Futbol ve siyasetten herkes anlardı yurdumuzda, “yastık altı” piyasaların tetiklediği son alt üst oluşun akabinde toplumsal algının başköşesine “ekonomi” oturdu, çocuktan yaşlıya her vatandaş tedrisat peşinde…
“Paralı eğitim”.
“Altın, dolar, euro, hisse senedi, borsa…” kelamları dilden dile dolaşıyor…
“Karaborsa, stok, zam…” kol geziyor.
Ekonomi profesörü olamasa da vatandaş, asistan düzeyinde bilgiye ulaşmış durumda…
Değme ekonomisti tersten okutacak seviyede.
Canı yanan…
Çabuk öğretir.
(O nedenle “paralı eğitim” dedim…
Kaybetmek, en başarılı öğretmendir.)
“Rantiye” sınıfı hariç her vatandaşın yüzü sıvası dökülmüş gecekondu…
Bacalardan tüten duman dönen çarka değil, yanıp kül olmakta olan gelecek güvencesine işaret.
(Kriz aynı zamanda fırsat…
Kıymetli evrak birikimine sahip azınlık için “çalsın davullar”.
Oturduğu yerden kazanç sağlayan bir tavuklar var…
Bir de “rantiye”.)
Krizlerin özelde ekonomik faturası “iflas” vesaire…
Genelde toplumsal fatura ise daha derin ve acı, kavga kıyametten tutun da göçe, hastalıklardan intihara bir dizi yara.
Kısa vadede tütünü olmayan yaralar üstelik…
Tuz kazanı daim kaynamakta.
“Siyasi belirsizlik” ise ayrı terane…
Düz vatandaşın aklının almayacağı kadar çetrefil.
Ömrünün ilk adımındaki çocuklardan basamakların sonuna yaklaşan ihtiyarlara kadar herkes tedirgin…
Su üzerinde yalınayak karşı kıyıya yürümenin peşinde.
Krizlerin genel seyrine bakıldığında elbette hiçbir uçak havada kalmaz kalmasına da…
Yere güvenli iniş mi yapar yoksa burun üstü çakılır mı bilinmez.
Tam da “beylik” sözler edilecek zaman…
“Türk Milleti olarak birbirimize herkesten fazla ihtiyacımız olduğu günler.”
Not: Capital, Ekonomist ve StartUp dergileri tarafından 2012 yılından bu yana düzenlenen Türkiye’nin ve Avrasya Bölgesi’nin en önemli iş ve ekonomi dünyası etkinliklerinden “Uludağ Ekonomi Zirvesi” iki günlük oturumların ardından dün sona erdi…
Ana tema “Sürdürülebilirlik ve Gelecek” olarak belirlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi’ne çok sayıda bakan, bilim insanı, şirket temsilcisi konuşmacı olarak katıldı.
Kastamonu olarak “kamu ve sivil” kesim temsilcilerimizle zirveyi ne oranda takip ettiğimizi bilmiyorum…
En azından vakit buldukça hem okudum hem izledim.
Bir yandan da ufku açık hemşerilerimizin emeğiyle 1990’lı yıllarda yapılan “Ilgaz Toplantıları” aklıma geldi…
“Ilgaz Ekonomi Zirvesi” olabilseydi keşke.
MUSTAFA AFACAN