Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Vakfı tarafından düzenlenen İlim Hikmet Sofrası’nın 44. konuğu olan Ata Erdoğdu, Kastamonu’nun sosyal ve kültürel yapısı hakkında bir sunum gerçekleştirdi.
Teknoloji çağında olduğumuzu hatırlatan Eroğlu, teknolojinin hayatımıza girmesiyle yaşamımızın da hızlı bir şekilde değiştiğini belirterek; “Çocuklarımızın elinde ya cep telefonu var ya tablet, onunla günün teknolojisine ayak uyduruyorlar. Ne yazık ki geçmiş kültürden haberleri yok. Her geçen gün yavaş yavaş kültürümüzü kaybediyoruz” dedi.
Kastamonu’nun sosyal ve kültürel yapısı hakkında bilgiler veren yazar Eroğlu, “Herkesin memleketi kendine göre güzel. Bizim memleketimiz Kastamonu da güzel. Zorlukları var ama buna rağmen Kastamonu’da doğduğumuz yerde yaşamak çok güzel. Kültürümüz dedemizden, atamızdan gelen adetlerimiz. Geçmişten bize aktarılanların hepsine kültür diyoruz. Sosyal ise içinde yaşadığımız özellikler” diye konuştu.
Teknoloji çağında olduğumuzu ifade eden Eroğlu, teknolojinin hayatımıza girmesiyle yaşamımızın da hızlı bir şekilde değiştiğini belirterek şöyle konuştu: “Telefonlar hızlı bir şekilde değişti. Ev telefonları kullanılmaz oldu. Bilgisayarlarımızla dünya da olanları öğreniyoruz. Fakat kültürümüzü kaybediyoruz. Çocukluğumuzda oyladığımız tüm oyunlar unutuldu. Çocuklarımız artık o oyunları oynayamıyor. Çocuklarımızın elinde ya cep telefonu var ya tablet, onunla günün teknolojisine ayak uyduruyorlar. Ne yazık ki geçmiş kültürden haberleri yok. Her geçen gün yavaş yavaş kültürümüzü kaybediyoruz. Düğünlerimiz eskiden 4 ile 5 gün arasında devam ederdi. Hatta masallarda 40 gün 40 gece düğünlerde bahsedilir. Bizim artık düğünlerimiz 4 gün değil, 4 saat oldu. Düğün özelliklerimiz de kayboldu. Çocuklarımız, torunlarımıza, kültürümüzü bırakacağız fakat her geçen gün kültürümüz biraz daha kayboluyor. Kültürümüzü ahrete uğurlamaya başladık. Uğurladıkça hatıralar, yaşananlar da bir bir yok oluyor.”
Türkülerimizi, manilerimizi de kaybetmeye başladığımızı söyleyen Eroğlu; “Araştırmaya çok ihtiyacımız var. Yaşanan kültürü araştırmakta geç kaldık. İlimizin dağlık ve engebeli bir alanın üzerinde olması bize en büyük problem olarak yolu çıkartıyor. İkinci problemimiz ise yerleşim problemidir. Çankırı’dan Kastamonu’ya gelmeye başladığımız aman gözümüz yeşile doğuyor. Karadeniz’e inmeye başladığımız zaman ise gözümüz maviye doyuyor” dedi.