yürürlüğe girer.
Fidanlık kurulur, Rus bahçıvana emanet edilir, Batum’dan 500 bin fidan getirilir halka dağıtılır. Zihni Derin, sonraki 10 yıl boyunca tekrar öğretmenlik mesleğine döner.
Derin’in işin başını bırakması üzerine gerek halkın gerek devletin konuya yeterince eğilmemesinden teşebbüs başarısızlıkla sonuçlanır.
1937´deTarım Bakanlığı Baş Müşavirliğine atanır. 1938´de Rize ve çevresinde kurulacak Zirai Teşkilat´ın koordinatörlüğü görevi kendisine verilir.
Zihni Derin uzun yıllardan sonra tekrar Rize´dedir. Yarım kalan hesabı görmek için fidanlıkta bulunan iki ahşap evden birinin üst katındaki bir odaya yerleşir, alt kattaki odayı laboratuar olarak kullanır. 1924 yılında Batum´dan getirdikleriyle oluşturduğu bahçeyi ve parselleri gezerken; bazı küçük çay bahçelerinin gayet güzel yetişmiş ve sağlıklı olduğunu görür ve tekrar kolları sıvar. Hedef bellidir:
Bu çay burada yetişecek. Bu kadar.
1946 yılında yaş haddinden emekli oluncaya kadarRize’de çalışır. Emekli olduktan sonrada 5-6 yıl boyunca Tarım Bakanlığı koordinatörü olarak hizmete devam eder.
Peki, bir ilin hatta bir bölgenin kaderini bu kadar değiştiren Zihni Derin emeğinin karşılığını aldı mı dersiniz?
1950 seçimlerinde Rize’den bağımsız milletvekili adayı oldu kazanamadı.
1964 yılında Bakan’ın da hazır bulunduğu Rize’de çay ekiminin 40. yılı töreninde, içerisinden indiği vali arabası geri manevra sırasında kendisine çarptı, kalça kemiği kırıldı, 3,5 ay koltuk değneklerine mahkûm kaldı.
Cevabını siz verin.
Neyse ki,25 Ağustos 1965´te Ankara´da vefat ettikten çok sonra 1969 yılında TÜBİTAK bu değerli mücadele adamına bir Hizmet Ödülü verdi.
Yine bir değerli devlet adamının kıymetini sağlığında değil öldükten sonra anladık.
Keşke bir Zihni Derinde o tarihlerde Kastamonu’ya gelseydi. Olmayan çayı Rize’de bu hale getiren akıl, zaten olan sarımsak, kendir, kenevir, siyez, pirinç üretimimizi nasıl uçururdu kim bilir?
İnsan efkârlanıyor valla. Neyse biz bir bardak daha çay koyalım ve Zihni Derin’inruhuna içelim.
Mekânın cennet olsun Zihni Derin.
Feza TİRYAKİ